Esas No: 2017/417
Karar No: 2019/656
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/417 Esas 2019/656 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 338-709
Katılanlara yönelik kasten yaralama suçundan sanık ..."in ayrı ayrı beraatine ilişkin Nazilli 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 03.10.2013 tarihli ve 8-410 sayılı hükümlerin Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 08.06.2015 tarih ve 3863-19329 sayı ile;
"1) Katılanların aşamalarda değişmeyen anlatımları, beyanları ile uyumlu doktor raporları, sanığın tevilli ikrarı, oluş ve dosya kapsamına göre sanığın üzerine atılı suçla ilgili delillerin takdir ve değerlendirilmesinde hataya düşülerek mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
2) Katılan ... hakkında düzenlenen Nazilli Devlet Hastanesinin 18.12.2011 tarihli ve 169772 sayılı raporda "kati raporun beyin cerrahi uzmanınca verileceğinin" bildirilmiş olması karşısında kati rapor alınmadan eksik inceleme ile hüküm tesisi,"
İsabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 12.11.2015 tarih ve 338-709 sayı ile;
"...Tarafsız tanıklar ...ve Mensur"un beyanları incelendiğinde sanık savunmasını doğrular mahiyette ifade verdikleri anlaşılmıştır. Tanık ...olay esnasında çok dikkat etmese de herhangi bir olumsuzluk görmediğini beyan etmiş, bunun yanı sıra bayanların araca kendi istekleri ile bindiğini söylemiştir. Yine tarafsız tanık Mensur ifadesinde olayı gördüğünü..."un kayınvalidesi olan katılan ..."in diğer katılan ..."e birkaç defa tokatla vurduğunu ..."in de annesi olan diğer katılana vurduğunu..."un "Anne yapma yeterince rezil olduk" demek suretiyle her iki katılanı ayırmaya çalıştığı, ..."un eşine vurduğunu görmediğini, katılanların birbirine vurduğunu bizzat gördüğünü beyan etmiştir. Dolayısıyla bu iki tarafsız tanığın olayı net ve yalın şekilde anlatması nazara alındığında atılı eylemlerin sanık tarafından işlendiği hususunda ciddi şüphe oluşmuştur. Yine sanığın bozma ilamında tevil yollu ikrarı olduğu belirtilmiş ise de sanık savunması incelendiğinde tevil yollu ikrar mahiyetinde hiçbir beyanının olmadığı anlaşılmıştır. Temyiz dilekçesinde sanığın soruşturma aşamasındaki ikrarından bahsedilmiş ise de ikrarın tek başına delil olarak mahkûmiyete yetmeyeceği, zira zaten ikrarın tek bir eyleme yönelik olduğu, kaldı ki duruşmada açık ve net bir şekilde soruşturma aşamasındaki bu ikrarın inkâr edildiği görülmüştür. CMK"nın 148/4. maddesinin emredici hükmüne göre müdafi olmadan kollukça alınan bir ifadenin hükme esas alınamayacağı da kanun koyucu tarafından yasal bir norm olarak konulmuştur. Şu hâlde tanık beyanları, sanık savunması ve dosya kapsamına göre sanığın atılı suçları işlediği hususunda ciddi anlamda şüphe sebepleri olduğundan ve özellikle sanık beyanı ile uyumlu tarafsız tanık beyanlarına göre katılanların birbirlerine vurmaları da nazara alındığında şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca yeniden beraat kararı verilmiştir." gerekçesiyle bozmaya direnerek sanığın önceki hükümler gibi ayrı ayrı beraatine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.01.2016 tarihli ve 420073 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 28-1910 sayı ile; 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 27.03.2017 tarih ve 502-3330 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında tehdit ve hakaret suçlarından verilen beraat kararları temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında her iki katılana yönelik kasten yaralama suçundan verilen beraat hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı kasten yaralama suçlarının sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık ... hakkında, suç tarihindeki resmî nikâhlı eşi ... ... ve kayınvalidesi ...’ı darbettiği iddiasıyla kasten yaralama suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
Nazilli Devlet Hastanesince katılan ... (...) ... hakkında 18.12.2011 tarihinde düzenlenen geçici genel adli muayene raporunda; katılanın boynunun önünde 1-2 adet kızarıklık olduğu, hayati tehlikesinin bulunmadığı, başına tekme atıldığı iddiası ve kafa travması şikâyeti nedeniyle kesin raporun beyin cerrahı uzmanınca verilmesi gerektiğinin belirtildiği,
