Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/11969
Karar No: 2017/8807
Karar Tarihi: 12.12.2017

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/11969 Esas 2017/8807 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2015/11969 E.  ,  2017/8807 K.

    "İçtihat Metni"

    ......

    Dava, Kurumca tanzim ve tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davacı,........’nde 06.01.2012 tarihinden itibaren % 50 hisse devralarak ortak olduğunu, kendi adına gönderilen ödeme emrinde kurumca tahsili istenilen dönemin 2010 yılı 7. ayı ile 2012 yılı 4. ayları arasındaki şirketin prim borçlarının konu edildiğini, fakat öncelikle şirketten ödeme emrine konu edilen prim borçlarının tahsilinin gerektiğini ayrıca kendi ortaklık dönemi ile sınırlı olarak sorumlu tutulması gerektiğini belirterek, ödeme emrinin iptalini istemiştir.
    Tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu, 6183 sayılı Kanunun 35, mükerrer 35 ve 5510 sayılı Yasanın 108’inci maddesinin c bendi gereğince 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde düzenlenmiştir.
    Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup, anılan Kanunun 108. maddesi hükmü gereği 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve bu tarihten sonra tahakkuk eden prim borçları hakkında 5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesi ile, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur” şeklinde düzenlenme getirilmiştir.
    Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 35. maddesinde; limited şirketlerin ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları düzenlenmiş; mükerrer 35. maddesinde ise; amme alacakları ve bu bağlamda davalı Kurumun işveren tüzel kişilerden prim ve diğer alacaklarının, tüzel kişinin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıklarıyla sorumlu olacağı belirtilmiştir.
    6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 22.07.1998 gün ve 4369 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle değişik 35. maddesi; “Limited şirket ortakları şirketten tahsil imkânı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.” hükmünü taşımakta iken; 04.06.2008 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak bazı maddeleri dışında aynı gün yürürlüğe giren 5766 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 3. maddesiyle, 35. maddede yer alan, “şirketten tahsil imkânı bulunmayan” ibaresi "şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan" şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddeye;
    “Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.”
    “Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur." Şeklinde iki fıkra eklenmiştir.
    Ayrıca, 5766 sayılı Kanunun 1. maddesiyle 6183 sayılı Kanunun 3. maddesine eklenen; Tahsil edilemeyen amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen, satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını,”;
    Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi: “Amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını,” ifade eder, olarak açıklanmıştır.
    Anılan düzenlemeler nedeniyle, limited şirketin ortağına gidebilmek için yasal ön şart olan, kamu alacağının asıl borçlusu limited şirketten tahsil edilememe veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinin gerçekleşmesi, örnekleyici türden yapılan düzenleme nedeniyle, çeşitli şekillerde anlaşılabilecek olsa da, bu konuda yapılmış bir araştırmanın varlığını da gerekli kılmaktadır. Bu araştırmanın yapıldığına dair ispat yükü ise şüphesiz ödeme emri tanzim ve tebliğ eden kuruma düşecektir. Başka bir deyişle, davalı Kurumca, limited şirketin temsil yetkisi olmayan ortaklarına 6183 sayılı Yasanın 35’inci maddesi kapsamında takibe geçilebilmesi için öncelikle şirket hakkında yapılmış bir takip ve bu takibin semeresiz kalması veyahut takip yapılmasa da, Kurumca yapılacak çeşitli araştırmalar ile haczedilebilecek veya paraya çevrilebilecek bir malvarlığının bulunmadığının tespit edilmesi, bu konudaki ispat delillerinin takip dosyasında bulunmasına bağlıdır.
    Yukarıdaki maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak değerlendirme yapılacak olursa; davacı adına düzenlenen ödeme emri bakımından şirkette müdür sıfatıyla bulunduğu 06.01.2012 - 16.05.2012 tarihleri arasında (2011/12. ay ile 2012/4. ayları bakımından), davacının 5510 sayılı Yasanın 88’inci maddesi kapsamında, 06.01.2012 tarihi öncesi bakımından ise, şartlarının varlığı halinde devralan ortak sıfatı ile ve 6183 sayılı Yasanın 35’inci maddesi gereğince 2010/7. ay ile 2011/11. aylar arasında doğmuş prim borçlarından hissesi oranında sorumlu olacağının, dikkate alınması gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmak suretiyle tahsil edilememe veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinin mevut olup olmadığına dair yasal koşullar araştırılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Kabule göre de, 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde, itirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki kamu alacağının % 10 zamla tahsil edileceği öngörülmüş olup, davacı borçlunun “ödeme emrine yönelik itirazında haksız çıktığı” belirgin bulunmakla, alacaklı davalı Kurum yararına haksız çıkma tazminatına karar verilmesi gerekirken, bu hususun gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 12/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    .......

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi