Esas No: 2020/5274
Karar No: 2022/2238
Karar Tarihi: 22.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5274 Esas 2022/2238 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/5274 E. , 2022/2238 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ
BİRLEŞEN DAVA: ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'NİN 2012/442 ESAS
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 31.05.2017 tarih ve 2012/16 E- 2017/490 K. sayılı kararın asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi'nce verilen 06.12.2019 tarih ve 2017/3286 E- 2019/2009 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 15.03.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, asıl davada, davalı ile müvekkili arasında imzalanan 14.10.2011 tarihli teslim amaçlı ihraç kaydı ile şeker satış sözleşmesi kapsamında teminat mektubu teslim edildiğini, sözleşme kapsamındaki edimin ön izinlerin geç verilmesi ve Suriye'de yaşanan olağanüstü gelişmeler, sınır kapılarının kapatılması ve açıldıktan sonra da iç savaş tarzı olaylardan vagonların risk altına girmesi ve sevk gecikmelerinin oluşması neticesinde müvekkili tarafından bertaraf edilmesi imkansız olan mücbir sebebin oluşması nedeniyle aylık teslimat programına uyulamayarak yerine getirilemediğini, mücbir sebep nedeniyle davalı idareden ek süre talep edildiğini, davalı idarenin şeker teslim alma süresini uzattığını, bu şekilde mücbir sebebin davalının kabulünde olduğunu, ancak davalının ertelenen aylardaki oluşacak fiyatlar üzerinden teslimat yapılmasını kabul etmediğini, müvekkilinin zarara uğradığını belirterek şimdilik 300.000,00 USD tutarındaki 560.880,00 TL'nin zararın doğduğu tarihten itibaren bankalarca uygulanan en yüksek reeskont avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili birleşen davada, müvekkilinin gerekli başvuruları zamanında yapmasına rağmen ihracat ön izin belgelerinin geç verildiğini, bu nedenle ön izin belgelerinin alınmasının akabinde teslim alınacak olan şeker fiyatının alındığı tarihteki fiyat üzerinden verilmesinin talep edildiğini, ihraç edilecek malın sadece Suriye üzerinden demiryolu sevkiyatının mümkün olduğu ancak Suriyede yaşanan iç savaş ve karışıklıktan ötürü zamanında teslimlerin yapılamadığını, davacının ihraç edilecek ülkenin mevzuatına uygun olarak içi naylondan oluşan çuvalların üzerinde ve ürün ile ilgili ingilizce ve arapça metinlerle beraber logonun da bulunması gerektiğine ilişkin talebe davalının kayıtsız kaldığını, Suriye'de yaşanan olayların ticareti sekteye uğrattığını, bu olayların müvekkilinin iradesi dışında gerçekleştiğini, davalı kurumun teslim alınmayan şekerin alınması gereken aya ilişkin fiyat üzerinden teslimini uygun bulmadığını, yaşanan olağanüstü gelişmeler nedeniyle sözleşmede yer alan miktarlar üzerinden sözleşmenin devamının imkansız olduğunu, mücbir sebep nedeniyle davalının süre uzatım taleplerini kabul ettiğini, sözleşmenin mücbir sebep nedeniyle iptaline ilişkin talebin davalı kurum tarafından uygun bulunmadığını, davalı kurumun sözleşmede belirlenen son teslim tarihini uzattığını, ancak gecikme faizi ilave edileceğini bildirdiğini, davalının teminat mektubunu nakde çevirmesini önlemek için müvekkilinin taahhütname imzalamak zorunda kaldığını bildirerek taraflar arasında akdedilen sözleşme şartlarının davalı tarafından haksız ve mesnetsiz olarak tek taraflı değiştirildiğinin tespitine,
Sözleşmenin mücbir sebeplerin varlığı nedeniyle ifa edilemediğinin tespitine, sözleşmenin haksız ve mesnetsiz olarak değiştirilen şartlar ve mücbir sebeplere bağlı olarak mevcut hali ile devamının mümkün olmadığından haklı nedenle feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, asıl ve birleşen davada, davacının sözleşme süresi içerisinde teslimat programına uymamasında müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını,davacının ihracaat yapacağı ülkeyi kendi belirlediğini, davacı yanca ileri sürülen hususların ifayı imkansız kılan ve sözleşmeden doğan borcundan kurtulmayı gerektirecek nitelikte bulunmadığını, uzatım talebinin kabul edilmesinin mücbir sebebin kabulü anlamına gelmeyeceğini savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davacının iddia ettiği mücbir sebep ve fevkalade halin somut olayda gerçekleşmediği, davacının sözleşmenin açık hükümleri ve imzasını inkar etmediği taahhütnameleri karşısında zarara uğradığı iddiasının yerinde görülmediği, taraflar arasında akdedilen sözleşme şartlarının davalı tarafından haksız ve mesnetsiz olarak tek taraflı değiştirilmediği, davalının ek süre talebinin kabulü, fiyat belirleme ve diğer işlemlerinin sözleşmeye uygun olarak yapıldığı, sözleşme şartlarında haksız ve dayanaksız bir değişiklik yapılmadığı, davacının haklı nedenle sözleşmenin feshi isteminin yerinde olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı asıl ve birleşen davada davacı vekili, istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, taraflar arasında; 14/10/2011 tarihli ihraç kaydı ile 50000 ton şeker ihracına ilişkin sözleşmenin 9. maddesi "İhraç ön izin belgesinde yazılı ülkeler ve gümrükler olacaktır. İhraç ön izin belgesinde değişiklik yapıldığı takdirde alıcı, satıcıya bilgi verecektir" hükmünü içermekte olduğu,bu hüküm karşısında sözleşmede ihracatın yapılacağı ülkeye ilişkin herhangi bir sınırlamanın olmadığı, daha sonradan da ön izin belgesinde satıcıya bilgi verilmesi koşulu ile alıcının, ülkeyi değiştirebileceği anlaşılmış olup, davacıya verilen ihraç ön izin belgesinde ihraç ülkesi Irak olarak belirlendiği, Arap Baharı olarak bilinen ve Ortadoğuda başlayan Ocak 2011 tarihinden itibaren Suriye'yi de içine alarak Nisan 2011 tarihinde tüm ülkeye yayılan bu olayların sözleşme tarihi itibariyle de devam ettiğinin davacı tarafından sözleşme öncesinde bilinmemesi mümkün olmadığından öngörülmezlik şartının oluşmadığı,zira sözleşme kapsamında yer alan bir kısım malın davacı tarafından teslim alınarak ihraç edildiğinin sabit olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede ihraç ülkesi ile ilgili herhangi bir kısıtlama bulunmadığından, sıkıntılı bir coğrafya pazarını tercih etmek, Irak'a ihraç için Suriye üzerinden olan yol güzergahını seçmek ya da daha sonra değiştirip değiştirmemek davacının kendi tercihi olduğundan davacı tacir olup basiretli davranma yükümlülüğü altında olduğu, sözleşmede mal sevkiyatının ne şekilde yapılacağına dair bir düzenleme bulunmadığından Suriye'ye giden tren seferlerinin iptal edilmiş olması da davacının diğer kara ve hava taşıtları ile mal sevkiyatını yapamayacağı anlamına gelmeyeceğinden mücbir sebep iddiasının kabul edilemeyeceği, sözleşmenin 10. maddesi uyarınca süre uzatımı halindeki fiyat değişikliğinin davalının insiyatifinde olup davacının ek süre talebinin kabulü üzerine imzalayarak davalıya ibraz ettiği 25/05/2012 tarih ve 4553 sayılı taahhütnamede de davalının süre uzatılmasına ilişkin şartları kabul ettiğini, davalı tarafından farklı şartlarda başka firmalarla ihraç bağlantısı yapılması halinde bu hususun sözleşmelerini etkilemeyeceğini, bu işlemle ilgili olarak herhangi bir zarar, ziyan ve tazminat talebinde bulunmayacaklarını yazılı olarak beyan ve taahhüt ettiği, davalı idarece davacının sözleşmedeki teslim süresini ilk defa 31/03/2012 tarihine kadar uzatmasının ihraç edilecek şekerin tren yolu ile ihraç edilmesine yazılı olarak ta zımnen rıza gösterdiği anlamına gelmeyeceği ve aynı konuda başka mahkemelerce verilen kesinleşmiş nitelikteki kararların bulunduğu, benzer şekilde idare tarafından sınır kapılarının kapandığı tarihi de kapsayacak şekilde süre uzatım kararı verilmesine karşın davanın reddine dair verilen emsal niteliğinde kararların kesinleştiği gerekçesiyle davacının asıl ve birleşen davaya ilişkin istinaf başvurusununn esastan reddine karar verilmiştir.
Karar asıl ve birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 107,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıdan alınmasına, 22/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.