Esas No: 2019/3120
Karar No: 2020/3145
Karar Tarihi: 14.12.2020
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2019/3120 Esas 2020/3145 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/3120
Karar No : 2020/3145
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Odası (... Şubesi)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF : 1- (DAVALI): ... Bakanlığı
VEKİLİ : ...
2-DAVALI YANINDA MÜDAHİL : ... Enerji Elektrik Üretim A.Ş.
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 11/04/2019 tarih ve E:2012/750, K:2019/2545 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İzmir ili, Aliağa ve Foça ilçelerinde termik santral ve kül-cüruf depolama alanı yapılmasına yönelik ... tarih ve ... sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı işlemiyle onaylanan 1/25.000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı değişikliği, 1/5.000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ile 1/1.000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliğinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 11/04/2019 tarih ve E:2012/750, K:2019/2545 sayılı kararıyla; Dairelerince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden;
Dava konusu planlarla getirilen kullanım kararlarının yürürlükte bulunan 1/100.000 ölçekli İzmir Manisa Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planı kararlarına uygun olduğu,
Bilirkişi raporunda tespiti yapılan endüstriyel gelişim ve çevre koruma eşgüdümünü ve değişime dayalı kümülatif etkileşimleri içerecek sürdürülebilir bir planlamanın, bölgenin mevcut ve planlanan endüstriyel taşıma kapasitesine dayalı ve bölge değerleriyle bütünleştirilerek yapılması hususunun tek bir alanda yürütülecek enerji üretim tesisine ilişkin planlama sırasında yapılması beklenemeyeceği, görülmekte olan davanın konusunu oluşturmadığı ve bilirkişilerin varmış olduğu sonucun somut bir tespite dayanmadığı,
Öte yandan, gerek yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sırasında elde edilen verilerden, gerekse keşif sonrasında dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden; Aliağanın 1960'lı yıllarda ağır sanayi bölgesi olarak kabul edilmesi üzerine 1970'lerden sonra petrokimya sanayinin kurulması ile başlayan sürecinin, kamu ve özel sektör sanayi yatırımları ile devam ettiği, bölgede ülkenin önemli rafineri, petrokimya, demir-çelik, kağıt, gübre, gemi söküm, akaryakıt ve gaz dolum, atık geri kazanım ve enerji tesisleriyle birlikte birçok işkolunda faaliyet gösteren işletmelerinin yer aldığı,
İzmir kent merkezine yakınlığın, ulaşım kolaylığının, limanın uygun olması gibi etmenlerin de sanayi yatırımlarının bölgede kümelenmesine yol açarken bu kümelenmenin endüstriyel üretim açısından bölgeye ekonomik açıdan önemli üstünlükler sağladığı, endüstriyel kümelenmenin yarattığı bu üstünlüklerin ise, bölgenin hem endüstriyel taşıma kapasitesini hem de çevresel taşıma kapasitesini sınırlandırdığı, bu kapasitelerin bütüncül olarak tespit edil(e)memesinin mevcut sanayi yatırımları, tevsii yatırımları ve yeni sanayi yatırımları açısından belirsizlik oluşturduğu,
Ancak burada yapılacak sanayi tesislerinin endüstriyel ve çevresel taşıma kapasitesini aştığı, çevre ve insan sağlığı açısından sakıncalı olduğunun tespitine ilişkin kümülatif etki değerlendirilmesinin çevresel etki değerlendirilmesinin konusunu oluşturduğu (Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği Bölüm III-a),
Bu çerçevede, İzdemir Enerji Santrali-II projesine ilişkin Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu kararına karşı açılan davanın reddine karar verildiği,
Uyuşmazlıkta olduğu gibi, yeni kurulacak tesislerin, en az atık üreten, en iyi teknolojiye sahip tesis tiplerinden seçilmesi, kara, su ve havaya bırakılacak atık parametrelerinin sürekli ve etkin şekilde izlenmesini sağlayacak altyapının yap(tır)ılması suretiyle "iyi örnek" elde edilmesi ve bu yolla endüstriyel/çevresel taşıma kapasitesinin orta ve uzun vadede pozitif yönde, çevre kirlenmesi baskısı altında çevresel hassasiyeti yüksek seviyelere ulaşmış yatırım bölgesi için çevre riskinin arttırılmadan azaltılmasına katkı sağlanabilmesinin mümkün olduğu,
Dava konusu termik santral yapımı amacıyla yer seçimi yapılan yörenin planlarla üstlendiği fonksiyon ve bu alanın kaynak değeri ile alanın verilerine yapacağı etkiler bakımından olumsuz yönde somut bir saptama yapılmaksızın, çevresel etkilerine ilişkin ise Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu kararının yargı kararı ile kesinleştiği dikkate alındığında yalnızca bütüncül değerlendirmeden hareketle imar planlarının hukuka aykırılığı sonucuna ulaşılmasına olanak bulunmadığı,