Nazilli Devlet Hastanesince katılan ... hakkında 18.12.2011 tarihinde düzenlenen genel adli muayene raporunda; katılanın her iki yanağında kızarıklık, sağ el bileğinde hafif morluk olduğu, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olduğunun belirtildiği,
19.12.2011 tarihli tutanakta; katılan ... (...) ..."ın yapılan tedavisi sonrası geçici rapor tanzim edildiği, Devlet Hastanesi görevlilerinin baştabip onayı olmadan pazar günü kati rapor verilemeyeceğini belirttikleri, bu nedenle kati rapor düzenlenemediğinin bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... (...) ... Kollukta; sanık ..."in resmî nikâhlı eşi olduğunu, evlendikten sonra bazı suçlardan sabıkalı olduğunu öğrendiği sanığın, şiddet uygulamaya başladığını, yeni evli ve Nazilli’ye yabancı olması, evliliğinin dağılmaması için ilk başlarda şikâyetçi olmadığını, sanıkla yaşadığı dairenin üst katında kayınvalidesi ve kayınpederinin oturduklarını, olay tarihinden bir hafta önce annesi ...’in ziyaret için yanlarına geldiğini, bu sürede sanığın kendisine karşı herhangi bir eyleminin olmadığını, 18.12.2011 tarihinde sanıkla aralarında tartışma çıktığını, sanığın, yüzüne, omzuna ve beline vurarak sinkaflı sözlerle küfrettiğini, bu esnada üst katta bulunan annesi ...’in yanlarına geldiğini, annesine gitmeleri gerektiğini söylediğini, annesinin ise kendisini tutarak gitmesini engellemeye çalıştığını, sanığın bu sefer annesi ...’in yüzüne tokat attığını, yere düşen annesi ...’in sırtına tekme attığını, bunun üzerine evden çıkmak istediklerini, üst katta oturan sanığın babası..., annesi ... ile ablası...’nın da aşağıya indiklerini, sanığın kendilerini alarak otogara götürüp bıraktığını, annesiyle birlikte otogardan Polis Merkezine giderek şikâyetçi olduklarını,
Mahkemede önceki ifadesine ek olarak; sanıkla evliliklerinin fiilen 1 ay kadar sürdüğünü, boşanma davalarının devam ettiğini, olay günü sanıkla pantolon ütüsü yüzünden tartıştıklarını,
Katılan ... aşamalarda; kızı ...’in olay tarihinden yaklaşık 1 ay önce sanık ... ile evlendiğini, olay tarihinden bir hafta önce kızını ziyaret etmek amacıyla Nazilli’ye geldiğini, 18.12.2011 tarihinde saat 12.00 sıralarında dünürleri olan ...ve ... ile otururlarken alt katta yaşayan kızı ...’in kendisini eve çağırdığını, alt kata indiğinde kızının, sanığın kendisini dövdüğünü belirterek gitmek istediğini söylediğini, bunun üzerine yeni evlendiklerini, böyle sorunlar olabileceğini belirterek kızını sakinleştirmeye çalıştığını ancak sanığın bu sefer de kendisine tokat attığını, sanığın vurmasıyla yere düştüğünü, bu esnada sanığın tekme attığını, sanığın, kızını ve kendisini sürükleyerek evden çıkartıp araca bindirerek otogara götürdüğünü, sanıktan şikâyetçi olduğunu,
Tanık ... Kollukta; oğlu...’un yaklaşık 1 ay önce katılan ... ile evlenerek evlerinin alt katında yaşamaya başladıklarını, gün içerisinde gelini ...’in yanlarında kaldığını, yemeği birlikte yediklerini, oğluyla gelininin yatmadan yatmaya alt kattaki evlerine gittiklerini, gelini ve ailesinin, evlenmeden önce bu şekilde yaşayacaklarını bildiklerini, olay tarihinden 10 gün kadar önce gelininin annesi olan katılan ...’in ziyaret amacıyla yanlarına geldiğini, katılan ...’in, “Kızım sizin hizmetçiniz değil” diyerek kızının kendileriyle aynı evde yaşamasına karşı çıktığını, 18.12.2011 tarihinde oğlunun, gelini ...’den ütülü pantolon istediğini, oğlunun pantolonun ütüsüz olduğunu söylemesi üzerine gelininin “Ben gideceğim. Ben el bebek gül bebek büyüdüm. Ben kimsenin hizmetçisi değilim” diyerek annesiyle birlikte evden ayrılmak istediğini, kendisini ikna etmeye çalıştıklarını ancak ikna olmadığını, bunun üzerine oğlunun, gelinine hitaben “Madem öyle gel seni götüreyim” diyerek kolundan tutup gelinini evden dışarıya çıkardığını, katılan ...’in de kızıyla birlikte evden çıktığını, oğlunun, gelinine vurmadığını sadece itekleyerek evden çıkardığını,
