Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/971
Karar No: 2019/653

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/971 Esas 2019/653 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/971 E.  ,  2019/653 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 31-105

    Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık ..."nın TCK"nın 179/2-3, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Adana 26. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13.01.2015 tarihli ve 965-11 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 02.12.2015 tarih ve 5167-18798 sayı ile;
    "1- Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu raporlarında istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere; alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyede olursa olsun bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği, ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması hâlinde, güvenli sürüş yeteneğini kaybedip etmediği, bireyin o andaki sürüş ehliyetini belirleyebilecek dikkat, algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik, nistagmus, akomadasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumunun tespitine yönelik detaylı dahili muayenesine yönelik tıbbi verilerin değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği, ancak böyle bir tespit yapılmamış olsa bile bireysel farklılıkları da elimine edebilecek şekilde 100 promilden yüksek olarak saptanan alkol düzeyinin, güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceğinin, bilimsel olarak kabulü gerektiği, sanığın idaresindeki araçla olaydan yaklaşık 4 saat sonraki ölçüme göre 0,09 promil alkollü hâlde seyir hâlinde iken olaya konu kavşak mahallinden geçtiği sırada direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı yol bölümüne geçerek, yavaşlamakta olan araçlara çarpması şeklinde meydana gelen olayda, Adli Tıp Kurumu uygulamalarında kan alkol düzeyinin 1 saatte % 15 mg azaldığı kabul edildiğinde, olay anında yaklaşık 0,69 promil alkollü olduğu dikkate alınarak, olayın tek başına alkolden kaynaklandığına ve sanığın güvenli araç kullanamayacağına ilişkin herhangi bir tespit bulunmaması karşısında, sadece alkol kullanılmış olmasının trafik güvenliğinin tehlikeye sokma suçundan mahkûmiyet için yeterli olmadığı ve sanığın unsurları oluşmayan suçtan beraati yerine yazılı gerekçeyle mahkûmiyetine hükmedilmesi,
    2- Sanık hakkında TCK"nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmî Gazete"de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Adana 26. Asliye Ceza Mahkemesi ise 18.02.2016 tarih ve 31-105 sayı ile;
    "...Sanığın 0.50 promil ile 100 promil oranında alkollü iken maddi hasarlı veya bunu aşan kaza yapması hâli, kazanın alkolün etkisi ile meydana geldiği hususunda somut bir tespitin yapılmasının zorunlu olduğu düşüncesinin, suç tarihi ve karar tarihi itibariyle yerinde olmadığı; zira, kanun koyucunun suç koyan, düzenleyen mevzuat hükümlerinin, lafzi yorumu aşan, çelişen yorumla, suç olmaktan çıkarılmasının, kanun koyucunun yasal düzenleme ile koyduğu amaçla çelişmektedir. 2918 s. Karayolları Trafik Kanunu"nun 24.05.2013-6487 S.K./19. maddesi ile değişik 48. maddesinin 6 ve 7. fıkralarında:
    "Hususi otomobil sürücüleri bakımından 0.50 promilin, diğer araç sürücüleri bakımından 0.20 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermesi hâlinde, ayrıca Türk Ceza Kanunu"nun ilgili hükümleri uygulanır.
    Yapılan tespit sonucunda 1.00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanunu"nun 179 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır."
