Esas No: 2019/6335
Karar No: 2020/6134
Karar Tarihi: 14.12.2020
Danıştay 10. Daire 2019/6335 Esas 2020/6134 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6335
Karar No : 2020/6134
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …
…
7- …
VEKİLLERİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. …
MÜDAHİLLER (DAVALI YANINDA) : 1- …
2- … Anonim Türk Sigorta Şirketi
VEKİLLERİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, davacılardan …'ın geçirdiği trafik kazası sonrasında sevk edildiği Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde gerçekleştirilen ameliyat ve uygulanan tedavi sırasında, uygun koşullar sağlanmadan ameliyata alındığı, ameliyat sırasında hastane enfeksiyonu kapmasına neden olunduğu, ameliyat öncesinde rızalarının alınmadığı, yapılan müdahalelerin yetersiz olduğu ve hizmet kusuru bulunduğundan bahisle … için 188.385,48 TL maddi, 100.000,00 TL manevi, eşi için 50.000,00 TL manevi, her çocuk için ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 388.385,48 TL tazminatın ameliyat tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; olaya ilişkin olarak … Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı öğretim üyelerince hazırlanan 21/11/2014 kayıt tarihli raporda özetle, hastanın 14/07/2011 tarihinde araç içi trafik kazası sonrası Elazığ Eğitim Araştırma Hastanesi acil servisine başvurduğu ve yapılan muayenesi sonucunda sol kalça kırıklı çıkığı ve pnömotoraks tanıları aldığı, hastaya acil şartlarda sol kalça kapalı redüksiyon işlemi uygulandığı, hastanın takibinde pnömotoraksın ağırlaşması üzerine toraks tüpü takılması planlandığı fakat hasta yakınlarının isteği üzerine Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesine 112 aracılığıyla nakledildiği, hastanın 14/07/2011 tarihinde Dicle Üniversitesi acil bölümüne giriş yaptığı, hastanın acil biriminde göğüs cerrahisi değerlendirilmesinde sağ 3.4.5.6.7. kosta kırığı, bilateral sınırlı plevral efüzyon, bilateral sınırlı bazallerde atelektazi ve sağ tarafta sınırlı pnömotoraks tespit edildiği, ortopedi değerlendirmesinde sol diz önünde yaklaşık 10 cm lik sütüre kesi, sol derin peroneal sinir duyu alanında hipoestezi, sol fibula başında nondeplase kırık, sol asetabulum kırığı ve eklem içinde serbest kırık fragmanları saptandığı, hastanın genel cerrahi değerlendirmesinde: batın-pelvis bilgisayarlı tomografisinde perihepatik ve morrison boşluğunda minimal mayi, batın-pelvis bilgisayarlı tomografisinde karaciğer segment 8 de 41x35mm, segment 3 te 34x22mm boyutlarında hemanjiomla uyumlu kitle lezyonu, karaciğerde subdiafragmatik bölge şüpheli kontüzyon alanları, sol asetablumda parçalı kırık ve kalça eklemi içinde kırık panodan saptandığı, hastaya genel cerrahi bölümünce oral alımın durdurulması, hemodinami takibi, uygun mayi replasmanı önerildiği, ortopedi ve travmatoloji bölümünde hastaya diz önündeki kesi için debridman, sütürasyon ve uzun bacak atel ile tespit yapıldığı, hemodinami takibi, antibiyoterapi, dolaşım takibi, tetanoz proflaksisi, elevasyon, analjezik tedavi kontraendikasyon yoksa düşük molekül ağırlıklı heparin (Clexane 0,6 cc 1x1) başlanması önerildiği, öneriler sonrası hastanın toraks travması nedeniyle göğüs cerrahisi yoğun bakım ünitesinde takibe alındığı,hastaya göğüs cerrahisi yoğun bakım ünitesinde 16/07/2011 tarihinde proflaktik düşük molekül ağırlıklı heparin tedavisi başlandığı, 19/07/2011 tarihinde hastanın çekilen PA akciğer grafisinde akciğerlerin ekspanse olduğu, sinüslerin açık olduğu, kontüzyonda gerilem ve yoğun bakım takibi sonlanması üzerine hastanın 19/07/2011 tarihinde ortopedi ve travmatoloji bölümünden Prof.Dr….., Yrd Doç.Dr…., Dr …, Dr…. ve Dr…. tarafından, anesteziyoloji bölümünden Yrd.Doç.Dr…. ve Dr…. tarafından operasyona alındığı, hastaya spinal anestezi altında lateral dekübit pozisyonda açık cerrahi ile sol kalça ekleminden serbest kırık fragmanlarının çıkarılması ve asetabulum posteriorundaki kırığın 1 adet vida ile osteosentezi operasyonu yapıldığı, operasyon sırasında solunum sıkıntısı ve şuur bulunıklığı gelişmesi üzerine hastanın entübe edildiği, kardiyak arrest gelişmesi üzerine kardiyopulmoner resüsitasyon yapıldığı, 5 dakikalık resüsitasyon ile kardiyak ritmi normale dönen hastanın reanimasyon yoğun bakım ünitesine transport edildiği, hasta reanimasyon yoğun bakım ünitesinde yatağına alınırken yeniden kardiyopulmoner arrest gelişmesi üzerine yeniden kardiyopulmoner resüsitasyon yapıldığı ve hastanın 10 dakika sonunda kalp atımlarının geri döndüğü, hastanın göğüs hastalıkları bölümüne pulmoner tromboemboli şüphesi ile konsülte edildiği, toraks bilgisayarlı tomografisi istendiği ve düşük molekül ağırlıklı heparin (Clexane 0,6cc 2x1) tedavi dozunda başlandığı, bu esnada atriyal fibrilasyon gelişmesi üzerine hastaya 5-6 defa elektriksel kardiyoversiyon yapıldığı ve sonuç alınamadığı, bunun üzerine cordarone infüzyonu başlandığı ve sinüs ritmi elde