Esas No: 2021/9157
Karar No: 2022/2308
Karar Tarihi: 23.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/9157 Esas 2022/2308 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, ihyası istenilen şirket hakkında işçilik alacakları nedeniyle dava açtığını ve terkin edildiğini öğrendiğini, mahkemece taraf teşkilinin sağlanması amacıyla tarafına ihya davası açmak için süre verildiğini, şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise davanın yasal sürede açılmaması nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, ilgili şirketin yeniden ihyasında davacının hukuki menfaati bulunması nedeniyle davanın kabulüne karar vermiştir. İstinaf mahkemesi ise hak düşürücü sürenin dolmasından sonra açılan davanın reddedilmesi gerektiğini savunarak kararın reddine hükmetmiştir. Ancak bu görüşe muhalefet eden hakim, TTK'nın Geçici 7. maddesi uyarınca terkin edilen şirketlerin yeniden ihyasında hak düşürücü sürenin uygulanamayacağını ifade etmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Geçici 7. maddesi
- 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu'nun 10 ve 32. maddeleri
- Ticaret Bakanlığı'nın \"Münfesih olmasına
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 02.03.2021 tarih ve 2021/9 E- 2021/32 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 19.10.2021 tarih ve 2021/880 E- 2021/1268 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, ihyası istenilen şirket hakkında işçilik alacakları nedeniyle dava açtığını, ilgili şirketin ticaret sicilinden resen terkin edildiğini yapılan yargılamada öğrendiğini, mahkemece taraf teşkilinin sağlanması amacıyla tarafına ihya davası açmak için süre verildiğini, Sinop Ticaret Sicilinde kayıtlı Schıeder Ayancık Mobilya San. Ve Tic. AŞ'nin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın 6102 sayılı TTK'nın geçici 7. Maddesinin 15. Fıkrasında şirketin ihyasına ilişkin dava açılması hususunda 5 yıllık hak düşürücü sürenin özel dava şartı niteliğinde olduğunu savunarak yasal sürede açılmaması nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre ilgili şirketin 07.10.2015 tarihinde Odalar ve Borsalar Kanunu uyarınca oda kaydı silindiği gerekçesi ile ticaret sicilinden re'sen terkin edildiği, davacının 02.01.2020 tarihinde işçi alacaklarının tahsili için davalı şirkete 2020/1 esas sayılı dava dosyası ile dava açmış olduğu,davacının 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde işçi alacaklarına ilişkin davayı açmış olduğu ve ilgili şirketin münfesih durumuna düştüğünü öğrendikten sonra davacıya süre vermesi esnasında hak düşürücü sürenin dolmasında davacıya atfı kabil bir kusur bulunmaması, yine ihyası istenilen şirketin terkin sebebinin kanunen münfesihlik durumunu gerektirmeyen oda kaydı silinmesi olduğu değerlendirilerek ilgili şirketin ihyasında davacının hukuki menfaati bulunması nedeniyle 6102 sayılı TTK'nun geçici 7. maddesi uyarınca terkin edilen şirketin yeniden ihyası ve ticaret siciline tescili için yasada öngörülen koşulların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İstinaf mahkemesince, ihyası istenen şirketin sicilden re'sen terkin edildiği 07/10/2015 tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 12/01/2021 tarihinde açıldığı, 6102 sayılı TTK'nın Geçici 7.maddesinin 15. bendinde yapılan düzenlemede öngörülen yasal 5 yıllık süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, HMK.'nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse "düzelterek yeniden esas hakkında" duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.'nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca davalı vekilinin ilk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin hükmünün kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına ve şirketin organsız kalmış olmasına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 23/03/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dosya kapsamından; dava konusu şirketlerin ticaret sicilinden TTK'nın Geçici 7. maddesi uyarınca değil, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu'nun 10 ve 32. maddeleri gereği terkin edildiği anlaşılmaktadır. 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu'nun 10 ve 32. maddelerinde ise münfesih şirketlerden değil, adresleri ve durumları tespit edilemeyen şirketlerden bahsedildiği için TTK'nın Geçici 7. maddesinin 16. fıkrasındaki yetkiye dayanılarak Ticaret Bakanlığınca çıkarılan ve 30.12.2012 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan "Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyelerine ve ticaret sicil kayıtlarının silinmesine ilişkin" Tebligin 5/d maddesi delaletiyle Geçici 7. maddenin 1. Fıkrasının "b" bendini uygulamak da mümkün değildir. Bu durumda ihya talebi hakkında TTK'nın Geçici 7. maddesinin 15. fıkrasında öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süreyi uygulamak mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına hükmedilmesi gerekirken aksi yöndeki çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum.