17. Hukuk Dairesi 2009/8086 E. , 2010/866 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalının Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olduğu aracın karıştığı kazada, müvekkillerinin desteği ... ’in öldüğünü, bu nedenle müvekkillerinin destekten yoksun kaldıklarını ileri sürerek, toplam 57.500,00 TL tazminatın temerrüt faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında ve limitle sınırlı sorumlu olduklarını savunarak, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, ölenin araçta yolcu olarak bulunduğu, buna göre müterafik kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacılar ... için 35.492,00 TL, ... için 6.964,00 TL, ... için 7.085,00 TL, ... için 7.959,00 TL’nin 24.09.2008 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava haksız eyleme dayalı tazminat istemine ilişkin olup, TTK’nın 1299/1. maddesi yollamasıyla aynı kanunun 1292/1. maddesi ile 2918 sayılı KTK.nun 99/1 nci maddesi ve olay tarihinde geçerli olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B 2/a maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir.
Somut olayda, daha önce davalı ... şirketine başvuru yapılmadığı için, mahkemece dava ve ıslah dilekçesi ile istenilen tazminat için dava tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmiştir. Davalı vekilince, ıslah dilekçesinde istenen miktar bakımından ıslah tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerektiği savunulmuş ise de; yukarıda açıklanan ilke ve alacağı doğuran sebebin esasen kanundan doğan borç kapsamında haksız eylemden kaynaklanmış olmasına göre, ıslah ile istenilen tazminat için de dava tarihinden temerrüt faizi uygulanmış olması doğrudur. Zira, davalı ... ile davacı arasındaki hukuki ilişki sözleşme ilişkisi değildir. Borcun nedeni haksız eylemdir. Yukarıda anılan hükümlere göre, davalı ... şirketi bakımından temerrüt faizinin başlangıcını oluşturan ihbar yükümlülüğünde esas olan, zarar miktarı değil kazanın ihbarıdır. Bu itibarla, dava dilekçesi ile kazanın davalı sigortaya ihbar edilmiş olmasıyla, anılan hükümlerde öngörülen koşullar yerine getirilmiş olup, buna göre gerek dava dilekçesinde istenilen tazminat alacağı için ve gerekse ıslahla artırılan kısım için dava tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerekmektedir. Dairemizin son uygulaması bu yöndedir.
Öte yandan, 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesi yollaması ile 85. maddesi uyarınca davalı ..., sorumluluğunu üstlendiği işleten ile birlikte kazanın oluşumunda kusurlu olan diğer etkenler arasında BK"nın 51/1. ve 2918 sayılı KTK.nun 88/1. maddeleri uyarınca teselsül durumu bulunmaktadır. Davacı tazminat alacaklısı, BK"nın 142/1.maddesi uyarınca, müteselsil borçlulardan hepsinden veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasını isteyebilecektir. Bu durumda mahkemece tazminattan kusur indirimi yapılmaksızın hüküm kurulmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu itibarla, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün
ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 2.833.30.-TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 8.2.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.