13. Hukuk Dairesi 2018/6320 E. , 2019/5670 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı şirket; davalının mülkiyetinde bulunan gayrimenkulünün satışı konusunda hizmet almak üzere davacı şirkete başvurduğunu, taraflar arasında ... İlçesi, ... Köyünde bulunan tarla vasfındaki taşınmazın satışı için 04.07.2012 tarihli gayrimenkul aracılık sözleşmesi imzalandığını, sözleşme hükümleri gereğince davalı tarafından davacı şirkete sözleşme konusu gayrimenkulün satışı için sözleşme tarihinden itibaren 90 gün süre ile münhasır aracılık yetkisi verildiğini, sözleşme süresi boyunca taşınmazın satışını yapmayacağını kabul ve beyan ettiğini, ancak sözleşme konusu gayrimenkulü davacı şirketin haberi ve aracılığı olmaksızın 23.07.2012 tarihinde 500.000,00 TL karşılığında üçüncü bir kişiye satarak tapuda ferağ işlemlerini tamamladığını, sözleşme süresi içerisinde davacı şirketin aracılığı dışında satış yapıldığı takdirde satış bedeli üzerinden % 6 +KDV oranında ceza-i şart ödemeyi kabul ve taahhüt etmesi nedeniyle cezai şart bedelinin tahsili için ... İcra Müdürlüğü’nün 2012/4819 sayılı dosyası ile yapılan takibe davalı tarafın yapmış olduğu itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Bozma sonrasında mahkemece, davanın kısmen kabulüne, takibin 12.900,00 TL hizmet bedeli, 5.160,00 TL cezai şart, 3.250,80 TL KDV olmak üzere toplam 21.310,80 TL asıl alacak üzerinden devamına, alacak likit olmadığından ve şartları bulunmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Eldeki davada; davacı ... komisyoncusu olduğunu, davalıya ait olan taşınmazın satılması için tellallık sözleşmesi düzenlediklerini, sözleşmenin 90 günlük süre ile geçerli olacağını kararlaştırdıklarını, davalının 90 günlük süre içerisinde taşınmazı habersiz olarak dava dışı 3. kişiye sattığını, bu nedenle sözleşmenin 3. ve 4. maddeleri gereği tellallık ücretine hak kazandığını, ancak davalının, sözleşmede kararlaştırılan cezai şart bedelini ödemediğini bu nedenle söz konusu alacağın tahsili amacıyla başlattığı icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek, vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1. maddesinde hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği hüküm altına alınmıştır. Davaya konu ... İcra Müdürlüğü’nün 2012/4819 Esas sayılı dosyasında davacının talep ettiği cezai şarta ilişkin KDV talebinde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Buna rağmen mahkemece, emredici nitelikteki anılan yasa hükmüne aykırı ve talep edilenden fazla şekilde, ıslah olmadığı halde cezai şarta ilişkin 3.250,80 TL KDV’ye hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-6100 sayılı HMK 297/son maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu; yine anılan kanunun 298/2.maddesi gereğince de; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Somut olayda, mahkemece gerekçeli kararda hiçbir açıklamaya yer verilmeden hüküm fıkrasında davacının feri taleplerinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Oysaki mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması Anayasa hükmü olduğu gibi kararın yukarıda belirtildiği şekilde HMK 297. maddesinde yer alan hususları kapsaması da zorunludur. İncelenen mahkeme kararının bahsi geçen yasa hükümlerine aykırı olduğu anlaşılmakla, gerekçesiz bir şekilde ve usulün 297 maddesine aykırı olarak yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Kabule göre de İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi doğru görülmemiştir.
3-Bir ve iki numaralı bentte belirtilen bozma nedenlerine göre davacının ve davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda bir ve iki numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, üç numaralı bentte açıklanan nedenle davacı ve davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 35,90 TL harcın davacıya, 364,00 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.