    Şeklindeki düzenleme, alkollü araç kullanma ile ilgili TCK"nın 179/3. maddesi nazara alındığında, sanık sürücünün 100 promilin üzerinde araç kullandığının anlaşılması ve durumun kollukça tespiti hâlinde, ortada soyut tehlike suçu bulunduğunda, suçun oluştuğunun kabulünün zorunlu olduğu; sanık sürücünün 50 ile 100 promil oranında alkollü iken kaza yapmadan yakalanması hâlinde, eylem suç teşkil etmeyecek ancak idari yaptırım verilecektir. Sanık sürücü, 50 ile 100 promil oranında alkollü iken kaza yapması hâlinde, dış alemde, maddi hasarlı ve/veya yaralamalı kaza meydana gelmiş ise sanık sürücünün alkolün etkisiyle kaza yaptığının kabulünün gerektiği; sanık sürücünün kazanın alkolün etkisiyle olmadığını, kendisinin dışında yolun özellikleri veya araçta meydana gelen bozukluklar sebebiyle kazanın meydana geldiğini ispat dışında suçtan kurtulması mümkün olmadığı; kanun koyucunun 2918 SK.m. 48/6. fıkradaki düzenlemesinin, sanığın 50 ile 100 promil alkollü iken kaza yaparak en az maddi hasarlı kazaya sebep olmuş ise, kazanın alkolün etkisiyle geldiğini karine olarak kabul ettiği; aksi düşüncenin kabulü hâlinde kanun koyucunun 24.05.2013-6487 S.K./19. madde ile değişik 2918 SK.m. 48. maddesinde yaptığı değişikliğin bir anlamı kalmayacağı zira bu maddede yapılan değişiklikten önce Yargıtay Özel Ceza Dairelerince TCK"nın 179/2-3. fıkralarındaki suçun oluşması için somut bir tehlikenin meydana gelerek, bu durumun tespiti ile ispat edilerek sübut bulması arandığından, bu maddedeki suçun soyut tehlike suçu olmadığı somut tehlike suçu olduğu belirtilerek uygulanmıştır. Bu çerçevede, sanığın sadece alkollü iken araç kullanırken yakalanması hâlinde veya aşırı hızla gitmesi, trafikte makas atarak, hatalı sollama yaparak gitmesi hâlinin bu maddedeki suçu oluşturmayacağı kabul edilmekte idi, mutlaka alkollü araç kullanmak suçunun oluşması için sanığın hem alkollü olması, hem de alkolün etkisinde iken alkol sebebiyle, kaza yapması, kazanın da alkol sebebiyle meydana geldiğinin tespiti ile ispatı aranmakta idi; kanun koyucu 24.05.2013-6487 S.K./19. madde ile değişik 2918 SK"nın 48. maddesinde yaptığı değişiklik sonrası, TCK"nın 179/3. maddesinin uygulamasını da değiştirerek, alkollü araç kullanmada, sanığın 50 ile 100 promil oranında alkollü iken kaza yapması hâlini, alkollü olarak kaza yapmasının karinesi, diğer bir ifade ile kazanın alkolün etkisi ile meydana geldiğinin ispatı olarak kabul ettiği düşünüldüğünden, Yargıtay 12. CD."sinin, bozma kararının yerinde olmadığı," şeklindeki gerekçeyle önceki hükümde direnilmesine karar vermiştir.
    Direnme kararına konu olan bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.04.2016 tarihli ve 136597 sayılı “Bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 604-925 sayı ile; 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 17.05.2017 tarih ve 136-4101 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun yasal unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    26.09.2014 tarihli trafik tespit tutanağına göre; sanık ...’nın 26.09.2014 tarihinde saat 21.20 sıralarında sevk ve idaresindeki 01 ... 05 plaka sayılı aracıyla Mahfesığmaz Mahallesinde bulunan...Bulvarından Kenan Evren Bulvarı yönüne dönüş yaptığı sırada direksiyon hâkimiyetini kaybederek orta refüj üzerinden karşı yola geçip karşı yolda kırmızı ışıkta duran mağdur ...’ın sevk ve idaresindeki 01 ... 74 plaka sayılı aracın sol arka yan kısmına çarptığı, ardından sağa doğru savrularak kavşağa doğru yaklaşan ve durmak üzere olan mağdur ...’nin sevk ve idaresindeki 01 .. 171 plaka sayılı aracın ön sağ kısmına çarptığı, sanığın Karayolları Trafik Yönetmeliği"nin 94/A-k maddesinde yer alan “Sürücülerin bölünmüş yollarda karşı yöndeki trafik için ayrılan yol bölümüne girmeleri yasaktır.” kuralını ihlal ettiği, olay nedeni ile sanığın aracında bulunan mağdurlar ... ve ...’in yaralandığı,
