10. Hukuk Dairesi 2020/10105 E. , 2021/4269 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf avukatlarınca istenilmesi ve davalılar avukatı tarafından duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30/03/2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılar adına Av. ... ile davacı adına Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya kapsamından 04/06/2010 tarihinde gerçekleşen iş kazasından dolayı davacıda oluşan sürekli iş göremezlik oranının %22,20 olduğu, kazanın meydana gelişinde davacının %20, davalı gerçek kişi Ahmet’in %10, davalı şirketin %70 oranında kusurlu oldukları, mahkemece asıl ve birleşen dava dosyaları yönünden tek hüküm kurulduğu, eldeki dava dosyası ile ilgili olarak Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesi’nin 12/12/2018 tarih ve 2017/3852 Esas, 2018/9245 Karar numaralı kararında açıkça davacıda iş kazası sonucu oluşan sürekli iş göremezlik oranını kesin olarak tespit edilmesinden sonra çıkacak sonuca göre, yeni bir hesap raporu aldırılmadan“ 13/08/2015 tarihli hesap raporuna göre maddi zararın belirlenmesi gerektiğinin belirtildiği, mahkemece anılan bozma ilamına yönelik olarak açıkça uyma kararı verilmemiş ise de fiilen bozma ilamına uyulduğu buna rağmen 04/08/2020 tarihli bilirkişi hesap raporu alınarak temyiz incelemesine konu kararın bu son hesap raporuna dayanılarak verildiği, birleşen ... 1. İş Mahkemesi’nin 2020/461 Esas, 2020/581 Karar sayılı dava dosyasının birleştirme kararının davalıların ortak vekiline tebliğ edilmesine karşın bu dosyanın dava dilekçesinin tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK."nun 166"ncı (Mülga HUMK. nun 45"inci) maddesine göre ayrı ayrı açılmış davaların aralarında bağlantı bulunmaları halinde birleştirilerek bakılabilmesi mümkün olup, davaların birleştirilmesi sadece birleştirilen davaların yargılama safhalarının müşterek cereyan etmesi sonucunu doğurur. Başka bir anlatımla, birleştirmeye konu davalar bağımsız kimliklerini korurlar.
Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/03/2002 tarih ve 1/119-135 sayılı ilamında da belirtildiği üzere; bozma kararına uyulması ile Mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapma yükümlüğü doğar. Bu ilke usul Kanununun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtayın bozma kararına uymuş olan Mahkemenin, bozma gereğince değerlendirme yaparak yeni hükmü tesis etme zorunluluğu vardır.
Öte yandan yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle, tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. Anayasanın 36. ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. (HUMK"nun 73.) maddelerinde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre; mahkeme, tarafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. Asıl olan tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde, taraflar yargılamaya katılmasalar bile, mutlaka dava ve duruşmadan haberdar edilmelidirler. Duruşmaya gelinmese dahi, ilgilinin yokluğunda davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hâllerde, açıklanan biçimdeki uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanarak işin esasına girildikten sonra, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması gereklidir. Değinilen işlemler nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Bu nedenle, tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri tamamen şeklidir. Kanunun amacı, tebliğin muhatabına ulaşması, konusu ile ilgili olarak kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususun belgeye bağlanmasıdır. Hâl böyle olunca, kanun hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, mahkemece asıl ve birleşen dava dosyaları yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken tek bir hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi fiilen uyulan bozma ilamında açıkça yeni bir hesap raporu alınmadan karar verilmesi açıkça belirtildiği halde bozmadan sonra alınan yeni bilirkişi hesap raporu doğrultusunda karar verilmesi doğru olmamıştır. Bunlar yanında birleşen ... 1. İş Mahkemesi’nin 2020/461 Esas, 2020/581 Karar sayılı dava dosyasının dava dilekçesi davalıların ortak vekiline tebliğ edilip savunma ve delilleri tespit edilmeden davalı yanın savunma hakkını kısıtlayacak şekilde sonuca gidilmesi de ayrıca isabetsizdir.
Mahkemece yapılacak iş birleşen ... 1. İş Mahkemesi’nin 2020/461 Esas, 2020/581 Karar sayılı dava dosyasının dava dilekçesini davalılar vekiline usulüne uygun bir şekilde tebliğ etmek, davacının maddi zararını fiilen uyulan Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesi’nin 12/12/2018 tarih ve 2017/3852 Esas, 2018/9245 Karar numaralı kararında açıklanan şekilde belirledikten sonra asıl ve birleşen dava dosyalarının her birinin bağımsız kimliklerini koruduklarını gözeterek her biri hakkında ayrı ayrı hükümler kurarak sonuca gitmekten ibarettir.
Mahkemece açıklanan bu maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, davacı avukatı yararına takdir edilen 3.050 TL duruşma avukatlık parasının davalılara yükletilmesine, davalılar avukatı yararına takdir edilen 3.050 TL duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, 30/03/2021 gününde oybirliği ile karar verildi.