edildiği, hastanın toraks bilgisayarlı tomografisinde sol ana pulmoner arter ve sağ pulmoner arter dallarında multipl dolum defektleri tespit edildiği ve masif pulmoner emboli olarak değerlendirildiği, hastanın mevcut dosyasında alt ekstremiteye yönelik venöz doppler ultrasonografisi görülemediğinden embolinin kaynağı hakkında kesin bilgi verilemediği, hastaya trombolitik tedavi rölatif kontraendike (büyük cerrahi işlem geçirmiş olmak ve karaciğer yaralanması) olması sebebiyle verilemediği, hastanın düşük molekül ağırlıklı heparin dozunun 2x0,9 cc ye çıkarıldığı, hastanın daha sonra 17/10/2011 tarihinde Ankara Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Hastanesine rehabilitasyon amacıyla uçakla sevk edildiği, hastanın dosyasında Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından 25/11/2011 tarihinde düzenlenmiş bir sağlık kurulu özürlülük raporuna göre hastada 'tetrapleji ve motor afazi' tespit edildiği, mevcut dosyanın incelenmesi sonucunda hastanın geçirmiş olduğu politravmaya bağlı olarak sol kalça kırıklı çıkığı, toraks ve batın travması geliştiği; sol kalça kırıklı çıkığı için ise travma sonrası 5 günlük göğüs cerrahisi yoğun bakım takibi sonrası cerrahi tedavi uygulandığı sırada pelvis ve alt ekstremite kırıklarından sonra sık görülen komlikasyonlardan olan pulmoner tromboemboli ve buna bağlı kardiyak arrest geliştiğinin tespit edildiği, operasyon öncesi pulmoner tromboemboli gelişimini önlemek için gerekli olan profilaktik tedavinin ve pulmoner tromboemboli sonrası gerekli tıbbi müdahele ve takibin sanata ve tababete uygun şekilde yapıldığı, yönünde görüş bildirildiği, ayrıca, Gazi Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı öğretim üyelerince hazırlanan 06/08/2012 tarihli raporda da, davacıya yapılan tıbbi müdahale ve yoğun bakım takibinin uygun endikasyonla, uygun şekilde, yeterli düzeyde yapıldığı yönünde görüş bildirildiği, bu durumda, olayda, davalı idareye yüklenebilecek herhangi bir hizmet kusurunun bulunmadığı diğer bir ifadeyle olayda davalı idarenin tazminat sorumluluğu için gereken koşulların bulunmadığı anlaşılmakla, davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerinin karşılanmasına hukuken imkan bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, davacılardan …'ın rızası olmadan ve müdahale ile ilgili aydınlatıcı bilgi verilmeden ameliyata alındığı, olay hakkında ortopedi ve travmatoloji öğretim üyeleri ile birlikte göğüs hastalıkları, kardiyoloji ve enfeksiyon hastalıkları uzmanlarından oluşan bir kurul tarafından rapor alınması gerektiği, adı geçenin torakostomi işleminden sonra alındığı ameliyatta kalp krizi geçirdiği, hastanede kaptığı enfeksiyon yüzünden bağışıklık sisteminin zayıfladığı, ameliyat sırasındaki kalp krizine ne zaman ne şekilde müdahale edildiği, müdahalenin yeterli olup olmadığı, hastane enfeksiyonu olan birinin ameliyata alınıp alınamayacağı, akciğerde çok sayıda emboli oluşmasının uygulanan tedavi ile ilişkisinin ne olduğu hususlarının bilirkişi raporunda değerlendirilmediği, yetersiz raporun hükme esas alınamayacağı ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacıların ileri sürdüğü nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nedenlerden olmadığı, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı idare yanında müdahiller tarafından, tedavi süreciyle ilgili yazılı ve sözlü bilgilendirmenin yapıldığı, aydınlatılmış onam formunun hastanın kardeşi … tarafından imzalandığı, kaldı ki hastadaki bulgular derhal müdahaleyi gerektirdiğinden aydınlatılmış onamın alınması zorunluluğunun ortadan kalktığı, dava konusu olayda, tıbbi uygulama hatası bulunmadığının dosya kapsamındaki bilirkişi raporlarıyla doğrulandığı, eksik ya da hatalı inceleme bulunmadığı, tıbbi müdahalelerin uygun endikasyon doğrultusunda tıp standartlarıyla bağdaşacak şekilde gerçekleştirildiği, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacılardan müteveffa … yönünden, 2577 sayılı Kanun'un 26. maddesinin birinci fıkrası hükmünün uygulanmasını teminen; diğer davacılar yönünden ise, adı geçenin tedavi sürecine ilişkin dosyadaki tüm belgelerin Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, ilgili uzmanların oluşturduğu İhtisas Dairesi Kurulundan taraf iddialarının açık, anlaşılır şekilde cevaplandığı bir rapor alınarak, olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekirken, uyuşmazlığın çözümü için sadece ortopedi ve travmatoloji anabilim dalı öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyetinden alınan rapora dayalı olarak eksik inceleme sonucu verilen kararda hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, her ne kadar davacılardan … 31/10/2013 tarihinde vefat etmiş ise de, işbu davada davayı takip hakkı kendisine geçen mirasçıların da davacı olarak yer alması sebebiyle, 2577 sayılı Kanun'un 26. maddesinin birinci fıkrası hükmünün uygulanmasına gerek görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.