    Kaza anından dört saat sonra düzenlenen alkolmetre ölçüm sonucuna göre, sanığın 0,09 promil alkollü olduğunun tespit edildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Mağdur ...; olay tarihinde saat 21.30 sıralarında sevk ve idaresindeki araçla Kenan Evren Bulvarından Turgut Özal Bulvarına gitmek için...Bulvarına girdiğini, Hacı Nazım Turgut İlkokulu önünde kırmızı ışık yanması nedeniyle durduğunu, yolun karşı şeridinden ilerleyen sanığın sevk ve idaresindeki aracın hızla kayarak orta refüje çıktığını ve orta refüjden bulunduğu şeride geçerek aracının sol arka tekerine sağ ön tamponuyla çarptığını, çarpmanın etkisiyle aynı aracın kendi bulunduğu şeritte arkasından gelen başka bir aracın da ön tamponuna çarparak durduğunu,
    Mağdur ...; olay tarihinde saat 21.30 sıralarında sevk ve idaresindeki araçla Kenan Evren Bulvarından Turgut Özal Bulvarına gitmek için...Bulvarına girdiğini, Hacı Nazım Turgut İlkokulu önünde kırmızı ışık yandığı için yavaşladığı sırada yolun karşı şeridinden ilerleyen sanığın sevk ve idaresindeki aracın hızla kayarak orta refüje çıktığını ve orta refüjden bulunduğu şeride geçerek önündeki aracın sol arka tekerine sağ ön tamponuyla çarptığını, çarpmanın etkisiyle savrulan aracın kendi aracının ön tamponuna çarptığını,
    Mağdur ...; olay günü arkadaşı olan sanık ile evinde alkol aldıklarını, daha sonra sanığın kullandığı araçla dışarı çıktıklarını, arkadaşı mağdur ...’i de aldıktan sonra seyir hâlindeyken Kenan Evren Bulvarından...Bulvarına girdiklerini, kendisinin sağ ön koltukta, mağdur ...’in ise sağ arka koltukta oturduğunu, Damar Arıkoğlu Bulvarına girdikten sonra ilk ışıklardan tekrar Kenan Evren Bulvarına gitmek için dönüş yaptıkları sırada sağ taraftan bir araç geldiğini, sanığın hemen frene bastığını ancak direksiyon hâkimiyetini kaybederek orta refüje çıktığını, daha sonra da diğer şeritte bulunan araçla kafa kafaya çarpıştıklarını, kendisinin ve arkadaşı mağdur ...’in yaralandığını,
    Mağdur ...; olay günü arkadaşı olan sanığın sevk ve idaresindeki araçta mağdur Armağan ile birlikte bulunduklarını, kendisinin sol arka koltukta mağdur Armağan’ın ise sağ ön koltukta oturduğu, Damar Arıkoğlu Bulvarına girdikten sonra ilk ışıklardan tekrar Kenan Evren Bulvarına gitmek için dönüş yaptıkları sırada sanığın direksiyon hâkimiyetini kaybederek orta refüje çıktığını, kafasını çarptığı için sonra ne olduğunu hatırlamadığını, kaza nedeniyle kendisinin ve arkadaşı mağdur Armağan"ın yaralandığını,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık ...; olay günü arkadaşları olan mağdurlar ... ve Armağan ile birlikte bir miktar alkol aldığını, daha sonra birlikte kendisinin sevk ve idaresindeki araçla dışarı çıktıklarını, Kenan Evren Bulvarından Turgut Özal Bulvarına gitmek için...Bulvarına girdiğini, daha sonra ilk ışıklardan tekrar Kenan Evren Bulvarına dönüş yaptığı sırada sağ tarafından bir araç geldiğini gördüğünü, bu aracın kendi aracına çarpmaması için hızlanarak direksiyonu kırdığını ancak sonrasında direksiyon hâkimiyetini kaybederek refüje çıktığını, refüjden de diğer şeride geçip hareket hâlinde bulunan bir araca çarptığını, ardından bu aracın arkasından gelen araçla kafa kafaya çarpıştıklarını savunmuştur.
    TCK’nın “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” başlıklı 179. maddesinin suç tarihi (26.09.2014) itibarıyla yürürlükte bulunan ikinci ve üçüncü fıkraları;
    “...
    Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiş olup 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle TCK’nın 179. maddesinin ikinci fıkrasına “idare eden kişi,” ibaresinden sonra gelmek üzere “üç aydan” ibaresi eklenerek madde son hâlini almıştır.
