BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/912 Esas 2019/994 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2017/912
Karar No: 2019/994
Karar Tarihi: 06.11.2019

BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/912 Esas 2019/994 Karar Sayılı İlamı

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/912
KARAR NO : 2019/994

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/03/2015
KARAR TARİHİ : 06/11/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan ...'ın müvekkili hakkında Büyükçekmece ..... İcra Dairesinin ..... esas sayılı takip dosyası ile alacak takibi yaptığını, müvekkilinin takibe konulmuş olan bononun bedelini vadesinde nakit vermek suretiyle ödediğini, ancak buna rağmen davalıların aralarında yaptıkları gizli anlaşmaya müsteniden yapılan tahsil cirosuna istinaden haksız ve kötü niyetli olarak müvekkili aleyhine icra takibi başlattıklarını, müvekkilinin, tefecilik yapan davalılardan ..... 'en almış olduğu yüksek faizli borç karşılığında bir adet 400.000,00 TL bedelli bono ve ayrıca bu borca karşılık teminat olarak gayrimenkullerini satış suretiyle verdiğini, daha sonra müvekkili tarafından vadesinde borcun ödendiğini ve .....'nin müvekkilinden teminat olarak muvazaalı satış suretiyle almış olduğu gayrimenkullerin devrini müvekkiline yaptığını, ancak .....'nin söz konusu borcun müvekkili tarafından ödenmesinden önce bu borç karşılığı alınan bononun kaybolduğundan bahisle müvekkilinden yeniden 400.000,00 TL tutarlı bono alındığını, kaybolduğuna dair karakolda tutanağın da tutulduğunu, ancak davalı ...'nin daha önce kaybettiğini söylediği bonoyu tahsil etmek üzere davalılardan ..... isimli şahıs ile anlaşıp senedi ciro ettiğini ve takip başlatıldığını, müvekkilinin borcunu ödediğini beyanla müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, takip konusu yapılan bedelsiz bononun müvekkiline iadesine, %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkilinin adresinin Avcılar olması nedeniyle yetkili mahkemenin K.Çekmece Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, yine müvekkilinin tefeci olmadığını, davacının borç ödenmiştir iddiasını kabul etmediklerini, bononun halen ödenmediğini beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe konu senedin diğer davalı ... tarafından borcuna karşılık olarak ciro edilmek suretiyle düzgün ciro silsilesiyle iyi niyetli üçüncü şahıs olan müvekkiline verildiğini, dava konusu senet borcunun ödenmediğini, müvekkilinin bu nedenle zarar gördüğünü beyanla davanın reddini istemiştir.
Dava, bonodan kaynaklanan ve icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler, tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere;
Dava sırasında temlik eden davalı ... tarafından Büyükçekmece ..... İcra Müdürlüğünün ..... E sayılı takip dosyası ile borçlu davalılar ... ve ... aleyhine 15/06/2012 tanzim ve 01/07/2014 vade tarihli ve 400.000,00 TL bedelli bonoya istinaden icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleşmesi üzerine davacı borçlu tarafından iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı vekili, davalı ... 'nin söz konusu borcun müvekkili tarafından ödenmesinden önce borç karşılığı alınan bononun kaybolduğundan bahisle müvekkilinden yeniden 400.000,00 TL tutarlı bono alındığını, kaybolduğuna dair karakolda tutanak da tutulduğunu, ancak davalı ...'nin daha önce kaybettiğini söylediği bonoyu tahsil etmek üzere davalılardan ..... isimli şahıs ile anlaşıp senedi ciro ettiğini ileri sürmüştür.
Davalı ...'nin celbedilen 30/10/2013 tarihli karakol ifadesinde 01/07/2013 tarihli ve 400.000,00 TL bedelli ve davacıdan aldığı bonoyu kaybettiğine ilişkin beyanda bulunduğu, ancak bu ifade tutanağında imzasının bulunmadığı görülmektedir. Yine 01/07/2014 tarihli ve 400.000,00 TL bedelli senedin kaybedildiğine dair bir yazı fotokopisi sunulmuş olup tanzim tarihinin de karakol ifadesindeki 30/10/2013 tarihi olup bu yazıda .....'nin imzasının bulunduğu görülmektedir.
Davacı vekili 18/11/2017 tarihli dilekçesinde davalı ...'ye verilen senedin kaybolduğunu bildiren .....'nin müvekkilinden aynı vadeli ve bedelli ikinci bir senet vermesini istediğini, müvekkilinin de aynı vade ve bedelle ikinci bir senet düzenleyerek verdiğini, bilahare vadesi geldiğinde son verilen senedin ödendiğini ve geri alındığını, aradan bir müddet geçtikten sonra takip ve dava konusu senedin ortaya çıktığını ileri sürmüştür.
Uyuşmazlık, ikinci bir senet tanzim olayının olup olmadığı; var ise, takip ve dava konusu senedin davacı tarafından tanzim edilip verilen ilk senet mi, yoksa bu senedin zayi nedeniyle yeniden tanzim edilerek verilen senet mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
Az yukarıda açıklandığı üzere davalı ve senet lehtarı davalı ...'nin imzasını taşımayan 30/10/2013 tarihli karakol ifadesinde 01/07/2013 tarihli ve 400.000,00 TL bedelli ve davacıdan aldığı bonoyu kaybettiğine ilişkin beyanı ve davacı ile davalı ...'nin imzasını taşıyan 30/10/2013 tarihli ve 01/07/2014 tarihli ve 400.000,00 TL bedelli senedin kaybedildiğine dair bir yazı fotokopisi dikkate alındığında senedin vade tarihleri uyuşmamaktadır. Hayatın olağan akışına göre senedin kaybedildiğine ilişkin tutanak tutulan hallerde kaybedilen senet için yeni bir senet verildiğinin de tutanak altına alınması gerekir. Diğer yandan bir kıymetli evrakın zayi nedeniyle iptalinin nasıl olacağı da TTK 757 vd maddelerinde düzenlenmiştir.
Somut davada ispat külfeti davacı da olup, iddiasını ispatla mükelleftir. Bir an sunulan belgelerden ilk senedin kaybolduğu hususunun ispat edildiği kabul edilse bile takip ve dava konusu senedin zayi olan ilk senet mi, yoksa yeniden tanzimle verilen ikinci senet mi olduğu ispata muhtaçtır. Kaldı ki yeniden tanzim ile verilen senedin ödenip ödenmediği de ispat edilememiştir.
Diğer yandan diğer temlik eden davalı ... ciro yolu ile senedi elinde bulunduran hamil olup, senedin zayi olduğunu bilerek ve sırf davacıyı zararlandırma yönünde ağır kusuru veya kastı bulunduğu ispat edilememiştir.
Hal böyle olunca ispat edilmeyen davanın reddine karar vermek gerekmiş ve şağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın REDDİNE,
Koşulları bulunmadığından İİK 72. maddesi gereğince tazminata yer olmadığına,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar harcının peşin alınan 6.831,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 6.786,60 TL 'sinin davacıya iadesine,
3-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 29.950,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere hazır taraf vekillerinin yüzünde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 06/11/2019 12:20



Başkan ...

Üye ...

Üye ...

Katip ...




Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.