Esas No: 2020/5299
Karar No: 2022/2318
Karar Tarihi: 23.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5299 Esas 2022/2318 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen bir davada davacı, müvekkilinin keşideci, müvekkili şirketin lehtar ve ciranta göründüğü sahte düzenlenen çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davacının talebini kabul ederek davacı şirketin çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine, diğer davacının davasının reddine karar vermiştir. Ancak davacıların temyiz başvurusu Bölge Adliye Mahkemesi tarafından esastan reddedilmiştir. Yargıtay ise bu kararı onaylamıştır. İlgili kanun maddesi ise İcra ve İflas Kanunu'nun 72/4. maddesi uyarınca tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesini öngörmektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17.03.2017 tarih ve 2015/1050 E. - 2017/354 K. sayılı kararın davacı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi'nce verilen 10.01.2019 tarih ve 2017/1940 E. - 2019/25 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.03.2022 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, zaman zaman davacı ...’in işlerini takip eden dava dışı... tarafından sahte tanzim edilip tedavüle sokulan, müvekkili Mikayil’in keşideci, müvekkili şirketin lehtar ve ciranta göründüğü 26.10.2015 tarihli çekin davalının eline geçtiğini, müvekkili şirketin dava dışı ...’e temsil yetkisi verdiğini, 14.08.2015 tarihinde tebliğ edilen azilname ile 05.08.2015 tarihinde şirketin ...’ı azlettiğini, müvekkili şirket adına dava dışı ...tarafından yapılan cironun azilden sonraki bir tarihi içerdiğini, müvekkilinin çek defterine baktığında dip koçanında bu çekin teminat olarak verildiği ibaresini, bu yazının ...’a ait olduğunu, miktar ve tarihin boş olduğunu gördüğünü, müvekkili şirket temsilcisinin de çek üzerindeki yazının eski çalışanı ...’e ait olduğunu tespit ettiğini, cirodaki kaşenin sahte üretildiğini, ciro tarihinde ...’in yetkisinin kalmadığını ileri sürerek anılan çek nedeniyle müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dilekçesinde çekin sahte düzenlendiği, teminat olarak verildiği, dava dışı ...’e imzalı ve boş olarak teslim edildiği gibi çelişkili iddiaların ileri sürüldüğünü, davacı ...’in dava dışı ...’i 2012 yılından 2015 yılına kadar çok geniş yetkilerle vekil kıldığını, davacı şirketin ise aynı kişiye borçlandırma yetkisini dahi verdiğini,
çekin 26.10.2015 tarihinde bankaya ibraz edildiğini, banka personelinin borçlu ile görüşüp “çekin ödeneceğini, ancak beklemeleri gerektiğini” müvekkiline ifade ettiğini, hamilin verdiği bir günlük süreye rağmen ertesi günü de bankaya gidildiğinde artık karşılıksız kaşesi vurdurmaktan başka çarenin kalmadığını, Pekmezci Gıda Ltd. Şti.’nin alacağına karşılık çekin verildiğini, davalının ise Pekmezci Gıda Ltd. Şti.’nin çalışanı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının, dava dışı ... ...’ı çek düzenleme ve cirolama yetkisini de kapsar şekilde vekil tayin ettiği, ancak 14.08.2015 tarihinde bildirimde bulunmak suretiyle vekaletten azlettiği, çekin azilden sonra 26.10.2015 tarihinde düzenlendiği, davacı şirketin bu ciro ile bağlı olmadığı, diğer davacının çeki keşide ettiği, imzaların istiklali ilkesi gereğince geçerli imza sahibinin kambiyo taahhüdü ile bağlı olduğu, davacı şirketin cirosunun geçersizliğinin keşidecinin sorumluluğunu kaldırmayacağı, çekin bir ödeme vasıtası olduğu, düzenlenip verilmesinin bir borcun ödenmesine karine teşkil ettiği, davalının hamil konumunda olduğu, davacı keşidecinin hamilin çeki kötüniyetle iktisap ettiğini veya ona borcu olmadığını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davacı şirketin çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine, diğer davacının davasının reddine, İİK’nın 72/4. maddesi uyarınca 148.000.- TL tazminatın anılan davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı ... vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı ... vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 36,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı ...'dan alınmasına, 23/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.