11. Hukuk Dairesi 2017/5315 E. , 2019/2051 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/04/2016 tarih ve 2014/513-2016/92 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalılar vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Davalının 2013/23589 numara ile “AYHAN SEYHAN ZORLULAR” ibareli markanın tescili için başvuruda bulunduğunu, başvuruya “ZORLU” esas ve ayırt edici unsurlu markalara dayalı olarak itiraz edildiğini, itirazın diğer davalı Kurum ...’nın 01/09/2014 tarih 2014-M-12437 sayılı kararı ile nihali olarak reddedildiğini, ZORLU ibaresinin müvekkili şirketin içinde bulunduğu şirketler topluluğunun ticaret ünvanının çekirdek kelimesi olduğunu ve Paris Sözleşmesi gereğince başvuru ve tescile gerek olmadan korunduğunu, davacının başvurusunun ayrıca TTK’nın haksız rekabet hükümlerine de aykırı olduğunu, müvekkilinin ünvanının çok yüksek tanınmışlık düzeyine sahip bulunduğunu, davalının marka başvurusunun kabulü halinde müvekkilinin itibarından ve tanınmışlığından faydalanılarak haksız kazanç elde edileceğini, davalının başvurusunda bulunan “AYHAN SEYHAN” ibaresinin bir isim olarak ayırt ediciliğinin bulunmadığını, hatta müvekkili şirket sahiplerinin ailesinden bir kişi olarak algılanabileceğini, davalının ürünlerinin müvekkili şirketlerce üretildiği yönünde tüketici de intiba oluşabileceğini, davalının markası ile müvekkili markalarının karıştırılma ve iltibas ihtimali bulunduğunu, davalının tescili istediği marka ile ilgili 31 ve 35. sınıfların tümünün davacı şirketin ve şirketler grubunun sınıfları ve faaliyet alanları ile aynı olduğunu, ZORLU ibaresinin asıl hak sahibinin müvekkili olduğunu bu sebeple de hakkaniyet gereği korunması gerektiğini ileri sürerek davalı Kurum ...’nın 01/09/2014 tarih 2014-M-12437 sayılı kararının iptali ile tescil edilmiş ise hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin markası ile davacı markaları arasında iltibas ve karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkilinin ZORLU ibaresini 2001 yılında ticaret hayatına soktuğunu ve bu yıldan sonra kardeşi ile birlikte ticaret hayatlarında kullandıklarını, müvekkilinin ve kardeşinin başkasının unvanından yararlanma gayesinin bulunmadığını, marka haline getirdikleri aile soyadlarını yaşatmak ve çevredeki olumlu hizmeti devam ettirmek amacı ile hareket ettiklerini, iyi niyetli hareket ettiklerini, savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, Kurum ... kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, avalının başvurusunda tek başına ZORLU ibaresinin bulunmadığını, bu nedenle davacı markaları ile iltibas tehlikesinin olmadığını, davalı markası davacı firmanın markası olarak algılamayacağı gibi, taraf markalarının karıştırma olasılığının bulunmadığını, davacının markalarının davalının markasında yer alan 31. sınıf mallar ile benzerliğinin bulunmadığını, savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının dava konusu 2013/23589 numaralı marka başvurusu ile davacının itiraza mesnet markalarının benzer olduğu, dava konusu 2013/23589 numaralı marka başvurusu kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetlerin davacı markası ile aynı/benzer mal ve hizmetlere yönelik olduğu, taraf markaları arasında davalı başvurunun kapsamında yer alan tüm mal/hizmetler açısından 556 Sayılı KHK. m. 8/1-b anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu, davalının kazanılmış bir hakkının tespit edilemediği gerekçesi ile Kurum ..."nın 01/09/2014 tarih 2014-M-12437 sayılı kararının iptaline, davalının markasının tescilli olduğu 31, 35 sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, istek halinde aşağıda yazılı 18.40 TL harcın temyiz eden davalılara iadesine, 12/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.