Esas No: 2020/5314
Karar No: 2022/2235
Karar Tarihi: 22.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5314 Esas 2022/2235 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/5314 E. , 2022/2235 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26.01.2018 tarih ve 2015/838 E. - 2018/74 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 06.02.2020 tarih ve 2018/932 E. - 2020/142 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.03.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 18.03.2014 tarihli taşıma işine ilişkin sözleşme uyarınca davalıya verilen hizmet karşılığı kesilen e-faturaların sözleşmenin 12. maddesine göre kesin vadesi belli olduğu halde tahsil edilmediğini, ödenmeyen bakiye borca ilişkin 04.03.2015 tarihli ihtarnamenin gönderildiğini ancak davalının borcunu zamanında ödememesi nedeniyle 19.03.2015 tarihli ihtarname ile sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, tahsil edilemeyen faturalardan kaynaklı başlatılan icra takibine davalının haksız itiraz ettiğini belirterek icra takibine itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin ödemeye ilişkin 12. Maddesindeki "….. Fatura bedelleri fatura kesim tarihinden 45 gün sonraki Olmuksan ilk ödeme günü ödenecektir" hükmün ilk iş günü olarak yorumlanamayacağını keza davalının fatura kesim tarihini takip eden ilk hafta ödeme yaptığını, davacının temerrüt oluşmadığından yaptığı feshin haksız olduğunu ve davalının sözleşmenin 7,13,14. maddeleri uyarınca cezai şart isteme hakkı bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalının ödemelerde temerrüde düşüp düşmediği hususu ile ilgili olduğu, 18.03.2014 tarihli Nakliye Sözleşmesinin12.a maddesinde “Fatura bedelleri fatura kesim tarihinden 45 gün sonraki Olmuksan ilk ödeme günü ödenecektir” hükmüne göre ödenmediği iddia edilen fatura bedellerini, davalı tarafın fatura tarihinden 45 gün sonraki ilk ödeme gününde davacı şirkete ödediğini savunduğu, davacı ise ödemelerin hep gecikerek yapıldığını iddia ettiği, ödemenin ne zaman yapılacağının belirli olmadığı hallerde dürüstlük kurallarına göre yorum yapılması gerektiği, sözleşmenin 12. maddesinde yer alan 45 günü takip eden ilk ödeme gününün davalı tarafından istendiği gibi tayin edilebileceği şeklinde bir yorum yapılamayacağı, fatura kesim tarihinden 45 gün sonra fatura bedelinin ödenmesi gerektiği, bu durumda fatura kesim tarihinin 45.gününü takip eden ilk gün borç muaccel olacağından, muacceliyet tarihi belli olduğundan davalı ayrıca bir temerrüt ihtarnamesine gerek kalmadan temerrüde düşmüş sayılacağı, davalı taraf kendisine gönderilen noter ihtarnamelerine göre gecikmiş borçlarını kapatması için verilen sürede de borcunu ifa etmediğinden, yani ihtar ile de temerrüde düştüğünden, davacının sözleşmeyi feshi haklı olup, davacı sözleşmeyi haklı olarak fesih ettiğine göre davalı, davacıya cezai şart uygulamak ve zararı bulunduğundan bahisle ceza faturaları tanzim etme hakkı bulunmayıp, davacı taraf takip ve dava konusu bakiye alacağını davalıdan talep etmekte haklı olduğu, alacağın likit olmayıp tsepitinin yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı aleyhine icra inkar tazminatının reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, taraflar arasında ihtilafsız olan taşıma sözleşmesinin 12.a maddesinde fatura bedelleri fatura kesim tarihinden 45 gün sonraki ilk ödeme günü ödenecektir, düzenlemesi mevcut olup bu düzenlemeden fatura ödeme tarihinin, faturanın düzenlendiği tarihten sonraki 45 gün içerisinde davacının kabulünde olduğu üzere ilk 1 hafta içerisinde olduğunun kabul edilmesi makul ve dürüstlük kuralına uygun bir yorum olup, faturaların sözleşmede kararlaştırılan vadede ödenmemesi üzerine davacının davalıya bakiye cari hesap alacağının ödenmesi için gönderdiği ihtarnameye rağmen davalının ödemede bulunmadığı kendi ticari defter kayıtları ile de sabit olduğu, bu durumda davalının sözleşmeyi ihlal etmiş olması nedeniyle davacının sözleşmeyi feshetmesinin haklı olduğu ve dolayısıyla davalının cezai şart faturası düzenleme koşullarının oluşmadığı, taraf ticari defter kayıtları arasındaki fark cezai şart faturalarından kaynaklanmakta olduğundan davacının davalıdan takibe konu 263.574,93 TL alacaklı olduğu ve yerel mahkemece davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediği ancak, icra takibine konu alacak açık hesap şeklinde işleyen ticari ilişki uyarınca düzenlenen fatura alacağından kaynaklanan likit (belli ve belirlenebilir) bir alacak olup icra inkar tazminatına hükmedilmesi için takipte itiraz edenin kötü niyetli olması şartı da bulunmadığından mahkemece davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, takibe konu alacağın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle icra inkar tazminatının reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulü ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13.503,60 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 22/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.