Kaldı ki, dava konusu alanın önceki plan kararlarıyla da sanayi alanında kaldığı, termik santral kararının yeni bir sanayi alanı önerisi olmadığı, mevcut sanayi alanı kullanım kararının termik santral yapımına özgülendirilecek şekilde değiştirilmesinden ibaret olduğu,
Öte yandan, davaya konu 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Plan Açıklama Raporunda, santralin işletilmesi sırasında yakma sonucunda oluşan küllerin, piyasada mevcut hazır beton üretim tesislerine ve çimento fabrikalarına, BDG atık ürününün (alçıtaşı) ise susuzlaştırılarak alçıpan üretimi yapan fabrikalara değerlendirilmek üzere satılacağı, ancak satışın gerçekleştirilemediği durumlarda, kül ve cürufun depolanması için kül cüruf depolanma alanının kullanılacağının belirtildiği,
Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu kararının iptali istemiyle açılan davanın reddine ilişkin Dairelerinin 03/04/2019 tarih ve E:2019/2366, K:2019/2069 sayılı kararında da, keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, tesisin faaliyette olduğu 2015 yılından bu yana atık depolama alanının kullanılmadığının belirtildiği, kullanılmayan depolama alanının vasfı ve alana mesafesi net olarak belirtilmeyen zeytin üretimine olumsuz etkisinin ne olabileceğinin bilimsel olarak ortaya konulamadığı, dosyada bulunan bilgi ve belgelerden mevcut atıkların piyasada değerlendirilmek üzere satılmasının, satılmayanların ise depolanmasının öngörüldüğü ve bu doğrultuda sözleşmelerin akdedildiği hususları ile diğer tüm tespit ve değerlendirmeler birlikte dikkate alındığında, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nde belirtilen şartları sağladığı gerekçesine yer verildiği,
Dava dosyasına ara kararı üzerine sunulan bilgi ve belgelerden 09/07/2015 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında sadece termik santral alanının planlandığı dikkate alındığında, bilirkişi kurulunun ulaşmış olduğu sonucun hukuki değerinin kalmadığı,
Bu açıklamalar çerçevesinde; İzmir ili, Aliağa ve Foça ilçelerinde Termik Santral ve Kül-Cüruf Depolama Alanı yapılmasına yönelik olan ve ... tarih ve ... sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı işlemiyle onaylanan 1/25.000 ve 1/5.000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişiklikleri ile 1/1.000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliğinde, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve imar mevzuatına aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :
Davacı tarafından; dava konusu imar planlarının hukuka aykırlığının, Dairelerince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda açıkca ortaya konulduğu,
1/25.000 ölçekli planın plan açıklama raporunda bulunan “Temiz Hava Planı” raporuna referanslı haritada da görüleceği gibi, Aliağa ve çevresinin kirletici etkenler bakımından kapasitesini aşmış durumda olduğu, dava konusu plan değişikliğinin durumu daha vahim düzeye getirecek nitelikte olduğu,
Dava konusu 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planların, jeolojik-jeoteknik etüt raporu olmadan hazırlanıp onaylandığı,
Aliağa ilçesinin, barındırdığı ağır sanayi tesisleri ile İzmirin ciddi çevre sorunlarına sahip bir bölgesi olduğu, demir çelik tesislerinin yoğunlaştığı, Nemrut Ağır Sanayi Bölgesinin (Horozgediği Mevkii) ciddi bir kirlenme tehdidi altında bulunduğu, termik santral kurulması planlanan alanın, Nemrut Ağır Sanayi Bölgesi ile tarım/turizm/yerleşim alanları arasında doğal bir sağlık koruma bandı işlevi gördüğü, bu alanın ortadan kalkmasının tarım açısından oldukça verimli Menemen Ovasını, pamuk üretilen Bergamayı olumsuz etkileyeceği, mevcut sanayi tesislerinin yeni üniteler ilave ederek kapasite arttırmasının, doğalgaz kullanımı nedeniyle sağlanan iyileşmeyi bertaraf ettiği,
Termik santralin kurulacağı alanda yer alan karışık cürufların tamamının tehlikeli atık olacak değerlendirilmesi gerektiği,
Cüruf ve kül depolanacağı beyan edilen ... , ... ve ... sayılı parsellerin 1/100.000 ölçekli planda “tarım alanı” olarak düzenlendiği, tesisin kurulacağı alanda karışık cürufların nihai olarak bertarafının öncelikli olduğu, ÇED raporunda bu durumla ilgili süreçten bahsedilmediği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idare ve müdahil tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NUN DÜŞÜNCESİ : Dosyanın incelenmesinden, Çevre ve Orman Bakanlığınca ... tarih ve ... sayılı işlemle onaylanan İzmir-Manisa-Kütahya Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında uyuşmazlığa konu taşınmazların sanayi alanı ve cüruf depolama ve geri kazanım alanı olarak belirlendiği, bu planın Danıştay Altıncı Dairesinin 26/12/2012 tarih ve E:2010/786, K:2012/8225 sayılı kararıyla iptal edildiği ve kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 04/11/2013 tarih ve E:2013/2208, K:2013/3419 sayılı kararı ile onandığı anlaşılmaktadır.
