Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/36656
Karar No: 2020/8591
Karar Tarihi: 02.07.2020

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/36656 Esas 2020/8591 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi         2017/36656 E.  ,  2020/8591 K.

    "İçtihat Metni"

    BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ: ... 6. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ: ALACAK


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan Sağlık Bakanlığı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı İsteminin Özeti :
    Davacı vekili; davacının, davalı ... Kamu Hastaneler Birliği bünyesinde diğer davalı ... Özel Güvenlik Hiz. Ltd. Şti ile iş sözleşmesine bağlı olarak halen özel güvenlik görevlisi olarak çalışmakta olduğunu, davalılar arasında 4857 sayılı İş Kanununun 2. maddesinin 6. fıkrasına göre geçerli asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğunu, davacının üyesi olduğu Güvenlik ve Savunma İşçileri Sendikasının gerekli çoğunluğu sağlayarak toplu iş sözleşmesi yapma yetkisini almış olduğunu ancak davalı alt işverenle gerçekleşen toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 51. maddesine göre uyuşmazlığın Yüksek Hakem Kurulu"na intikal ettirildiğini ve Yüksek Hakem Kurulu’nun kanunun kendisine verdiği yetkiye dayanarak söz konusu uyuşmazlığı 03/11/2015 tarih ve 2015/108 esas, 2015/141 karar sayılı karara bağladığını, Yüksek Hakem Kurulu Başkanlığı’nın kararının iş yerine tebliğ tarihinden itibaren 2 ay içerisinde 2 eşit taksitle ödenmesi gereken fark ücretlerinin ödenmediğini, bunun üzerine davacının üyesi olduğu Güvenlik ve Savunma İşçileri Sendikasının davalı işverenlere 04/12/2015 tarih ve 3577 sayılı ihtar yazısıyla davacının Toplu İş Sözleşmesinden doğan ücret ve sosyal haklarının ödenmesini talep etmiş olduğunu ancak bu ihtara rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek, davacının Toplu İş Sözleşmesinden doğan ücret zammı, ikramiye, çoçuk yardımı, vasıta yardımı, bayram yardımı, ücret ve sosyal haklarının davalılarca ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti :
    Davalı Sağlık Bakanlığı vekili; davalı alt işveren ...Özel Güvenlik Hiz. Ltd Şti"nin, davalı asıl işverenin üyesi bulunduğu kamu işveren sendikasını usulüne uygun olarak yetkilendirdiğini gösteren her hangi bir bilgi ve belge bulunmadığını, görüşmelerin Güvenlik İş Sendikası ile ...Özel Güvenlik Hiz. Ltd. Şti arasında geçtiğini, Toplu İş Sözleşmesi prosedürünün Kamu İşveren Sendikası tarafından yürütülmemiş ve sonuçlandırılmaması nedeniyle Genel Sekreterliğinin Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanmış olan Toplu İş Sözleşmesi ile belirlenen ücret ve sosyal haklardan kaynaklanan bedel artıklarından sorumlu tutulamayacağını, davanın usul ve esas bakımından dayanaksız bulunduğunu beyanla, reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Davalı şirket tarafından davaya cevap verilmemiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti :
    İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davalılar arasında geçerli bir asıl işveren alt işveren ilişkisinin olduğu, davacının üyesi olduğu sendika ile alt işveren arasında Yüksek Hakem Kurulu tarafından karar bağlanan toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan işçilik alacaklarından davalıların birlikte sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu :
    İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalı Bakanlık vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
    Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilerek, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, ancak dava sırasında yatırılan harçların “yargılama masrafları” olarak tanımlanarak harçtan muaf olan davalı idareye harç yüklenmesi sonucunu doğuracak şekilde yargılama giderlerine dahil edilmesinin yasal bulunmadığı gerekçesiyle, hüküm ortadan kaldırılarak ve yeniden kısmen kabul, kısmen red yönünde hüküm kurulmuştur.
    Temyiz Başvurusu :
    Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davalı Sağlık Bakanlığı vekili temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
    Gerekçe :
    Toplu iş sözleşmesi kavramı Anayasanın 53. maddesinde düzenlenmiştir. “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” başlıklı maddenin birinci fıkrasına göre “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
    6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 2/1-ğ maddesinde tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak tanımlanan sendikaların amacı, yine aynı maddede, üyelerinin ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak olarak ifade edilmiştir. Şüphesiz, sendikaların belirtilen amacı gerçekleştirebilecekleri en iyi araç, serbest toplu pazarlık hakkı çerçevesinde bağıtlanacak bir toplu iş sözleşmesidir.
    Toplu iş sözleşmesi yetkisi ise, toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip kuruluş veya kişinin belli bir toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için Kanunun aradığı niteliğe sahip olmasını gösterir.
    6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun “Yetki” başlıklı 41. maddesinin birinci fıkrasına göre “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
    Diğer taraftan 6356 sayılı Kanun’un 34. maddesinin ikinci fıkrasında, bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesinin ancak işletme düzeyinde yapılabileceği ifade edilmiştir. Belirtilen düzenleme emredici nitelikte olup, kamu düzenine ilişkindir.
