Ceza Genel Kurulu 2018/280 E. , 2019/662 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : MUDANYA 1. Asliye Ceza
Sayısı : 502-629
Sanık ..."ın, mağdur... ve katılan..."a yönelik hırsızlık suçlarından TCK"nın 142/1-e, 35, 62, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla ayrı ayrı cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin Mudanya 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.10.2010 tarihli ve 288-396 sayılı hükümlerin, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 14.05.2014 tarih ve 3961-17553 sayı ile;
"Sanığın, mağdur... ile katılan..."a yönelik eylemlerinin iki ayrı suçu oluşturduğu ve bu eylemler bakımından iki ayrı dava açıldığı hâlde eylemlerin tek suç olarak kabul edilerek sanığın tek suçtan mahkûm edilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 04.12.2014 tarih ve 502-629 sayı ile;
"...Her ne kadar, Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 2013/3961 esas ve 2014/17553 karar sayılı kararı ile sanık ..."ın, mağdur... ve katılan..."a yönelik eylemlerinden dolayı iki ayrı kamu davası açıldığı hâlde sanığın katılan ve mağdura yönelik eylemlerinin tek suç sayılarak tek ceza ile cezalandırılmış olması gerekçesi ile mahkememizin 18.10.2010 tarihli kararı bozulmuş ise de, inceleme dışı mağdur Cengiz’e yönelik eylemin tamamlanmış olduğu; mağdur... ile katılan...’a karşı olan eylemlerin ise teşebbüs aşamasında kaldığı, mahkememizce hüküm kurulurken sanık ve inceleme dışı sanıklar hakkında teşebbüs aşamasında kalan suçlar bakımından bir madde numarası verilerek; tamamlanmış suç açısından ise ayrı bir madde başlığı altında hüküm kurulduğu, daha sonra sanık ve inceleme dışı sanıkların kişisel özelliklerine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve erteleme hükümlerinin ayrı maddeler altında her bir mağdura yönelik olarak ayrı ayrı detaylandırılarak hüküm altına alındığı, bu itibarla, mağdur... ve katılan...’a karşı eylemler bakımından sanığın tek bir ceza ile cezalandırılmış olduğunun kabul edilemeyeceği, hükmün bütününden ve kararın gerekçesinden bu hususun anlaşılabildiği görülmüştür.
Nitekim, inceleme dışı diğer sanıklar hakkındaki hükümler kesinleşmiş olmakla, bozmadan sonra sadece sanık ... yönünden hüküm tesisi gerekeceği, buna göre, bozmaya konu hükmün birinci maddesinin sanıklar yönünden değil de tekil ifadeler ile sadece sanık ..."a uyarlanması sonucu oluşan yeni hükümden sanığın mağdurlara karşı eylemlerinden dolayı ayrı ayrı cezalandırılmasına dair hüküm kurulması gerektiği ve kurulan bu hükme göre sanığın iki kez cezalandırılmasına karar verilmesinde bir tereddüt bulunmadığı görülmüştür. Mahkememizin önceki hükmünün birinci fıkrasında iki kez tabiri bulunmamakla birlikte ayrı ayrı cezalandırılmasına şeklindeki ibarelerin sanıkların her bir mağdura yönelik eylemlerinden dolayı ayrı ayrı cezalandırılması yönüne işaret ettiği, nitekim, bir eylemden dolayı birden fazla sanığın birlikte tek bir hapis cezası ile cezalandırılmasına dair hukukumuzda bir düzenleme bulunmadığı gibi tek bir hapis cezasından dolayı birden fazla sanığın birlikte cezalarının infaz edilmesinin hukuken ve mantıken mümkün olmadığı, bu itibarla hükümdeki ayrı ayrı ibarelerinin sanıkları değil; sanıkların her bir mağdura yönelik iki ayrı eylemlerini çoğul olarak nitelediği, mahkememiz hükmünün bu şekilde anlaşılıp infazı gerektiği, bu itibarla bozmanın yerinde olmadığı," şeklindeki gerekçe ile bozmaya direnmiştir.
Bu hükümlerin de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.03.2015 tarihli ve 54488 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 1080-1857 sayı ile; 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 13. Ceza Dairesince 22.05.2018 tarih ve 272-7925 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı sanıklar... ve ... hakkında mağdurlar... ve..."a yönelik hırsızlık suçlarından verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar itiraz edilmeksizin; katılan..."a yönelik hırsızlık suçlarından verilen erteli mahkûmiyet hükümleri temyiz edilmeksizin; sanik ... hakkında mağdur..."a yönelik hırsızlık suçu bakımından kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin ve temyizin kapsamına göre inceleme sanık hakkında mağdur... ve katılan..."a yönelik hırsızlık suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında mağdur... ile katılan..."a yönelik eylemleri nedeniyle hüküm kurulurken, sanığın tek bir mahkûmiyet hükmü ile mi cezalandırıldığı yoksa her bir eylem bakımından ayrı ayrı mı cezalandırılmasına karar verildiğinin belirlenmesine ilişkin ise de yapılan müzakere esnasında, bir kısım Ceza Genel Kurulu Üyelerince Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle Yerel Mahkemece verilen kararın "yeni hüküm" niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine uyuşmazlık konusu bu doğrultuda değerlendirilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde ise incelemenin Yargıtay"ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2008 tarihli ve 506-237 sayılı iddianamesi ile sanık ... ile inceleme dışı sanıklar... ve ...’nin, şikâyetçiler... ve...’ya yönelik eylemleri nedeniyle TCK’nın 142/1-e ve 35. maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı,
Mudanya Asliye Ceza Mahkemesince 18.10.2010 tarihli ve 288-396 sayılı karar ile hükmün birinci bendinde, sanık ... ile inceleme dışı sanıklar... ve ...’nin, mağdur ... ve Katılan..." a karşı hırsızlık suçundan sabit görülen eylemlerine uyan, TCK’nın 142/1-e maddesi gereğince 2 yıl hapis cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmalarına, sanıkların eylemlerinin teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşıldığından TCK’nın 35.maddesi gereğince cezalarında takdiren 1/2 oranında indirime gidilerek 1 yıl hapis cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmalarına ve sanıkların geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki davranışları göz önüne alınarak aynı Kanun’un 62. maddesi gereğince cezalarında 1/6 oranında indirime gidilerek 10 ay hapis cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verildiği; hükmün ikinci bendinde sanık ... ile inceleme dışı sanıklar... ve ...’nin, mağdur..."a yönelik hırsızlık suçundan sabit görülen eylemlerine uyan TCK’nın 142/1-e ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verilerek, hükmün üçüncü bendinde inceleme dışı sanıklar... ve ... hakkında mağdurlar... ve...’a yönelik hırsızlık suçlarından verilen mahkûmiyet hükümlerinin açıklanmasının geri bırakılmasına; hükmün dördüncü bendinde inceleme dışı sanıklar... ve ... hakkında katılan...’a yönelik hırsızlık suçlarından verilen mahkûmiyet hükümlerinin ertelenmesine karar verildiği, hükmün beşinci bendinde ise sanık ... hakkında verilen bütün mahkûmiyet kararlarını kapsayacak şekilde TCK’nın 53 ve 58. maddelerinin uygulanmasına hükmedildiği,
Hükümlerin sanık tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince, sanık hakkında mağdur...’a yönelik hırsızlık suçundan kurulan hükmün onanmasına, mağdur... ile katılan...’a yönelik hırsızlık suçlarından kurulan hükümlerin ise sanığın eylemleri iki ayrı suçu oluşturduğu hâlde eylemlerin tek suç kabul edilerek sanığın tek suçtan mahkûmiyetine karar verildiği gerekçesiyle bozulduğu,
Yerel Mahkemenin ise 04.12.2014 tarih ve 502-629 sayı ile; “...Diğer sanıklar hakkındaki hükümler kesinleşmiş olmakla bozmadan sonra sadece sanık ... yönünden hüküm tesisi gerekeceği, buna göre bozmaya konu hükmün, birinci maddesinin sanıklar yönünden değil de tekil ifadeler ile sadece sanık ...’a uyarlanması sonucu oluşan yeni hükümden sanığın, mağdurlara karşı eylemlerinden dolayı ayrı ayrı cezalandırılmasına dair hüküm kurulması gerektiği ve kurulan bu hükme göre sanığın iki kez cezalandırılmasına karar verilmesinde bir tereddüt bulunmadığı," biçiminde, Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçeyle ilk karardan farklı bir hüküm kurduğu anlaşılmıştır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp, sanık ..."ın, mağdur... ve katılan..."a yönelik hırsızlık eylemleri nedeniyle ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verildiği belirtilmek suretiyle, ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçelerle farklı bir hüküm kurulmuş olması nedeniyle yeni hüküm niteliğindedir. Bu yeni hükmün doğrudan Ceza Genel Kurulunca ele alınması mümkün olmadığından, saptanan ön sorun nedeniyle dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Ulaşılan sonuç karşısında, sanık hakkında mağdur... ile katılan..."a yönelik eylemleri nedeniyle hüküm kurulurken, sanığın tek bir mahkûmiyet hükmü ile mi cezalandırıldığı yoksa her bir eylem bakımından ayrı ayrı mı cezalandırılmasına karar verildiğinin belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
Mudanya 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 04.12.2014 tarihli ve 502-629 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 13. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 14.11.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.