Danıştay Altıncı Dairesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda sonuç olarak;"dava konusu edilen planlarda düzenlenen su alma ve deşarj noktasının ve uzanan boru devresinin, olası acil durumda demir atan bir geminin demiri tarafından zarar görebileceği ve manevrasını olumsuz etkileyebileceği; inşa edilecek olan termik santrale ait soğutma suyu alış-veriş devresinin plan değişikliği sonrası haliyle, deniz ekosistemi ile seyrüsefer ve deniz ticareti üzerine herhangi bir olumsuz etkisinin olmayacağı, “Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” esasınca, Kül ve cüruf düzenli depolama alanına asgari 3 km’den daha az mesafede 25 dekardan daha büyük zeytinlik sahaların bulunması nedeniyle; söz konusu depolama faaliyetinin, dava konusu imar planı değişiklikleriyle düzenlenen sahada yapılamayacağı ve işletilemeyeceği, endüstriyel gelişim ve çevre koruma eşgüdümünü ve değişime dayalı kümülatif etkileşimleri içerecek sürdürülebilir bir planlamanın, bölgenin mevcut ve planlanan endüstriyel taşıma kapasitesine dayalı ve bölge değerleriyle bütünleştirilerek yapılması gerektiği halde; dava konusu plan değişikliği kararının; gerekli bu şartları tam olarak yerine getirememesi nedeniyle, plan ana kararları ile birlikte plan sürekliliği ve bütünlüğünü bozduğu kanaatine varıldığı" belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu plan değişikliklerinin bölgenin mevcut ve planlanan endüstriyel taşıma kapasitesine dayalı ve bölge değerleriyle bütünleştirilerek yapılmadığı, diğer taraftan, kül ve cüruf depolama alanına 3 km’den daha az mesafede 25 dekardan daha fazla zeytinlik sahaların bulunması nedeniyle bu alanda kül cüruf ve depolama alanı öngörülmesinde 3573 sayılı Kanun'un 20. madde hükmüne uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, dava konusu plan değişikliklerinde şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uyarlık bulunmadığından, temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 11/04/2019 tarih ve E:2012/750, K:2019/2545 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 14/12/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 9. maddesinin 5784 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile değişmiş şekliyle 1. fıkrasında: "Bakanlık gerekli görülen hallerde, kamu yapıları ve enerji tesisleriyle ilgili alt yapı, üst yapı ve iletim hatlarına ilişkin imar planı ve değişikliklerinin, umumi hayata müessir afetler dolayısıyla veya toplu konut uygulaması veya Gecekondu Kanununun uygulanması amacıyla yapılması gereken planların ve plan değişikliklerinin, birden fazla belediyeyi ilgilendiren metropoliten imar planlarının veya içerisinden veya civarından demiryolu veya karayolu geçen, hava meydanı bulunan veya havayolu veya denizyolu bağlantısı bulunan yerlerdeki imar ve yerleşme planlarının tamamını veya bir kısmını, ilgili belediyelere veya diğer idarelere bu yolda bilgi vererek ve gerektiğinde işbirliği sağlayarak yapmaya, yaptırmaya, değiştirmeye ve re'sen onaylamaya yetkilidir." kuralı yer almıştır.
Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik'in 3. maddesinde ise,
"1) Nazım İmar Planı: (Değişik:RG-2/9/1999-23804) Onaylı halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olan, varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak hazırlanan ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere 1/2000 veya 1/5000 ölçekte düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile bir bütün olan plandır.
