13. Ceza Dairesi 2014/16284 E. , 2015/337 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
MÜŞTEKİ : ...
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I-Müştekinin temyiz talebinin incelemesinde;
Müştekinin 05.02.2013 tarihli oturumda sanıktan şikayetçi olduğu ancak kamu davasına katılma talebinin bulunmadığını beyan ettiği, 11.02.2013 tarihli temyiz dilekçesi sunarak, bu kez sanıktan şikayetçi olmadığını ileri sürüp, hükmün sanık lehine bozulması talebi ile hükmü temyiz ettiği, 5271 sayılı CMK"nın 237. maddesine göre, kovuşturma evresinin her aşamasında, hüküm verilinceye kadar mağdur, suçtan zarar gören gerçek veya tüzel kişiler ile malen sorumlu olanların şikayetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilecekleri, aynı Yasanın 260/1. maddesine göre ise katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yollarının açık olduğu, kovuşturma aşamasında açıkça kamu davasına katılmak istemediğini kendi iradesi ile ortaya koyan müştekinin, ayrıca hükmü sanık yararına temyiz incelemesine getirmesinde her hangi bir hukuki menfaatinin de bulunmadığı anlaşılmakla müştekinin temyiz isteğinin tebliğnameye aykırı olarak REDDİNE,
II-Sanığın temyiz talebinin incelemesine gelince;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre; atılı suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
5237 sayılı TCK"nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK"nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, "...daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma" görüşünün, TCK"nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin, yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır.
TCK"nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK"nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır.
Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır.
TCK"nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.
Somut olayda ise; sanığın, müştekinin sorumlusu olduğu marketten toplamda 40 TL değerinde iki adet alkollü içecek çaldığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle TCK"nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ..."ın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 13.01.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.