3. Hukuk Dairesi 2016/2422 E. , 2017/13836 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, üzerine kayıtlı 12 adet faturalı hattı iş yerinde kullanmak amacıyla 24 ay taahhütle davalı şirkete taşıdığını, taşıma işleminden yaklaşık bir ay sonra müşterilerinin kendilerini aradıklarında ulaşamadıklarını beyan etmeleri ile iş yerinin bulunduğu bölgede çekim gücünün zayıf olduğunu fark ettiğini, bunun üzerine davalı kuruma başvurduğunu anacak bir sonuç alamadığını, müşterilerden gelen şikayetlerin çoğalması nedeniyle davalı kuruma ait 12 adet hattı başka bir .... operatörüne taşıyarak taşıma işlemini davalı şirkete bildirdiğini, bunun üzerine davalı şirketçe aleyhine taahhüt bedelini ihlal ettiği gerekçesiyle 2 adet fatura düzenlendiğini beyan ederek söz konusu faturalar sebebiyle borçlu olmadığının tespitini ve faturaların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının hatları yoğun bir şekilde kullandığını, çekim gücünün az olduğu bir iş yerinde bu kadar görüşme yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının imzalanan sözleşmede tüm hususlara uyacağını taahhüt ettiğini, hatların iptali durumunda cezai şart ödeyeceğinin çok açık olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacının hatları kullandığı iş yerinde, bürolarda ve tüm kapalı mekanlarda telefonların çekmediği bu nedenle kullanılamadığı, sebebinin de davalı şirketin yakında baz istasyonu olmaması ve alt yapı eksikliği kaynaklı olduğu anlaşılmakla davalı tarafça verilen hizmet ayıplı olduğundan davacının sözleşmeye devam etmeye zorlanamayacağı, sözleşmeyi fesihte haklı olduğu ve taahhütleri nedeniyle herhangi bir cayma bedeli talep edilemeyeceği gerekçesiyle resen yapılan ayrıştırma neticesinde davanın kısmen kabulü ile davalı tarafça davacıya Kasım 2013 faturası ile tahakkuk ettirilen toplam 3.167,26 TL taahhütten kaynaklı fatura kalemi nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir
Dava; taraflar arasındaki ... hatları ile ilgili imzalanan sözleşme süresi bitmeden davacının başka ... operatörüne geçmesi nedeniyle, cayma bedeli, cihaz bedeli, geçmişe dönük indirimsiz bedelleri de içeren bir kısım faturalardan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
HMK. 266.maddesi hükmüne göre; çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Herhalde seçilecek bilirkişinin mesleği itibariyle konunun uzmanı olması gerekir.
Somut olayda; mahkemece, davacının iş yerinde hatların çekip çekmediğine ve sebebine ilişkin elektrik elektronik mühendisi bilirkişiden rapor alındıktan ve hizmetin ayıplı olduğuna kanaat getirildikten sonra dava konusu faturalardaki hangi kalemlerin alınan hizmet, hangilerinin taahhüt kaynaklı olduğu kurumdan sorulmuş, cevabi yazıya göre resen hesaplama yapılmıştır. Oysa uzman bilirkişiler tarafından, dava konusu bedellerin denetime elverişli bir şekilde hesaplanması gerekmektedir.
Hal böyle olunca, mahkemece taraflar arasında imzalanmış taahhüt sözleşmesi de dosyaya kazandırıldıktan sonra, dava dosyasının önceki bilirkişi dışında oluşturulacak, dava konusu.... hatları ve telefon aboneliği konusunda uzman üç kişilik (aralarında mühendis bir bilirkişinin de bulunduğu) bilirkişi heyetine verilerek, davalının yargılama sürecindeki itirazları ve bilirkişi raporuna karşı ileri sürdüğü itirazlarını da karşılayacak şekilde taraflar arasındaki sözleşme ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde davacının taahhüdünü ihlal edip etmediği hususları da değerlendirilerek, hesaplama yapılmak suretiyle, davacının isteyebileceği bedel hakkında, tereddüte yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı ve hüküm kurmaya elverişli, Yargıtay denetimine uygun bir rapor alınarak varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.