8. Hukuk Dairesi 2019/1060 E. , 2019/2993 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Küçükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda .... İcra Hukuk Mahkemesi hükmüne karşı, davalı vekili ve davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda ... Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş, bu kez davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı alacaklı 31.03.2013 başlangıç tarihli yazılı kira akdine ve 11.01.2016 tarihli “Alacağın Devri” konulu belgeye dayanarak 04.03.2016 tarihinde başlattığı icra takibi ile 01.05.2014 – 30.04.2016 dönemi kira alacağı 102.000,00TL’nin faiziyle tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçluya 14.03.2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 16.03.2016 tarihli itiraz dilekçesinde, öncelikle yetki itirazında bulunduğunu, esasa ilişkin olarak, kendisinin dosya alacaklısı Orhan ...’ya herhangi bir borcunun bulunmadığını, takip alacaklısı ... ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığını, Hitit İnşaat San. Ve Dış Tic.Ltd.Şti. tarafından tarafına gönderilen 11.01.2016 tarihli alacağın devrine ilişkin ihtarnameye 21.01.2016 tarihli ihtarname ile itiraz ettiğini, ... 9.İcra Müdürlüğünün 2014/1901 esas sayılı dosya borçlusu ..’na olan 970.887,14 TL borcundan dolayı adına gönderilen örnek 20 haciz ihtarnamesi ile ....nin kendisindeki hak ve alacakları üzerine haciz konulduğunu, iş bu haciz ihbarnamesi gereğince de 25.12.2015 tarihinde 17.340 TL ve 29.02.2016 tarihinde 17.340 TL yatırdığını, borç bitinceye kadar aylık işleyen kiralarını bu dosyaya yatırması gerektiğini, bu nedenle alacaklıya borcu bulunmadığını ileri sürerek takibe itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, somut olayda alacağın devrinin borçluya 20/01/2016 tarihinde bildirilmekle, bu tarihten önce yapılan 17.340,00 TL ödemenin aksi ispatlanmadığından iyi niyetli kabul edilmesi ve faizi ile beraber borçtan düşülmesi gerektiği, ancak alacağın devri sözleşmesinden sonra yapılan ödemeler ise iyi niyetli kabul edilmeyeceğinden borçluyu borcundan kurtarmayacağı, icra dosyasına yapılan 17.340,00 TL bedelli ve 24/12/2015 tarihli makbuzun açıklama kısmında "01/05/2015 - 30/04/2016 yılı ilk taksiti" beyanı yer almakla, ödemenin 01/05/2015 - 30/04/2016 kira dönemi borcundan düşüldüğü, bu dönem için bakiye 34.660,00 TL borç kaldığı, bu bedele 01/03/2016-04/03/2016 dönemi için faiz uygulanmış (%10,50 faiz oranı) olup, faizinin 29,91 TL olduğu, 01/05/2014 - 30/04/2015 dönemi için 50.000,00 TL asıl alacak ve 5.293,75 TL işlemiş faizi ile 01/05/2015 - 30/04/2016 dönemi için 34.660,00 TL asıl alacak ve 29,91 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 84.660,00 TL asıl alacak 5.323,66 TL işlemiş faiz tespit edildiği, buna göre, davanın kısmen kabulüne, davalının 84.660,00-TL asıl alacağa, 5.323,66-TL işlemiş faize olmak üzere toplam 89.983,66-TL"ye yönelik itirazının kaldırılmasına karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalının önce 89/1 haciz ihbarnamesine itiraz ettiği, ancak daha sonra çeşitli tarihlerde ödeme yaptığının anlaşıldığı, dava dışı üçüncü kişi ile davalı arasında kira sözleşmesi bulunduğu ve kira miktarına yönelik ihtilaf bulunmadığı, alacağın devrine yönelik muvazaa iddiasının bu dosyada dinlenilmesinin mümkün olmadığı, öte yandan temlik sözleşmesinin iptali davasının beklenmesi talebi önceden ileri sürülmediğinden itirazın kaldırılması davasında dinlenemeyeceği, TBK 183 vd maddeleri uyarınca borçlunun rızasını arama şartı olmaksızın alacaklının alacağını üçüncü kişiye devredebileceği, bu kapsamda borçlu tarafından alacağın devri sözleşmesinin kendisine bildirildiği tarihe kadar olan ifasının kabulü gerektiği, alacağın devri borçluya 20/01/2016 tarihinde bildirilmekle, bu tarihten önce yapılan 17.340,00 TL ödemenin kabul edilmesi ve faizi ile beraber borçtan düşülmesi gerektiği, ancak alacağın devri sözleşmesinin tebliğinden sonra yapılan ödemeler ise iyi niyetli kabul edilmeyeceğinden borçluyu borcundan kurtarmayacağı, bu gerekçe ile, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, aylık kira bedeline ilişkin icra takibinde alacak likit olup icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de bir hata bulunmadığı anlaşıldığından tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 01.04.2013 başlangıç tarihli 4 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık yoktur. 11.01.2016 tarih ve 00948 yevmiye sayılı noter evrakına göre, devir eden .... ile devir alan ... arasında “Alacağın Devri” anlaşması yapılmış olup, devir edenin ... isimli kişide bulunan 01.05.2014 – 30.04.2016 dönemine ilişkin kira alacağı 102.000,00 TL’nin tamamını ... isimli kişiye devir ettiği ve devir alındığı hususu kararlaştırılmıştır. Davacı 04/03/2016 tarihinde başlattığı icra takibinde alacağın devri anlaşmasına konu 01.05.2014 – 30.04.2016 dönemine ilişkin 102.000,00 TL kira alacağının tahsilini talep etmiştir. Ödeme emri borçluya tebliğ olunmuş, davalı borçlu tarafından takibe ve borca itiraz edilmiştir. Davalı kiracı takibe konu kira bedellerinin ödendiğini İİK"nin 269/c maddesi gereğince noterlikçe resen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre bir makbuz veya vesika ile ispat etmeye mecburdur. Davalı cevap dilekçesi ile 01.05.2014 – 30.04.2015 tarihleri arasındaki kira borcunun banka yolu ile ve elden kiraya veren şirkete ödediğini ileri sürmüş ve dosyaya buna dair 15.05.2014 ve 05.08.2014 tarihli ödeme dekontlarını sunmuştur. Ödeme belgesi borcu söndüren belge niteliğinde olduğundan, savunmanın genişletilmesi olarak değerlendirilemez. Yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. Bu durumda mahkemece dosyada mevcut temlik öncesi 15.05.2014 ve 05.08.2014 tarihlerinde kira bedeli açıklaması ile yapılan ödeme belgeleri üzerinde durularak, söz konusu ödemelerin dava konusu taşınmaza ilişkin olarak yapılıp yapılmadığı hususunda tarafların beyanı da alındıktan sonra, yapılan ödemelerin takibe konu aylar kirasına ilişkin olup olmadığı araştırılmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK"nin 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK"nin 373/1. maddeleri uyarınca kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 20.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.