Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/513
Karar No: 2019/672

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/513 Esas 2019/672 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/513 E.  ,  2019/672 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 18. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 808-762


    İmar kirliliğine neden olma suçundan sanık ..."nin beraatına ilişkin Bursa 8. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 04.10.2012 tarihli ve 391-953 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 22.10.2014 tarih ve 22509-29898 sayı ile;
    "Sanığın, suç tarihinde, bina ile ilgisi olmadığını belirtmesi ve suç tarihinde taşınmazın sahibinin ... olması karşısında, Mahkeme tarafından ... hakkında imar kirliliğine neden olma suçundan suç duyurusunda bulunulup dava açıldığı takdirde bu davayla birleştirilmesi ve tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, bu aşamada yerinde görülmeyen gerekçeyle beraat karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Bursa 8. Asliye Ceza Mahkemesi ise 31.12.2014 tarih ve 808-762 sayı ile;
    "Her ne kadar Yargıtay 4 Ceza Dairesinin 22/10/2004 tarihli bozam ilamında daha önceden hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca 02/04/2012 tarihinde 2012/13260 sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığın dair karar verilen ... hakkında imar kirliliğine neden olma suçundan suç duyurusunda bulunulup dava açıldığı takdirde bu davayla birleştirilmesi ve tüm kanıtların birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği noktasına daha önceden vermiş olduğumuz beraat kararı bozulmuş ise de mahkememizce yapılan yargılama sonrasında ... yönünden toplanılan deliller neticesinde sanığın üzerine atılı 14/04/2009 tarihinde imar kirliliğine neden olma suçunu işlemediği noktasında mahkememizde tam bir kanaat oluşturduğundan" gerekçesiyle bozma kararına direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatına karar vermiştir.
    Direnme kararına konu bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.10.2016 tarihli ve 87960 sayılı "Bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 1298-1755 sayı ile; 5320 sayılı Kanun"a, 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 18. Ceza Dairesince 28.03.2017 tarih ve 1199-3425 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; direnme kararının isabetli olup olmadığına ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    14.04.2009 tarihli ve 6-263 sayılı yapı tespit ve tatil zaptına göre; Osmangazi Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü Yapı Kontrol Bürosu görevlilerince Osmangazi İlçesi Küplüpınar Mahallesi Birdal Sokak No. 6 adresinde yapılan kontrolde, 100 metrekare alanda ruhsatsız olarak inşa edilen binanın mevcut zemin kat üzerine birinci ve ikinci normal katlarının kaba inşaatının tamamlandığı, yapı sahibinin ... olduğu ve ...’nin ise yapı sahibi yerine tutanağı imzaladığı,
    23.06.2009 tarihli ve 4325 sayılı Encümen kararına göre; İmar Kanunu’nun 32. maddesine istinaden ruhsat alması için ...’ye tebligat yapılmasına karşın geçen süre zarfında bu şahsın ruhsat almaması nedeniyle kaçak inşaatın anılan Kanun uyarınca Belediyece yıktırılmasına ve yıkım masrafının yapı sahibinden tahsiline karar verildiği,
    Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca 02.04.2012 tarih ve 13260 sayı ile; suça konu ruhsatsız binayı sanık ...’nin yapması nedeniyle şüpheli ... hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verildiği;
    Bursa Valiliği Osmangazi Tapu Müdürlüğü’nün B091TKG4168001-101-03/4241-3726 sayılı yazısı ile ekindeki tapu kaydı ve 15.07.2010 tarihli ve 11052 yevmiye numaralı Resmî Senet’e göre; Bursa İli Osmangazi İlçesi Küplüpınar mahallesi 2529 Ada 3 Parsel’de kayıtlı bahçe niteliğindeki taşınmazın 97/3959 hissesine tekabül eden 197,97 metrekarelik kısmı daha önce ... adına kayıtlı iken bu şahıs tarafından 15.000TL bedelle 15.07.2010 tarihinde sanık ... adına satış suretiyle kaydedildiği,
    ... İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 08.05.2012 tarihli yazısı ile ekli imar planı örneğine göre; suça konu yerin belediye sınırları dâhilinde bulunduğu, özel imar rejimine tabi yerlerden olmadığı, kısmen yolda, kısmen çocuk bahçesi, kısmen park ve kısmen nizam konut alanında kalan bu yere hisseli parsel olması nedeniyle inşaat izni verilmesinin mümkün olmadığı, ruhsatsız binanın imar planına uygun hale getirilmediği,
    Anlaşılmıştır.
