Esas No: 2022/1008
Karar No: 2022/2217
Karar Tarihi: 22.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/1008 Esas 2022/2217 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme Kararı:
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen bir kararın istinaf edilmesi üzerine verilen kararın Yargıtay tarafından incelenmesi istemiyle karşı karşıya kaldı. Davacı vekili, bir iş kazası sonucu maluliyeti nedeniyle işçiye bağlanan gelir neticesinde oluşan kurum zararının tahsili için davalı şirketten alacağının tahsiline karar verilen davayı açmıştı. Ancak dava dosyaları Yargıtay incelemesindeyken, borçlu şirketin ticaret sicilinden resen terkin edildiği belirlendi. Davacı vekili, şirketin yeniden ihyası ve tasfiye memuru tayini için bu dava açtı. Davalı vekili ise, Ticaret Sicili Müdürlüğünün TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını iddia etti ve davanın reddini talep etti. Sonuç olarak, Mahkeme davacı lehine karar verdi ve dava dışı resen terkin edilen şirketin ihyasına karar verildi.
Kanun Maddeleri:
- 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Geçici 7. madde
- Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Bors
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 43. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 08.07.2021 tarih ve 2021/423 E- 2021/625 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi'nce verilen 18.11.2021 tarih ve 2021/1875 E- 2021/1402 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Kurum sigortalılarından ...'nın ihyası istenen Uygun Oluklu Mukavva ve Ambalaj Sanayi Anonim Şirketi'ne ait işyerinde geçirdiği iş kazası sonucu maluliyeti nedeniyle işçiye bağlanan gelir neticesinde oluşan kurum zararının tahsili için, Bakırköy 11.İş Mahkemesi’nin 2011/487 Esas 2014/333 Karar sayılı dosyası üzerinden açılan rücuen alacak davası sonucunda müvekkili kurumun alacağının davalı şirketten tahsiline karar ilişkin verilen kararın Yargıtay kararı ile onandığını, kurumları tarafından bu ilama dayalı alacağın tahsili için Bakırköy 9. İcra Müdürlüğü'nün 2018/7888 Esas sayılı dosyasından takip başlatıldığını, dava dosyalarının Yargıtay incelemesinde iken, ihyası istenen borçlu şirketin ticaret sicilinden resen terkin edildiğinin belirlendiğini, icra takibinin devamı ve taraf teşkilinin sağlanması ve ilgili şirketin yeniden ihyası ve tasfiye memuru tayini için bu davanın açıldığını, ihyasını istedikleri şirketin sicil kaydının 6102 sayılı TTK' nın geçici 7. maddesi uyarınca ticaret sicilinden re'sen terkin edildiğinden yani tasfiyesi olmadığından husumetin sadece ticaret sicil müdürlüğüne yöneltildiğini, müvekkili kurumun alacağının terkinden önce doğmuş olduğunu, bu sebeple de sicilden silinme kurucu değil açıklayıcı nitelikte olduğunu, müvekkili kurumun terkinden önce doğmuş bir alacağı bulunduğundan yapılan terkinin usulsüz olduğunu, Uygun Oluklu Mukavva ve Ambalaj Sanayi Anonim Şirketi'ne ait işyeri ünvanlı şirketin yeniden ihyasını ve tasfiye memuru tayinine karar verilmesini, mahkeme masrafı ve avukatlık ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, Ticaret Sicili Müdürlüğünün TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğünün resen terkin işleminin, 6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi ve 30.12.2012 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ” kapsamında olup, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Geçici 7’nci Maddenin 15’nci fıkrası, “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmünü haiz olduğunu, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğünün, mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğü bulunmadığını, bu nedenlerle haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; şirketin aralıksız son beş yıla ilişkin olağan genel kurul toplantılarının yapılmadığı ve TTK'nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığının tespiti üzerine, davalı ... müdürlüğünce 2 aylık süre içinde münfesih olma sebebinin ortadan kaldırılması, yani şirket genel kurul toplantısının yapılması için ihtarname hazırlandığı ve ihtarnamenin Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı, bu kapsamda hazırlanan tebligatın bila tebliğ iade edildiği, buna göre davalı ... tarafından tebliğ işlemlerini yerine getirildiği ve davacı tarafından İcra müdürlüğünde açılan takibin resen terkin işleminden sonra olduğu dolayısıyla resen terkin işleminin yerinde olduğu, ancak derdest dosya varken resen terkin işlemi yapılamayacağı, davacının hukuki yararının bulunduğu gözetilerek; davanın kabulü ile davalı müdürlüğün işleminin kaldırılarak dava dışı resen terkin edilen şirketin ihyasına, ek tasfiye işlemlerini yürütmesi için ihyası talep edilen şirketin en son yönetim kurulu başkanının tasfiye memuru olarak atanmasına, kararın tescil ve ilanına karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; TTK geçici 7. maddesinde şirketlerin resen terkin sebepleri tahdidi olarak sayılmış olup, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 10’uncu maddesine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle oda kaydının silinmiş olması bu sebepler arasında sayılmadığı gibi TTK'nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmayacağı, davadışı şirketin geçici 7. madde kapsamı dışında olup davaya konu ihya talebi TTK nın gecici 7. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabii olmayıp, davacının devam eden dava dosyasının kesinleştirmesi ve takip eden icra takibi nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki yararı bulunduğu gibi sicil dosyasında tebligatların iade edildiğine ilişkin sicil müdürlüğü tarafından düzenlenen belgeyi destekleyecek mahiyette herhangi bir mazbata/belgeye sicil dosyasında da rastlanılmamış, yasa hükmünde öngörülen ihtar koşulunun yerine getirildiği hususu da davalı tarafça ispat edilememiş olup, usulüne uygun geçerli bir terkin işlemi bulunmadığından terkin edilen şirket yönünden ihya koşullarının oluştuğu, ...'nün 6102 sayılı TTK'nın geçici 7. madde çerçevesinde yapılan terkin işleminin hatalı olup, davalı tarafından davaya karşı müdürlük işleminin yerinde olduğundan bahisle davanın reddinin istenildiği de değerlendirilerek somut olayda HMK'nın 312/2. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmayıp, HMK'nın 326. maddesi uyarınca davalı ... yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olacağından mahkemece davanın kabulüne karar verildiği halde, davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru bulunmamış kararın kaldırılmasına ve davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili vekalet ücreti ve yargılama masrafları yönünden temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 22/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.