Mahkemede önceki ifadesinden farklı olarak; gelini ...’in psikolojik sorunları olduğunu, bu sebeple kendisini doktora götürdüklerini, rahatsızlığı devam ettiği için annesini evlerine çağırdıklarını, oğlunun eşinden pantolon ütülemesini istediğini ancak gelini ...’in “Senin hizmetçin değilim” diyerek karşı çıktığını ve bağırıp çağırmaya başladığını, bunun üzerine katılan ...’in kızı ..."e tokatla vurduğunu, ..."in de annesi ...’e karşılık verdiğini, “Yapmayın” diye yalvardığını, gelini ..."in gitmek için tutturduğunu, oğluna kendilerini otogara kadar götürmesini söylediğini, olaylar sırasında oğlunun kesinlikle gelinine vurmadığını ve iteklemediğini, gelini ile annesi arasında tokatlama olayının yaşandığını, oğlunun onları ayırmak için müdahale ettiğini,
Tanık ... Kollukta; oğlu..."un gelini ...’den pantolon ütülemesini istediğini, bunun üzerine gelini ...’in “Sizden bıktım. Ben senin kölen değilim. Ben buradan gideceğim” dediğini ve annesi ... ile birlikte evden gitmek istediğini, gelinini sakinleştirmeye çalıştıklarını ancak sakinleşmediğini, bunun üzerine oğlunun sinirlenerek “Madem gitmek istiyorsun, seni otogara bırakayım” dediğini ve evden çıktıklarını, oğlunun kesinlikle gelini ve annesine vurmadığını, sadece “Gideceksen git” diyerek gelinini iteklediğini, hatta katılan ...’in, oğluna hitaben “Sen katilsin” diyerek tahrik etmeye çalıştığını,
Mahkemede önceki ifadesinden farklı olarak; gelini ...’in oğluna hitaben “Ben senin kölen miyim” diye bağırması üzerine, katılan ...’in, kızı ...’e tokat attığını, oğlunun araya girdiğini, alt kata indikleri sırada gelini ...’in “Ben annesiz yapamam, ben annemi özlerim” demesi üzerine katılan ...’in tekrar kızına tokat attığını, gelininin yüzü beyaz olduğu için her iki yanağının da kızardığını,
Sanık ...’ın kız kardeşi olan ve Kollukta tanıklar ...ve ... ile benzer şekilde ifade veren tanık ... Mahkemede önceki ifadesinden farklı olarak; katılan ...’in, sanıkla evlendikten sonra olur olmaz meselelerden sorun çıkartmaya başladığını, bu sebeple kendisini psikoloğa götürdüklerini, olay günü sanığın, katılandan pantolon ütülemesini istemesi üzerine katılanın “Ben senin kölen değilim” diyerek karşı çıktığını ve ağlayarak titrediğini, bir anda kendini kaybettiğini ve başını duvara çarptığını, bunun üzerine katılan ...’in kızına tokat attığını, sanığın kavgayı aralamak için katılan ...’i eliyle ittirdiğini ancak vurmadığını,
Tanık ... Mahkemede; sanıkla aynı mahallede oturduklarını, sanığın evinin karşısında kendisine ait ekmek fırını olduğunu, olay tarihinde öğle saatlerinde sanığı eşiyle kayınvalidesi arasında gördüğünü, kayınvalidesinin sanığın eşine birkaç kez tokatla vurduğunu, kızının da annesine vurduğunu, sanığın "Anne yapma yeterince rezil olduk" gibi sözler söyleyerek onları ayırmaya çalıştığını, sanığın, eşine vurduğunu görmediğini ancak eşinin annesinin, kızına vurduğunu gördüğünü,
Tanık ... Mahkemede; sanığı ve katılan ..."i komşuları olmaları nedeniyle tanıdığını, olay günü berbere gitmek üzere sanığın evinin yakınından geçerken bir tartışma sesi duyduğunu fakat fazla dikkat etmediğini, gördüğü kadarıyla sanık ile yanındaki iki bayanın koyu kahverengi bir araca bindiklerini ancak araca binerken herhangi bir kimsenin diğerine vurduğunu ya da tehdit ettiğini görmediğini, bu bayanların araca kendi istekleriyle bindiklerini,
İfade etmişlerdir.
Sanık Kollukta; katılan ... ile olay tarihinden yaklaşık 1 ay önce evlendiklerini, bu süreçte ufak tefek ağız münakaşası yaşadıklarını, 18.12.2011 tarihinde eşinden ütülü pantolon istediğini, pantolonun ütülü olmadığını söylemesi üzerine kendisine neden ütülemediğini sorduğunu, katılanın “Ben yukarıyı mı hâlledeceğim bunu mu? Hangi işe yetişeyim” diye bağırarak bu evliliği yürütemeyeceğini söylediğini, bu sırada bir haftadır yanlarında misafir olarak kalan kayınvalidesi ...’in geldiğini, kayınvalidesinin, kızına daha yeni evli olduğunu, her şeyin zaman içerisinde rayına oturacağını söylediğini ancak katılan ...’in ısrarla evi terk etmek istediğini söylemesi üzerine kızarak katılan ...’in yüzüne bir tokat attığını ancak katılan ..."in sakinleşmediğini, sonrasında eşi ile annesini aracıyla otogara götürdüğünü, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini,
Mahkemede önceki ifadesinden farklı olarak; katılan ...’in evden ısrarla gitmek istemesi üzerine kayınvalidesinin katılan ...’e tokat attığını, Kollukta eşine tokat attığına dair ifadesinin yanlış yazılmış olduğunu, kesinlikle eşine vurmadığını,
Savunmuştur.