    Sanık soruşturma aşamasında; ...’nin kendi dayısı olduğunu ve bu şahsın kaçak inşaatla bir ilgisinin bulunmadığını, suça konu binayı ihtiyacında dolayı kendisinin yaptığını, ruhsat başvurusunda bulunmadığını,
    Kovuşturma aşamasında ise; suça konu binanın üzerinde bulunduğu arsanın daha önce ... adına kayıtlı olduğunu, bu şahıs tarafından yapılan suça konu binayla beraber taşınmazı yaklaşık 3 yıl önce ...’den satın aldığını, binanın ruhsatsız olarak inşa edilmesi eylemine kendisinin katılmadığını, yapı tespit ve tatil zaptının düzenlendiği tarihte de bina ile bir ilgisinin bulunmadığını, karakolda olayı tam olarak anlamadığını, taşınmazın mülkiyetinin kendisine ait olduğunu söylemek istediğini, kaldı ki bu yerin kendisine satışının da tutanak tarihinden sonra olduğunu,
    Savunmuştur.
    5271 sayılı CMK"nın "Bağlantı kavramı" başlıklı 8. maddesinde;
    "(1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır.
    (2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır",
    "Davaların birleştirilerek açılması" başlıklı 9. maddesinde;
    "Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir",
    "Görülmekte olan davaların birleştirilmesi ve ayrılması" başlıklı 10. maddesinde;
    "(1) Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar verilebilir.
    (2) Birleştirilen davalarda, bu davaları gören mahkemenin tâbi olduğu yargılama usulü uygulanır.
    (3) İşin esasına girdikten sonra ayrılan davalara aynı mahkemede devam olunur",
    "Geniş bağlantı sebebiyle birleştirme" başlıklı 11. maddesinde ise;
    "Mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görürse, bu bağlantı 8 inci maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir",
    Şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
    Buna göre, CMK"nın 8. maddesinin birinci fıkrasında; bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması veya bir suçta birden fazla sanık bulunması şeklinde dar bağlantı tanımlanmış, maddenin ikinci fıkrasında da suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiillerinin de bağlantılı suç sayılacağı belirtilerek, bu hâlde de fiiller arasında bağlantının varlığı kabul edilmiştir. Anılan Kanun"un 11. maddesinde ise geniş bağlantı tanımlanmıştır. Bu hüküm uyarınca, yapılan yargılamada mahkemece bakılmakta olan birden fazla dava arasında bağlantının saptanması hâlinde, bu bağlantı 8. maddede gösterilen türden olmasa dahi, yargılamanın birlikte yapılarak hükme bağlanması için davaların birleştirilmesine karar verilebilecektir. Maddede, ne tür bağlantıların bu kapsamda değerlendirileceği yönünde bir sınırlandırmaya yer verilmemiş, yalnızca mahkemenin bakmakta olduğu birden çok davada bağlantı görmesi yeterli kabul edilmiştir. Bu hükmün amacı, görülmekte olan uyuşmazlıkların birlikte yargılanmasında ve karara bağlanmasında yarar bulunmasıdır. Bu şekilde tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle, daha adil bir kararın verilmesi ve verilecek hükümlerde muhtemel değerlendirme hatalarının engellenmesi hedeflenmiştir.
    Görüldüğü gibi, ceza muhakemesinde genel kural, açılan her dava üzerine ayrı bir yargılamanın yapılmasıdır. Ancak, uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğu zaman, bağlantının özelliği gereği bu kuraldan ayrılmak mümkündür. Bağlantılı davalar ayrı ayrı görülebileceği gibi, birleştirilerek de görülebilecek olup istisnai hallerden biri olan yargılamaların birleştirilmesine kararı verilebilmesi için;
    1- Davalar arasında bağlantı olmalı,
    2- Davaların birleştirilmesinde yarar görülmeli,
    3- Birleştirme yasağı söz konusu olmamalıdır.