2) Uygulama İmar Planı: (Değişik:RG-2/9/1999-23804) Onaylı halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olan ve nazım imar planına uygun olarak hazırlanan ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve esaslarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren ve 1/1000 ölçekte düzenlenen raporuyla bir bütün olan plandır." hükmüne yer verilmiştir.
3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun'un 20. maddesinde "Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının iznine bağlıdır." kuralı yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, Termik Santral ve Kül-Cüruf Depolama Alanı için davalı idare yanında müdahil tarafından hazırlatılan 1/25.000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Değişikliği, 1/5.000 ölçekli Nazım İmar Planı ve değişikliği ile 1/1.000 ölçekli Uygulama İmar Planı ve Değişikliği teklifi kapsamında Genelkurmay Başkanlığı ile Aliağa Belediye Başkanlığından alınan görüş üzerine dava konusu işlemle 22/08/2011 günü onaylandığı; davalı idare savunmasında, 20/09/2010 günü mülga Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından onaylanan ve yürütmesi durdurulan 1/100.000 ölçekli Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planında termik santral kurulması planlanan parsellerin Sanayi Alanı kullanımında, kül-cüruf depolama alanı olarak düşünülen parsellerin ise Cüruf Depolama kullanımında kaldığı, İzmir Büyükşehir Belediyesince 14/01/2011 tarihinde onaylanan 1/25.000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planında termik santral kurulacak alanın Sanayi Alanı, kül-cüruf depolama alanı olarak öngörülen parsellerin ise Cüruf Depolama ve Geri Kazanım Alanında kaldığının belirtildiği, öte yandan, dava konusu planların üst ölçeğini Çevre ve Orman Bakanlığınca 14/08/2009 tarih ve 1175 sayılı işlemle onaylanan İzmir-Manisa-Kütahya Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında taşınmazların sanayi alanı olarak işaretlendiği, bu planın Danıştay Altıncı Dairesinin 26/12/2012 tarih ve E:2010/786, K:2012/8225 sayılı kararıyla iptal edilip, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 04/11/2013 tarih ve E:2013/2208, K:2013/3419 sayılı kararı ile onandığı anlaşılmaktadır.
Danıştay Altıncı Dairesince mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda dava konusu planlar ile öngörülen Termik Santral ve Kül-Cüruf Depolama alanına ilişkin olarak,
"Dava konusu edilen taşınmazların bulunduğu alan İzmir İli sınırları içinde Aliağa İlçesi’nde Nemrut Körfezi ve yakın çevresinde konumlanmış Petrokimya, tersane, liman, sanayi tesisleri, enerji üretim tesisleri vb. önemli yatırım kararlarına ev sahipliği yapan bir alandır. Bu çerçevede dava konusu taşınmazların bir ekonomik yatırım olarak planlara işlenmesi ile bu yatırım kararlarının sosyal ve çevresel değerlerle olan etkileşimin de değerlendirilmesine gerek olduğu ancak dava konusu işlemle bunun yapılmadığı görülmektedir.
Dava konusu edilen farklı ölçeklerdeki plan değişikliği kararlarının sadece bir firmanın termik santral kurma isteğinin karşılanması olarak algılanamayacağı, bölgede başkaca üst düzey kararlardan gelen yatırımların bulunduğu, yapılan değişikliğin yöredeki diğer yatırım kararları ile yaratacağı “küme etkisi” açısından bir değerlendirmesinin yapılmasının gerekeceği; ancak, bu işlemin de yapılmadığı kanaatine ulaşılmaktadır."
"Özellikle termik santral ile yaratılacak istihdam ve katma değer ile birlikte, bölgedeki mevcut sanayi altyapısına yapacağı çekici etki, bölgedeki teknik altyapı ve ulaşım bağlantılarına yapacağı çekici etki ve bunların sonuçlarının mutlaka imar planlarında kontrol edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Dava konusu edilen 1/1000, 1/5000 ve 1/25000 ölçekli imar planı tadilatları incelendiğinde bu şekilde bir yaklaşımın ne plan notlarında, ne de plan raporlarında yer aldığı kanaati taşımaktayız."
