16. Hukuk Dairesi 2015/947 E. , 2015/917 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu .... Köyü çalışma alanında bulunan 111 ada 3 parsel sayılı 432,92 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, miras yoluyla gelen hak, paylaşma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka dayanarak dava açmış, yargılama aşamasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı tarafın, çekişmeli taşınmazın ortak muristen kaldığını ispatlayamadığı gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Davacı, çekişmeli taşınmazın tarafların ortak murisi ...."na ait iken onun ölümü üzerine tüm mirasçılarına intikal ettiği halde sadece mirasçılardan davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini belirterek taşınmazın tapu kaydının iptali ile tüm mirasçılar adına tescilini talep etmiş, davalı ise taşınmaz üzerinde dedesi olan ortak muris ...."nun zilyetliğinin bulunmadığını, babası ve kendisinin zilyet olduğunu ileri sürmüştür. Keşifte dinlenen bir kısım yerel bilirkişi ve tanıklar, taşınmazın bir bölümünün davalının babası ... tarafından üçüncü kişiden satın alındığını, bir bölümünün de ortak muris ...."nun da babası olan .... olarak bilinen kişiden kaldığını, üzerindeki eski ahır ve samanlığın ortak muris tarafından yapıldığını, davalının ise iki katlı ev yaptığını söylemişler ve ortak muris ...."nun 1950 yılında köyden ayrılıp gitmesinden sonra bu yerin davalı tarafça kullanıldığını belirtmişlerdir. Ancak bu konudaki beyanlar tereddüte meydan vermeyecek şekilde netleştirilmediği gibi, davalının babası ... tarafından üçüncü kişiden satın alındığı bildirilen yer ile ortak muris .... ve onun da babası olan .... isimli kişiden kaldığı belirtilen yerler fen bilirkişi raporunda ayrı ayrı gösterilmemiştir. Diğer taraftan öncesinde "...." olarak bilinen ortak murise ait olan taşınmaz üzerinde davalılarca sürdürülen zilyetliğin hangi sebebe dayalı olduğu da tereddütsüz şekilde belirlenmemiştir. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için olabildiğince yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen yerel bilirkişiler ile taraf tanıkları ve uzman fen bilirkişi hazır olduğu halde taşınmazın başında yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, önceki keşifteki yerel bilirkişi ve tanık beyanları da göz önüne alınmak suretiyle çekişmeli taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, hangi bölümünün kim tarafından, hangi tarihten beri ne sıfatla kullanıldığı, bir bölüm yerin kesin olarak davalı tarafça 3 kişiden alınan yer olup olmadığı, öncesinde kök muris "...."e" ait olduğu belirtilen yerin hangi bölüm olduğu sorularak kesin olarak belirlenmeli; ...."e ait olan bölümün ölümü ile oğlu ...."e intikal edip etmediği, davalının bu bölümdeki zilyetliğinin hangi sebebe dayalı olduğu davalı taraftan ve yerel bilirkişilerle tanıklardan sorularak belirlenmeli, kök murise ait bölümün geçerli bir hukuki işlemle davalı tarafa geçtiğinin kanıtlanamaması, başka bir ifade ile ölümü ile mirasçılara intikal etmiş olduğunun anlaşılması halinde terekenin taksim edilmiş olup olmadığı üzerinde durulmalı, varsa rızai taksimin geçerli olup olmadığı araştırılmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, uzman fen bilirkişisinden ise keşif ve uygulamaları izleyip denetlemeye olanak verir şekilde ve dava konusu taşınmazın davalının babası ... tarafından üçüncü kişiden satın alındığı bildirilen bölümü ile ortak muris .... ve onun da babası olan .... isimli kişiden kaldığı belirtilen bölümünün parsel içerisinde nereye isabet ettiğini gösterir biçimde ayrıntılı rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmelidir. Belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 10.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.