Kasten yaralama suçu TCK’nın 86. maddesinde;
“(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun tanımı yapılarak, kasten yaralamanın temel şekli düzenlenmiş, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiş, madde gerekçesinde bu husus açıkça vurgulanmıştır. Kasten yaralama fiilinin, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde olması hâli ise ikinci fıkrada düzenlenmiş olup bu durumda birinci fıkradaki hapis cezasından daha az süreli bir hapis cezası ya da seçimlik olarak adli para cezası suçun yaptırımı olarak öngörülmüştür.
Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, kasten yaralama suçunun oluşacağında tereddüt bulunmayıp, bu sonucu doğurmaya elverişli olan tüm hareketlerle, kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ... ile katılan ... (...) ...’ın yaklaşık bir aydır resmî nikâhlı evli oldukları, sanığın anne ve babası olan tanıklar ...ile ...’nin, sanık ... ve katılan ...’in oturdukları evin üst katında ikamet ettikleri, olay tarihinden yaklaşık bir hafta önce katılan ...’in annesi olan katılan ...’in ziyaret amacıyla kızı ve damadının yanına geldiği, 18.12.2011 tarihinde sanık ... ile katılan ... arasında pantolon ütüleme meselesi yüzünden tartışma yaşandığı, alt kattaki sesleri duyan katılan ... ile tanıklar..., ... ve sanığın kız kardeşi...’nın sanık ... ile katılan ...’in yanına gittikleri, katılan ...’in annesiyle birlikte evden ayrılmak istediği, bunun üzerine sanık ...’un katılanları alarak aracıyla otogara bıraktığı, katılanların polis merkezine giderek sanık tarafından darbedildikleri iddiasıyla şikâyetçi oldukları, Nazilli Devlet Hastanesince düzenlenen adli muayene raporlarında, her iki yanağında kızarıklık ve sağ el bileğinde hafif morluk olan katılan ...’in basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif şekilde yaralandığı, boynunun ön tarafında 1-2 adet kızarıklık olan ve başına tekme atıldığı şikâyetinde bulunan katılan ... hakkında kati raporun beyin cerrahı uzmanınca verileceğinin belirtildiği olayda; katılanların aşamalarda istikrarlı ve birbirlerini doğrulayan şekildeki anlatımları, bu anlatımlarına uygun adli muayene raporları, tanıklardan sanığın babası..., annesi ... ve kız kardeşi..."nın tartışma sırasında sanığın katılan ...’i itekleyerek evden çıkardığına dair ilk beyanları, bu deliller ile sanığın katılan ...’e tokat attığına dair sonradan mahkemede kabul etmediği kolluk ifadesinin de örtüşmesi, olayların sanık ... ile katılan ...’in evinde cereyan ettiği anlaşılmakla, kovuşturma aşamasında altıncı duruşmada sanık müdafisi tarafından olayı gören tanıklar olarak adları bildirilenlerden tanık ..."in olaya ilişkin bilgi ve görgüsünün olmadığı gibi diğer tanık ..."ın katılanların birbirlerine tokat attıklarına ilişkin beyanına dosya kapsamı ile örtüşmemesi nedeniyle itibar edilemeyecek oluşu karşısında; katılan ...’in daha nitelikli bir şekilde yaralanıp yaralanmadığına dair kati rapor aldırıldıktan sonra sanığın her iki katılana yönelik kasten yaralama suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, dosya kapsamı ve oluşa uygun olmayan gerekçelerle verilen beraat kararlarında isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu beraat hükümlerinin, katılan ...’in daha nitelikli bir şekilde yaralanıp yaralanmadığına dair kati rapor aldırıldıktan sonra sanığın her iki katılana yönelik kasten yaralama suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığa atılı kasten yaralama suçlarının sabit olmadığı düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Nazilli 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.11.2015 tarihli ve 338-709 sayılı direnme kararına konu beraat hükümlerinin, katılan ...’in daha nitelikli bir şekilde yaralanıp yaralanmadığına dair kati rapor aldırıldıktan sonra sanığın her iki katılana yönelik kasten yaralama suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 12.11.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.