"Dava konusu edilen termik santral ile ilgili olarak gerek davacı dilekçeleri, gerek dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile EPDK kurumu resmi web sitesinde yer alan bilgilerden Aliağa Bölgesi’nde başkaca termik santral lisansı almış olan işletmelerin bulunduğu, bunların da yine plan tadilatları ile bölgede yer seçmeye çalıştığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca Nemrut Körfezi çevresindeki alanların da özel proje alanı olarak içinde enerji üretimine de yanıt verecek şekilde plan değişikliğine konu edildiği görülmektedir. Tüm bunlarla birlikte cüruf depolama alanlarında da ilave imar planları ile yeni tesislerin gelebileceği öngörülmektedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde bölgeye birden çok enerji üretim tesisinin geleceği, termik santral ve termik santrale bağlı olarak yer seçen cüruf ve kül döküm alanlarının da bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle plan yapım yöntem ve teknikleri açısından tüm bu tesislerin birlikte değerlendirildiği, birbirleri ile olan etkileşimlerinin bir bütünsellik içinde ele alındığı planlama çalışmalarına gereksinim duyulmaktadır."
"Ağır sanayi barındıran endüstriyel aktiviteler, Aliağa ve yakın çevresinde önemli çevresel baskılar oluşturmaktadır. Bilimsel verilere dayalı olarak bölgedeki çevre kirlenmesinin boyutlarının bilinmiyor ve çevre kirlenmesine endüstriyel faaliyetlerden (özellikle her bir tesisten gelen) gelen katkının belirlenmemiş olması, bölgenin endüstriyel taşıma kapasitesinin tespit edilememesine yol açmaktadır. Davaya konu alanın endüstriyel taşıma kapasitesi; mevcutta var olan ve gelecek için tahmin edilen sanayi-çevre etkileşmelerine göre, endüstriyel kullanım ve gelişme sahalarının alansal büyüklüklerini, kullanım amaçlarını, gelişim yönlerini ve bunlara dayalı olarak bölgede yapılabilecek yeni yatırımların tür ve kapasitelerinin tam olarak ortaya çıkarılmasını kısıtlayıcı en temel unsurdur. Bu kapasite bilinmediği için de; davaya konu enerji yatırımı için, plan değişikliği yapılmak suretiyle planlanan yatırımın gerçekleştirilmesi yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. Plan değişikliği üzerinden yeni endüstriyel yatırımlara müsaade edilmesi tarzında bir planlama uygulaması, ilgili mer’i çevre mevzuatlarıyla da uyumlu olmak şartıyla çevresel hassasiyetlerin oluşmadığı yatırım bölgeleri için kısa ya da orta vadelerde uygulanabilir olmakla birlikte; Aliağa gibi çevre kirlenmesi baskısı altında çevresel hassasiyeti yüksek seviyelere ulaşmış bir yatırım bölgesi için sürdürülemez bir çevre riskini ortaya çıkarmaktadır. Bölgenin çevresel taşıma kapasitesi aşılmamış olsa bile, kapasite aşım esaslı ölçütlendirme yapılmaksızın bölgedeki endüstri yoğunluğunun arttırılmasının, bölgenin çevresel değerlerini ve arazi kullanım kabiliyetlerini zayıflatıcı ve çevre kirlenmesinin etkisini arttırıcı bir sonuç ortaya çıkaracağı kanaati taşınmaktadır." tespitlerinin yer aldığı görülmektedir.
Bölgenin mevcut ve planlanan endüstriyel taşıma kapasitesine dayalı ve bölge değerleriyle bütünleştirilerek, endüstriyel gelişim ve çevre koruma eşgüdümünü ve değişime dayalı kümülatif etkileşimleri içerecek sürdürülebilir bir planlama yaklaşımının, kent bütünü için hazırlanan, kente ve çevreye bir bütün olarak yaklaşılarak kent bölgesinin gelecekteki gelişme projeksiyonunu makro ölçekte yansıtan, alt ölçekli planlara altlık oluşturması gerektiren 1/25.000 ölçekli kentsel nazım imar planında ya da uyuşmazlıkta olduğu gibi bu planlarda yapılan değişikliklerde öngörülmesi gerekmektedir.
Aksi yönde bir yaklaşım, kurulması planlanan yeni yatırımların bölgesel bazda çevreye olan etkilerinin neler olacağı konusunda herhangi bir değerlendirme bulunmaksızın uygulamaya geçilebileceği sonucunu doğurabileceğinden, bu durumun 3194 sayılı İmar Kanunu'nun, yapılaşmaların plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünün sağlanması yönündeki amacına aykırılık teşkil edecektir.