    6356 sayılı Kanun’un 41. ve devamı maddelerinde belirtilen usule göre yetki belgesinin alınmasından sonra yapılacak çağrı ile toplu görüşme süreci başlayacaktır. Toplu görüşme sürecinde taraflarca anlaşma sağlanması durumunda toplu iş sözleşmesi bağıtlanacak, aksi halde ise arabuluculuk aşaması ve daha sonra ise grev aşaması gündeme gelecektir. Anayasanın 54. maddesinin üçüncü fıkrasında da, grev ve lokavtın yasaklanabileceği hallerin kanunla düzenleneceği belirtildikten sonra devam eden fıkrada da, grev ve lokavtın yasaklandığı hallerde uyuşmazlığın Yüksek Hakem Kurulu tarafından çözüleceği ifade edilmiştir.Hukukumuzda, yukarıda belirtilen düzenlemeler doğrultusunda, toplu görüşme süreci işçi sendikası ile işveren sendikası yahut sendika üyesi olmayan işveren arasında yürütülecek ise de, kamu kurumlarında personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmesi ile faaliyet gösteren alt işveren işyerleri yönünden kısmen ayrıksı düzenlemeler öngörülmüştür.4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu"nun 8’inci maddesine 6552 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesi ile eklenen fıkraya göre “4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca ihale edilen işlerde, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 2 nci maddesinde tanımlanan asıl işveren-alt işveren ilişkisi çerçevesinde alt işveren tarafından münhasıran bu Kanun kapsamına giren kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde çalıştırılan işçileri kapsayacak olan toplu iş sözleşmeleri; alt işverenin yetkilendirmesi kaydıyla merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin üyesi bulunduğu kamu işveren sendikalarından birisi tarafından 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümlerine göre yürütülür ve sonuçlandırılır. Toplu iş sözleşmesinin kamu işveren sendikası tarafından bu fıkraya göre sonuçlandırılması hâlinde, belirlenen ücret ve sosyal haklardan kaynaklanan bedel artışı kadar idarece fiyat farkı ödenir. Kamu işveren sendikası tarafından yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmeleri için fiyat farkı ödenemez, 4857 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrası esas alınarak asıl işveren sıfatından dolayı ücret farkına hükmedilemez ve asıl işveren sıfatıyla sorumluluk yüklenemez. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin esas ve usuller, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenir.”
    Madde doğrultusunda düzenlenen ve 22.01.2015 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanan “Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımlarında Toplu İş Sözleşmesinden Kaynaklanan Fiyat Farkının Ödenmesine Dair Yönetmelik” ile de uygulamanın esasları ayrıntılı olarak tanzim edilmiştir.6552 sayılı Kanun ile getirilen sisteme göre asıl işveren-alt işveren ilişkisi çerçevesinde alt işveren tarafından personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmesi kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde çalıştırılan işçileri kapsayacak olan toplu iş sözleşmelerinin, alt işverenin yetkilendirmesi kaydıyla kamu işveren sendikalarından birisi tarafından yürütülerek sonuçlandırılması öngörülmüştür. Kanunun gerekçesinde de, düzenlemenin amacının, belirtilen alt işveren işçilerinin de diğer işçiler gibi, Anayasada yer verilen sendika kurma ve toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahip olduğunun açık olduğu, ancak ihale mevzuatının mevcut düzenlemelerinin, uygulamada söz konusu işçilerin Anayasal haklarını kullanmasını engellediğini, son yıllarda bu işçilerin söz konusu haklarını kullanmaya başladıklarını, alt işveren yahut idare ile toplu iş sözleşmesi imzaladıkları, ancak toplu iş sözleşmesi nedeniyle elde edilen ücret ve sosyal haklarının kamu ihale mevzuatındaki hükümler nedeniyle akim kaldığının görüldüğü ve bu gerekçelerle alt işveren işçilerinin toplu sözleşme hakkının temini olduğu hususu ifade edilmiştir. Nitekim uygulamada da, alt işveren tarafından toplu iş sözleşmesi bağıtlansa dahi, hizmet alım sözleşmeleri ve kamu ihale mevzuatı sebebiyle, idarece fiyat farkının temini söz konusu olamadığından, işçilerin toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan haklarının akim kaldığı müşahade edilmektedir. Bu itibarla, belirtilen aksaklıkların giderilmesi amacıyla, kamu işveren sendikasının, üyelik ilişkisi bulunmayan alt işvereni temsilen toplu iş sözleşmesi yapma ehliyetine sahip olması 6356 sayılı Kanun ile öngörülen sisteme getirilen önemli bir istisnadır.Bu genel açıklamalar ışığında temyiz itirazlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.Somut uyuşmazlıkta, davalı şirket ile davalı idare arasında özel güvenlik işi ile ilgili hizmet alım sözleşmesinin bulunduğu, davacının alt işveren nezdinde özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığı, davacının Güvenlik İş Sendikasına 19.06.2014 tarihinde üye olduğu, sendika ile davalı alt işveren arasında toplu iş sözleşmesi görüşmeleri anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine Yüksek Hakem Kurulu tarafından uyuşmazlığın 03/11/2015 tarih ve 2015/108 esas, 2015/141 karar sayı ile karara bağlandığını, davacının anılan toplu iş sözleşmesine dayalı taleplerinin kısmen kabulüne, kısmen karar verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.Ne var ki, Mahkemece varılan bu sonuç tarafların iddia ve savunmaları ve dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu’na göre daha özel bir kanun olup, 8. maddesi kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde çalıştırılan işçileri kapsayacak olan toplu iş sözleşmelerinin alt işverenin yetkilendirmesi kaydıyla merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin üyesi bulunduğu kamu işveren sendikalarından birisi tarafından yürütülerek ve sonuçlandırılacağı, kamu işveren sendikası tarafından yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmeleri için ise 4857 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrası esas alınarak asıl işveren sıfatından dolayı ücret farkı ve asıl işveren sıfatıyla sorumluluk yüklenemeyeceği açıklıkla düzenlenmiş olduğu, buna karşın alt işveren şirketin 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan prosedüre uygun olarak, Kamu İşveren Sendikasına bu kapsamda yetki verdiğine dair davacı vekilinin beyanı dışında somut bir delilin sunulmamış olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle iken; davalı kurum yönünden uyuşmazlık konusu alacak taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı gerekçe ile kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen karar hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    Sonuç: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine, karardan bir suretin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 02.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi