Esas No: 2021/5869
Karar No: 2022/2253
Karar Tarihi: 23.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/5869 Esas 2022/2253 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/5869 E. , 2022/2253 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ünye 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 03.12.2020 tarih ve 2020/37 E- 2020/343 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 29.04.2021 tarih ve 2021/576 E- 2021/776 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin, terkin edilen ve geçici ihyasını talep ettikleri Balkanoğlu Tarım Orman Ürünleri İnşaat Sanayi Turizm Yatırım ve Pazarlama Limited Şirketi'nde pay sahibi olduğunu, şirketin Ticaret Sicil Müdürlüğü'nce 2013 yılında re'sen terkin edildiğini, ancak terkinden önce şirket hakkında icra takipleri yapılmış olduğunu, şirket adına kayıtlı taşınmazlar ve araçlar bulunduğunu, şirketin ve ortaklarının vergi borçları, sigorta borçları nedeniyle şirket adına kayıtlı taşınmazlara icraen haciz konulduğunu, şirketin vergi borçları ve sosyal sigorta borçlarının 2018 yılında müvekkili ve eşi Ahmet Balkanoğlu tarafından ödendiğini, yapılan bu öedemlerin şirketten tahsil edilemediğini ileri sürerek söz konusu şirketin geçici ihyası ile tasfiye memuru atanmasına ve karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı temsilcisi, dava konusu şirketin Ticaret ve Sanayi Odası'ndan 28/04/2011 tarihinde kaydı silindiği için 22/07/2013 tarihi itibariyle Ticaret Sicil Müdürlüğü'nce re'sen terkin edildiğini, silinme işleminin usulüne uygun olduğundan müdürlüklerinin bu hususta herhangi bir kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; ihyası istenen şirketin 22/07/2013 tarihi itibariyle re'sen terkin edildiği, davacının dava açmasında hukuki yararının bulunmadığı, ayrıca 2013 yılında re'sen terkin yapılan şirket hakkında 5 yıl geçtikten sonra 2020 yılında ikame edilen davanın 6102 sayılı Kanunun Geçici 7/15. maddesindeki 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacının alacaklı sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi'nce; 6102 sayılı TTK Geçici 7/15.maddesi gereğince hukuki menfaatleri bulunanların silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde şirketin ihyasını isteyebilecekleri, sicilden terkin tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin geçtiği ve bu sürenin hak düşürücü süre olup, mahkemece re'sen nazara alınması gerekli olduğu, mahkemece verilen kararın dosyada mevcut deliller kapsamında usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca ticaret sicilinden re’sen terkin edilen şirketin adına kayıtlı malvarlığının tasfiyesinin sağlanması amacıyla ihyası istemine ilişkindir.
Dairemizin 14.02.2017 tarih ve 2017/363 E. - 2017/814 K. ve 14/10/2021 tarih ve 2021/2387 E. - 2021/6034 K. sayılı ilamlarında da ifade edildiği üzere, 6102 sayılı TTK'nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde şirkete ait tasfiye edilmemiş malvarlığının bulunması halinde ise 10 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Somut uyuşmazlıkta sicil kaydı silinen şirket ortağı tarafından, şirkete ait taşınmaz ve araçların tasfiyesi talep edildiğine ve şirketin terkininden itibaren 10 yıllık süre dolmadığına göre, yasal sürede dava açmış olan davacının şirket malvarlığının tasfiyesi amacıyla sınırlı olarak ihya istemekte hukuki yararının bulunduğu gözetilmeksizin yazılı gerekçeyle davanın reddi yerinde görülmediğinden kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine,23/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.