Bu itibarla, endüstriyel gelişim ve çevre koruma eşgüdümünü ve değişime dayalı kümülatif etkileşimleri içerecek sürdürülebilir bir planlamanın, bölgenin mevcut ve planlanan endüstriyel taşıma kapasitesine dayalı ve bölge değerleriyle bütünleştirilerek yapılması gerektiği halde; bilirkişi raporunda yukarıda yer verilen tespitler doğrultusunda, bu şartları taşımayan dava konusu plan değişikliklerinde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun'un yukarıda anılan 20. maddesinde, zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamayacağı hüküm altına alınmış olup, Kanun'un geneline yaygın koruyucu hükümler de dikkate alındığında, zeytinlik sahalarda ve bu sahalara üç kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası ve küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri dışında kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran bir tesisin yapılması mümkün değildir.
Bilirkişi raporunda yer alan, kül ve cüruf depolama alanına 3 km’den daha az mesafede 25 dekardan daha fazla zeytinlik sahaların bulunduğu yönündeki tespit karşısında söz konusu alanda kül cüruf ve depolama alanı belirlenmesine yönelik dava konusu plan değişikliklerinde yukarıda anılan 3573 sayılı Kanun hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, zeytinyağı fabrikası ya da küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmesi niteliğinde olmayan dava konusu depolama faaliyetinin, çağın modern teknolojisine uygun ve çevre koruma amaçlı mevcut en iyi teknoloji seviyesinde olmasının, ya da Kurulumuzun dava konusu imar planlarının yürütmesinin durdurulmasına yönelik 26/01/2015 tarih ve Yd İtiraz No:2014/1142 sayılı kararının gereğinin yerine getirilmesi amacıyla 09/07/2015 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında, söz konusu kül ve cüruf depolama alanına yer verilmemesinin, uyuşmazlık konusu planların anılan Kanun'un hükümlerine aykırılığını ortadan kaldırmadığı açıktır.
Bu durumda İzmir ili, Aliağa ve Foça ilçelerinde Termik Santral ve Kül-Cüruf Depolama Alanı yapılmasına yönelik olan ve ... tarih ve ... sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı işlemiyle onaylanan 1/25.000 ve 1/5.000 ölçekli Nazım İmar Planı değişiklikleri ile 1/1.000 ölçekli Uygulama İmar Planı değişikliğinde, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve imar mevzuatına uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
KARŞI OY
XX- Dava konusu imar planlarının "kül ve cüruf depolama alanı" olarak belirlenen kısımlarına yönelik olarak;
3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun'un 20. maddesinde, zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamayacağı hüküm altına alınmış olup, Kanun'un geneline yaygın koruyucu hükümler de dikkate alındığında, zeytinlik sahalarda ve bu sahalara üç kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası ve küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri dışında kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran bir tesisin yapılması mümkün değildir.
Bilirkişi raporunda yer alan, kül ve cüruf depolama alanına 3 km’den daha az mesafede 25 dekardan daha fazla zeytinlik sahaların bulunduğu yönündeki tespit karşısında söz konusu alanda kül cüruf ve depolama alanı belirlenmesine yönelik dava konusu plan değişikliklerinde yukarıda anılan 3573 sayılı Kanun hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, zeytinyağı fabrikası ya da küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmesi niteliğinde olmayan dava konusu depolama faaliyetinin, çağın modern teknolojisine uygun ve çevre koruma amaçlı mevcut en iyi teknoloji seviyesinde olmasının, ya da Kurulumuzun dava konusu imar planlarının yürütmesinin durdurulmasına yönelik 26/01/2015 tarih ve Yd İtiraz No:2014/1142 sayılı kararının gereğinin yerine getirilmesi amacıyla 09/07/2015 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında, söz konusu kül ve cüruf depolama alanına yer verilmemesinin, uyuşmazlık konusu planların anılan Kanun hükümlerine aykırılığını ortadan kaldırmadığı açıktır.
Bu durumda İzmir ili, Aliağa ve Foça ilçelerinde Termik Santral ve Kül-Cüruf Depolama Alanı yapılmasına yönelik olan ve ... tarih ve ... sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı işlemiyle onaylanan 1/25.000 ve 1/5.000 ölçekli Nazım İmar Planı değişiklikleri ile 1/1.000 ölçekli Uygulama İmar Planı değişikliğinin "kül ve cüruf depolama alanı" olarak belirlenen kısımlarında, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve imar mevzuatına uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kısmen kabulü ile dava konusu imar planlarının "kül ve cüruf depolama alanı" olarak belirlenen kısımlarının bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.