    Kanun koyucu, açılan her dava üzerine ayrı yargılama yapılmasını kural olarak benimseyip istisnai durumlarda davaların birleştirilebileceğini hüküm altına alırken, birleştirmede fayda bulunup bulunmadığının her olayda araştırılmasını yargılamayı yürüten hâkime bırakmış, istisnai olarak da yargılamaların birleştirilip birleştirilmeyeceğini kendisi tayin etmiştir. Örneğin 4483 sayılı Kanun"un 10. maddesinde yer alan; "Bu kanun kapsamındaki suçların iştirak halinde işlenmesi durumunda memur olmayan, memur olanla; ast memur üst memur ile aynı mahkemede yargılanır." şeklindeki hükümle birleştirme zorunluluğu vurgulanırken, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu"nun 346/2. maddesi uyarınca İcra Tetkik Mercisinin yetkisine giren ceza davalarının diğer davalarla birleştirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
    Birleştirme zorunluluğu ya da birleştirme yasağının söz konusu olmadığı diğer durumlarda, mahkemelerce görülmekte olan davalar arasında bağlantı olduğu tespit edildiğinde bu davalar birleştirilebilecektir. Fakat birleştirme zorunlu olmayıp tamamen mahkemenin takdirine bırakılmıştır.
    Öte yandan Ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK gerekse 5271 sayılı CMK, adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
    Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Osmangazi Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü Yapı Kontrol Bürosu görevlilerince Osmangazi İlçesi Küplüpınar Mahallesi Birdal Sokak No. 6 adresinde 14.04.2009 tarihinde yapılan kontrolde, 100 metrekare alanda mevcut zemin kat üzerine 1. ve 2. normal katların kaba inşaatının tamamlandığı ruhsatsız bir bina görülerek yapı tatil ve tespit zaptı düzenlendiği, zapta göre yapı sahibinin ... olduğu, ... isimli şahsın yapı sahibi yerine tutanağı imzaladığı, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca suça konu ruhsatsız binayı sanık ...’un yapması nedeniyle ... hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, dosyadaki tapu kaydı ile ekindeki Resmî Senet’e göre ise suça konu binanın üzerinde bulunduğu bahçe niteliğindeki taşınmazın 97/3959 hissesine tekabül eden 197,97 metrekarelik kısmı daha önce ... adına kayıtlı iken bu şahıs tarafından 15.07.2010 tarihinde satış suretiyle sanık adına kaydedildiği anlaşılmaktadır.
    Gelinen aşamada, 14.04.2009 tarihinde gerçekleştirilen ve TCK’nın 184. maddesinin birinci fıkrasındaki imar kirliliğine neden olma suçu için öngörülen sekiz yıllık olağan dava zamanaşımı süresi araya herhangi bir kesintinin girmemesi nedeniyle ... yönüyle dolmuş olup bu şahıs hakkında suç duyurusunda bulunularak hakkında bir kamu davasının açılması ve açılacak davanın mezkur davayla birleştirilmesi mümkün değildir. Ancak suça konu binanın, suç tarihinde kim tarafından yaptırıldığının ve bu doğrultuda sanığın hukuki durumunun tespiti bakımından; yapı tatil ve tespit tutanağında imzası bulunan ... ile yapı sahibi olduğu belirtilen ...’nin, tutanak mümzilerinin, komşu taşınmazlarda oturanların ve belirlenebiliyorsa binanın yapımında çalışan kişilerin usulünce tanık sıfatıyla dinlenmesi, taşınmaza ilişkin elektrik, su ve telefon aboneliklerinin hangi tarihte kim adına tesis edildiği, sanığın binayı satın aldığı tarihe kadar emlak vergisi ödenip ödenmediği ve ödenmişse kim tarafından ödendiği gibi hususlar araştırılıp tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumu tayin edilmelidir.
    Bu itibarla, eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması nedeniyle Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Bursa 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.12.2014 tarihli ve 808-762 sayılı direnme kararına konu hükmünün, suça konu binanın, suç tarihinde kim tarafından yaptırıldığının ve bu doğrultuda sanığın hukuki durumunun tespiti bakımından eksik araştırmaya dayalı olarak kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 26.11.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi