MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.03.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.09.2007 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 05.10.2010 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Av.... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalı yüklenici davaya yanıt vermemiş, diğer davalı arsa sahibi sözleşmenin ifa ile sonuçlanmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava kabul edilmiştir.
Hükmü, davalı arsa sahibi temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı arsa sahibinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Gerçekten, yükleniciden şahsi hakkını temellük eden üçüncü kişinin yüklenicinin temlik ettiği şahsi hakkı kazanabilmesi, yüklenici ile arsa sahipleri arasındaki sözleşmenin ifa ile sonuçlanması koşuluna bağlıdır. Zira, Borçlar Kanununun 167.maddesi hükmüne göre borçlu (arsa sahibi), yüklenici ile üçüncü kişi arasındaki temlik işlemini öğrendiği zaman temlik edene (yükleniciye) karşı haiz olduğu bütün def’ileri temellük edene (üçüncü kişiye) karşı dahi dermeyan edebilir.
Somut uyuşmazlıkta; dava tarihine yakın tarihte yapılan tespitte inşaatın getirildiği fiziki seviye %94, yargılama aşamasında yapılan keşifte ise %98.50 olarak saptanmıştır. Görülüyor ki eser tamamlanmamış, ancak davanın reddini gerektirmeyen bir seviyededir. Bu aşamada, yüklenicinin temliki sebebiyle kendisinden ifa istenen arsa sahibi, tapu ferağını iradi olarak devretmemekte haklıdır. Her ne kadar sonuç olarak dava, birlikte ifa kuralları gereği kabul edilmişse de taraflar kısmen haklıdır. HUMK’nun 417.maddesi uyarınca davada iki taraftan her biri kısmen haklı bulunduğundan, mahkemenin her birini masrafla ilzam veya bu masrafı aralarında takdir ettiği surette taksime yetkisi vardır. Anılan kuralın bir yana bırakılması suretiyle tüm yargılama giderlerinden (HUMK m.423) davacı yanın sorumlu tutulması yasaya ve hakkaniyet kurallarına uygun düşmez.
Karar, açıklanan nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalı arsa sahibinin diğer temyiz itirazlarının reddine, hükmün 2.bentte yazılı nedenlerle BOZULMASINA, 750.00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...’a verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 06.10.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.