4. Hukuk Dairesi 2018/1042 E. , 2020/2574 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : .... Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ...Reklam Ltd. Şti. ve diğerleri aleyhine 04/05/2016 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın davalı .... Şti. yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne dair verilen 08/06/2017 günlü karara karşı davacı vekili ile davalılar ... ve ... AŞ tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; davalılar ... ve ... AŞ" nin istinaf başvurusunun kabulüne, davanın reddine, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 11/12/2017 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın davalı ... ve ... AŞ yönünden kısmen kabulüne, davalı ....Şti. yönünden reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekilinin ve davalı ... ve ... AŞ vekillerinin istinaf yolu başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince; davalı ... ve ... AŞ vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, Düzce 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/06/2017 gün ve 2016/332 esas, 2017/359 sayılı kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalı ...Ş.’nin 06/05/2014 günlü nüshasında ‘"Düzce de 25 lik genç 81 lik nineye" başlıklı haberin davalı ... tarafından dava dışı gazetelere servis edildiğini, diğer davalı ....Şti.’nin sahibi olduğu www.sondakika.com sitesinde de yayınlandığını, haber içeriğinde müvekkilinin fotoğrafının açık bir şekilde ve tecavüzcü kanısı oluşturacak biçimde verildiğini, müvekkili aleyhinde soruşturma başlatıldığını, soyut iddia dışında delil bulunamadığından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini , davaya konu haber nedeniyle kişilik haklarına zarar verildiğini belirterek manevi zararının tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davaya konu haberde davacının yüzünün karartılmadığı, habere konu eylemin soruşturma aşamasında olmasına rağmen kesin kanı oluşturacak şekilde ifadelere yer verilerek yayınlandığı, toplumda infial uyandırabilecek hassas bir olayın davalı ... ve ... AŞ tarafından daha dikkatli bir şekilde yayınlanması gerektiği, yapılan haberde davacının masumiyet karinesinin çiğnendiği, bu durumun davacının kişisel haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesi ile davanın davalı ... Gazetecilik AŞ ve ... AŞ yönünden kısmen kabulüne, davalı .... Şti. yönünden davacı hakkında haber yapıldığına ilişkin dosyaya belge ibraz edilemediğinden bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Hükme karşı davacı vekili ve davalı ... ve ... AŞ vekilleri tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davaya konu haberin güncel olduğu, eylemin mahiyeti itibariyle yayınlanmasında kamu yararı bulunduğu, sonradan eylemin davacı tarafından gerçekleştirilmediği sabit olsa da haber tarihi itibariyle yayının görünür gerçeğe uygun olduğu, haber içeriğinin ‘’iddiaya göre’’ şerhiyle verildiği, özle biçim arasındaki dengenin korunduğu, davacının açık isminin yazılmadığı, kesin yargı içeren ifadelere yer verilmediği, haber başlığının okuyucunun dikkatini çekmek için yazıldığı, davacının resminin adliyeye sevk edilirken çekildiği, fotoğrafın yayınlanmasının ayrıntı niteliğinde olduğu, davaya konu yayınların davacının kişilik haklarını ihlal etmediğini belirterek, davalı ... ve ... AŞ vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, Düzce 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/06/2017 gün ve 2016/332 esas, 2017/359 sayılı kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp yayınlarında Anayasa"nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Davaya konu yayın bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının fotoğrafının açık bir şekilde yayınlanmak suretiyle verildiği, davacı ile herhangi bir ilgisi bulunmayan bir eylemin davacıya aitmiş gibi gösterilerek asılsız bir şekilde haber yapıldığı, haberin verilmesinde kamu yararı bulunmadığı, haberin yapılmasında basın özgürlüğü sınırlarının aşıldığı anlaşılmakla davacı yararına uygun bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/07/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.