11. Hukuk Dairesi 2017/5348 E. , 2019/2053 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09/02/2017 tarih ve 2015/1194 E. - 2017/150 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nce verilen 12/10/2017 tarih ve 2017/428-2017/549 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 21/12/2012 tarihinde Franchise Sözleşmesi imzalandığı, sözleşme ile birlikte B-Fit Spor merkezinin eğitmenleriyle birlikte davacıya devredildiğini, iş yerinin devralınmasından sonra yapılan araştırmada yerin konut tahsisli olduğunu, iş yeri olarak kullanıma everişli olmadığını, bu yüzden çalışma izin ve ruhsatının bulunmadığını, o güne kadar kaçak olarak işletildiğini, belediye tarafından kapatılmasına karar verildiğini ancak kapatılmadığının tespit edildiğini, bu tespitlere rağmen davacının sözleşmenin devamını sağlamak amacı taşınmazı iş yeri olarak kullanabilmek için ilgili mercilerde gerekli girişimlerde bulunduğunu, daireyi spor merkezine çevirmek için önemli tadilatlar yaptığını ancak ruhsat ve izin işlemlerine müsaade edilmediğini ve faaliyete geçmeden belediyece 02/08/2013 tarihinde kapatıldığını, davalının iş yerinin kaçak kullanıldığını, çalışma izni ve ruhsat verilmeyeceğini kendisinden saklayıp bu konularda bilgi vermediğini, müvekkilinin iradesinin fesada uğratıldığını ve sözleşmenin hile yoluyla imzalatıldığını ileri sürerek, franchise bedeli olarak yatırılan 5.000,00 TL"nin, 28.02.2013 ve 30/04/2013 vadeli senetler için ödenen ayrı ayrı 4.000,00’er TL"nin, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile tamir tadilat bedeli olarak harcanan 1.000,00 TL"nin, izin ve ruhsat için harcanan 2.100,00 TL"nin işleyecek ticari faizleri ile birlikte davalıdan alınmasına, ... 37. İcra Müdürlüğü 2013/22114 E. sayılı ve 2013/22116 E. sayılı dosyadan yapılan takiplerde borçlu olmadıklarının tespitine, kira kontratı olarak ödenen her ay için ödenen 900,00 TL"sine ayrı ayrı ticari faiz uygulanmasına, spor eğitmenleri için maaş ve sigorta primi olarak ödenen toplam 3.118.00 TL"nin 8 ay boyunca her ay için ticari faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 04.11.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle tamir ve tadilat nedeniyle yaptığı giderler yönünden davayı ıslahla 4.271,60 TL"nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından ödenmediği için ... 37. İcra Müdürlüğünün 2013/22114 E. sayılı dosyasından takibe konulan senetlerin alacaklısı ile davacı tarafından vadesinde ödemesi yapılan 4.000,00’er TL bedelli 2 adet senedin alacaklısının müvekkili olmayıp 3. kişi Bedriye Hülya olduğunu, davalı şirketin bu senetlerle bir ilgisinin bulunmadığını, ... 37. İcra Müdürlüğünün 2013/22116 Esas sayılı takip dosyasına konu senetlere ilişkin takibin kesinleştiğini, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca senetlerin ödenmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşme imzalanmasından önce tüm bilgilerin en ince detayına kadar davacıya verildiğini, ruhsat konusunda taahhütte bulunulmadığının açıkça davacıya bildirildiğini, davacının bilgi sahibi olarak sözleşmeyi imzaladığını, sözleşmeye göre iş yerinin açılmasına faaliyete geçmesine dair tüm sorumluluğunun davacıda olduğunu, davacının sözleşmenin mahiyetini idrak edebilecek durumda bulunduğunu, sözleşmenin karşılıklı müzakere edilerek imzalandığını, davacının basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerektiğini, davacının iradesinin sakatlandığı hususununu hayatın olağan akışına aykırı, soyut ve gerçek dışı bir beyan olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşmeye konu olan dairenin bilirkişi raporunda belirtildiği üzere konut tahsisli olduğu, iş yeri olarak işletilmeye müsait olmadığı, davalı tarafça devir işlemi yapılırken söz konusu hususlarda davacının bilgilendirilmediği ve davalının hileli davranışları nedeniyle sözleşmenin imzalandığı bu nedenle hile nedeniyle sözleşmenin iptalinin gerektiği, sözleşmenin iptali nedeniyle herkes verdiğini iade etmekle yükümlü olduğu, davacının ... zararının tazminini talep edebileceği, takibe konu edilmeyen ancak dava konusu yapılan 28/02/2013 ve 30/04/2013 vade tarihli toplam 8.000,00 TL bedelli 2 adet senet ile ... 