Esas No: 2019/1455
Karar No: 2022/15144
Karar Tarihi: 27.09.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/1455 Esas 2022/15144 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen Ceza Dairesi 2019/1455 E. ve 2022/15144 K. sayılı kararda, resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hüküm onanırken, iftira suçundan kurulan hüküm bozulmuştur. İftira suçu için gerekli unsurların oluşmadığı belirtilirken, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçu işlendiği vurgulanmıştır. Ayrıca, uygulanacak kanun maddeleri hakkında detaylı açıklamalara yer verilmiştir. TCK'nin 53. maddesi ve Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da dikkate alınarak yeni bir değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Kararda ayrıca, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesinde yapılan değişiklikler ve bu değişikliklerin Anayasa Mahkemesi tarafından eleştirilmesi de yer almaktadır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
1) Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılamanın hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen hususların gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hukuka uygun yöntemlerle elde edilen delillerin değerlendirilerek fiilin sanık tarafından işlendiğinin tespit edildiği, suç vasfının doğru biçimde belirlendiği, cezanın kanuni takdir sınırlarında uygulandığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanığın temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden hükmün ONANMASINA,
2) İftira suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir; ancak:
a) TCK'nin 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için, yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesi gerekeceği, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.04.2014 tarihli 2013/9-542 Esas ve 2014/153 Karar sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı ve Dairemizin yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere; 5237 sayılı TCK'nin 206. maddesindeki “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunun oluşabilmesi için ise, bir adli soruşturma ya da kovuşturma işlemi olmaksızın kimlik bilgilerinin gizlenmesi amacıyla başkalarına ait kimlik bilgilerinin kullanılması ve verilen kimlik bilgilerine göre resmi belge düzenlenmesi gerekecektir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; sanığın 26.09.2014 tarihinde 0.23 promil alkollü olarak araç kullanması nedeniyle trafik polislerince durdurulduğu ve görevlilere ... adına düzenlenmiş sahte sürücü belgesini ibraz ederek, 26.09.2014 tarihli trafik idari para cezası karar tutanağının katılan ... adına düzenlenmesine sebep olduğu anlaşılmakla; TCK’nin 267. maddesindeki iftira suçunun unsurları itibari ile oluşmadığı, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nin 206. maddesindeki “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek iftira suçundan hüküm kurulması yasaya aykın,
b) Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçuna yönelik; 24.10.2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 23. ve 24. maddeleri ile düzenlenen 5271 sayılı CMK'nin 250 ve 251. maddelerindeki "Seri Muhakeme Usulü” ve “Basit Yargılama Usulü"nün uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle 5271 sayılı CMK'ya eklenen geçici 5.maddesinin (d) bendi ile "01.01.2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz" şeklinde sınırlama getirilmiş ise de;
Hükümden sonra, 16.03.2021 tarih ve 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli 2020/81 Esas ve 2021/4 Karar sayılı karan ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesinin (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin basit yargılama usulü yönünden; 02.08.2022 tarih ve 31911 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 21.04.2022 tarihli 2020/87 Esas ve 2022/44 Karar sayılı karan ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesinin (d) bendinde yer alan “kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış” ibaresinin seri muhakeme usulü yönünden Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olması karşısında, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
c) Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 27.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.