Esas No: 2021/9156
Karar No: 2022/2306
Karar Tarihi: 23.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/9156 Esas 2022/2306 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, borçlu olduğu şirketten alacağı için icra takibi başlattı ve borçlu adına kayıtlı olan taşınmazın satışına başlanması talebinde bulundu. Ancak borçlu şirketin sicil kaydı kapatıldığı için satış işlemleri için taraf teşkilinin sağlanması gerektiğini belirtti ve şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesi talebinde bulundu. İlk derece mahkemesi davayı reddetti, istinaf mahkemesi ise kararı onayladı. Ancak Yargıtay, 6102 sayılı TTK'nın Geçici 7. maddesindeki hükümlere uyulmadığı gerekçesiyle davayı yeniden görülmesine karar verdi ve istinaf mahkemesinin kararını bozdu. Bu maddenin 1/a bendinde, belirli bir tutara ulaşamayan anonim ve limited şirketlerin tasfiyelerinin resen yapılacağı, 1/b bendinde, daha önce münfesih olan şirketlerin tasfiyelerinin de resen yapılacağı, 1/e bendinde ise, genel kurulun toplanamayıp bilançoları tevdi edilemeyen şirketlerin sicilden terkin edilememesi durumunda resen terkinleri yapılacağı belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Taşova Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 28.04.2021 tarih ve 2020/481 E. - 2021/279 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nce verilen 19.10.2021 tarih ve 2021/1118 E. - 2021/1266 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, ihyası istenilen Hüseyin Altun Petrol Ürünleri Paz. Tic. Ve San. Ld. Şti. unvanlı şirketten alacaklı olduğunu, bu hususta icra takibi başlattığını, icra dosyasından borçlu bulunan .... adına kayıtlı olan taşınmazın satış satış işlemlerine başlanması adına hacizli bulunan gayrimenkullerin satışının talep edilmesi için taraf teşkilinin sağlanması gerektiğini, ilgili şirketin sicil kaydının 21.06.2014 tarihinde kapatıldığını, tasfiye işlemlerinin usulüne uygun olarak yapıldığından bahsedilemeyeceğini, beş yıllık sürenin dolmuş olmasına rağmen hukuki yararı mevcut alacaklıların ihya davası açabilmesinin mümkün olduğunu, amacın şirketin tekrar tasfiyeye girmesi olmadığını, usul işlemlerinin tamamlanması açısından kısmi ihyasının mümkün kılınması olduğunu belirterek şirket tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, ihyası istenilen şirketin adresinin tespit edilememesi nedeni ile resen ticaret sicilinden silindiği buna ilişkin kararın TTSG'nde ilan edildiği, resen silinmesine ilişkin ihtarın ilgili şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresine iadeli taahhütlü olarak gönderildiği, iade edilmesinin ardından ilan suretiyle tebligatın yapıldığı, yapılan işlemler TTK geçici madde 7 hükmüne uygun olarak tesis edildiği, davacı her ne kadar resen ticaret sicilinden terkin edilen şirketten alacak ise de söz konusu şirketin terkin işleminin 23/06/2014 tarihinde gerçekleşmiş olduğu ihya davasının ise 21/01/2020 tarihinde açılmış olduğundan, TTK geçici madde 7/15 hükmünde belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre dava tarihi itibariyle geçtiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından reddine, karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İstinaf mahkemesince,ilk derece mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, Ticaret sicilinden terkin edilen ... Petrol Ürünleri Paz. Tic. Ve San. Ltd. Şti.'nin yeniden ihyası istemine ilişkindir. Dosya kapsamından Amasya Ticaret Sicil Müdürlüğünün 17.03.2014 tarihli yazısında, ihyası istenilen şirketin 18.05.2014 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Borsalar Kanun’un 10. ve 32. maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren 2 yıl sonunda oda kaydı silinmiş sicil kaydı silinmek üzere müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler münfesih olarak resen silinmelerine ilişkin hüküm gereği 21.06.2014 tarihinde resen kaydının silindiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’nın Geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 01.07.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Söz konusu maddenin 1/a bendinde; “24/6/1995 tarihli ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince, sermayelerini anılan Kanun Hükmünde Kararname ile öngörülen tutarlara çıkarmamış anonim şirketler ile limited şirketler” hükmüne yer verildiği aynı maddenin 1/b bendinde, “Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya 01/07/2015 tarihine kadar münfesih olan anonim ve limited şirketler” hükmüne yer verildiği ve 1/e bendinde ise “ Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış ancak genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoları veya son ve kati bilançosu genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin işlemi yapılamayan şirket ve kooperatifler” hükmüne yer verilerek resen terkin sebepleri belirtilmiştir. Davalı ... Müdürlüğünce ihyası istenen şirketin adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle re'sen terkin edilme sebebi ile silinme hususu kanunda tadadi olarak sayılan hallerden olmadığından yapılan terkin işlemi de bu nedenle usul ve yasaya aykırı olduğundan hatalı gerekçeyle davanın reddi kararı doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 23.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.