37 İcra Müdürlüğünün 2013/22114 Esas sayılı takibine konu olan 30/03/2013 ve 30/05/2013 vadeli toplam 6.200,00 TL bedelli 2 adet senedin ve takip alacaklısının dava dışı 3.kişi olması nedeniyle davalının pasif taraf ehliyeti bulunmadığı, diğer senetler bakımından ise davacının borçlu olmadığı gerekçeleri ile davacının talep ettiği 5.000,00 TL"nin 21/12/2012 tarihinden, 20.000,00 TL"nin 26/12/2012 tarihinden, imar ve ruhsat işlemleri için ödenen 2.100,00 TL ile tamir ve tadilat nedeniyle 4.271,60 TL 31/07/2013 tarihinden, kira bedeli 8.100,00 TL, maaş ödemesi 19.552,00 TL ve SGK prim ödemesi 5.392,00 TL"nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, ... 37.İcra Müdürlüğünün 2013/22116 Esas sayılı takibine konu toplam 10.000,00 TL bedelli 2 adet senet yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 28/02/2013 ve 30/04/2013 vade tarihli toplam 8.000,00 TL bedelli 2 adet senet ile ... 37 İcra Müdürlüğünün 2013/22114 Esas sayılı takibine konu olan 30/03/2013 ve 30/05/2013 vadeli toplam 6.200,00 TL bedelli 2 adet senedin ve takip alacaklısının dava dışı 3.kişi olması nedeniyle davalının pasif taraf ehliyeti bulunmadığından bu senetler yönünden açılan menfi tespitine ilişkin talebin pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kısmen kaldırılmasına ve davacının talep ettiği bedellerin davalıdan tahsili isteminin reddine, ... 37.İcra Müdürlüğü"nün 2013/22116 Esas sayılı takibine konu senetler yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkin istemin reddine, davaya konu 28/02/2013 ve 30/04/2013 vade tarihli ve ... 37 İcra Müdürlüğünün 2013/22114 Esas sayılı takibine konu olan 30/03/2013 ve 30/05/2013 vadeli senetler yönünden ise pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair ilk derece mahkemesi hüküm fıkrasının kesinleşmiş olması nedeniyle bu hüküm fıkrası yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- HMK 353/1-b-2"de yer alan “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,” şeklindeki düzenleme uyarınca, mahkemece ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinin hatalı veya yeterli bulunmaması halinde, mutlaka ilk derece mahkemesi kararının bütünüyle kaldırılıp, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yeniden hüküm fıkrasının oluşturulması zorunludur. 6100 sayılı HMK"nın 353 vd. maddeleri uyarınca Bölge Adliye Mahkemeleri, bir yandan hukuki denetim yapan mahkemeler iken, diğer yandan aynı zamanda vakıa incelemesi yapan mahkemelerdir. Bölge Adliye Mahkemeleri, ilk derece mahkemelerince yapılan vakıa incelemesini yerinde bulmadığı takdirde ilk derece mahkemesi kararını bütünüyle kaldırması ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde kendisinin yeni bir hüküm kurması gerekir. Oysa somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi, bir yandan ilk derece mahkemesince verilen eda hükmüne ilişkin kararı kaldırarak ve yerine geçerek hüküm kurduğu halde, pasif husumet yönünden ilk derece mahkemesi kararına atıfta bulunmuş bu hususla ilgili kendisi bir hüküm kurmamıştır. Bu durumda ortaya, infazda tereddüt uyandıracak şekilde infazı kabil iki ayrı karar ortaya çıkmasına meydan verilmekle Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararı bütünü itibariyle kaldırılarak tüm istemler yönünden yeniden hüküm kurulması gerekirken usul ve yasaya aykırı düşecek şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenle davacı taraf yararına re’sen bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.