    TCK’nın 179. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının uygulanma şartları ise madde gerekçesinde,; "Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarının, kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için, aracın tehlikeli bir şekilde sevk ve idare edilmesi gerekir. Aracın sevk ve idaresinin salt trafik düzenine aykırılığı bu suçun oluşumuna neden olmayacaktır. Bu suçun oluşabilmesi için, aracın trafik düzenine aykırı olarak ve ayrıca kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde kullanılması gerekir. Bu bakımdan söz konusu suç, somut tehlike suçu niteliği taşımaktadır.
    Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişinin cezalandırılması öngörülmüştür. Bu bakımdan, örneğin, uzun süre araç kullanmak dolayısıyla yorgun ve uykusuz olan kişilerin araç kullanmaya devam etmesi hâlinde de bu suçun oluştuğunu kabul etmek gerekir." şeklinde açıklanmıştır.
    TCK"nın 179. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen suçun faili, alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişidir. Suçun oluşması için tek başına alkol veya uyuşturucu madde etkisinde araç kullanmak yeterli olmayıp ayrıca kişinin alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edip edemeyeceğinin, diğer bir deyişle güvenli araç kullanıp kullanamayacağının tespit edilmesi gerekmektedir (Ömer Metehan Aynural, Soyut Tehlike Bağlamında Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu (TCK 179/3), On İki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, İstanbul, Mart 2018, s. 42-45).
    TCK"nın 179 maddesinin üçüncü fıkrasında sözü edilen alkol, alkollü içki yapımında kullanılan alkol türü olan etanoldür (etil alkol). Promil ise, alınan alkolün 100 mililitre kandaki oranını miligram cinsinden gösteren ölçü birimidir. Alkolün ağırlığı, kanın ise hacmi dikkate alınarak kurulan orantı üzerinden kandaki alkolün promil cinsinden seviyesi belirlenir. Örneğin 0,40 promil, 100 mililitre kanda 40 miligram alkol bulunduğunu gösterir. Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunca vücuda alınan etil alkolün kandaki seviyesinin ortalama olarak saatte 0,15 promil azaldığının tıbben bilindiği belirtilmektedir.
    Bu aşamada 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 48. maddesinin suç tarihinden önce yürürlükte bulunan hâli ile suç tarihi itibarıyla yürürlükte olan hükümlerinin incelenmesinde fayda bulunmaktadır.
    2918 sayılı Kanun"un suç tarihinden önce yürürlükte bulunan "Alkollü içki, uyuşturucu veya keyif verici maddelerin etkisi altında araç sürme yasağı" başlıklı 48. maddesi;
    "Uyuşturucu veya keyif verici maddeleri almış olanlar ile alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin kara yolunda araç sürmeleri yasaktır.
    Uyuşturucu veya keyif verici maddelerin cinsleri ile alkollü içkilerin etki dereceleri ve kandaki miktarlarını tespit amacıyla, trafik zabıtasınca teknik cihazlar kullanılır. Tespit usulleri ve muayene şartları, Sağlık Bakanlığının görüşüne uygun olarak hazırlanacak yönetmelikte düzenlenir.
    Bu madde hükmüne uymayan sürücüler derhal araç kullanmaktan men olunur.
    Toplu taşım araçlarında sigara içilemez. Sigara içenler hakkında 4207 sayılı Tütün Mamüllerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun hükümleri uygulanır.
    Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin, suçun işlendiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde; birinci defasında sürücü belgeleri altı ay süreyle geri alınır ve haklarında 265 300 000 lira para cezası uygulanır. İkinci defasında sürücü belgeleri iki yıl süreyle geri alınır ve haklarında 332 600 000 lira para cezası uygulanır ve bu sürücüler Sağlık Bakanlığınca, esas ve usulleri Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine tabi tutulurlar, eğitimi başarıyla tamamlayanların belgeleri süresi sonunda iade edilir. Üç veya üçten fazlasında ise, sürücü belgeleri beş yıl süreyle geri alınır ve altı aydan aşağı olmamak üzere hafif hapis cezası ile birlikte 532 600 000 lira hafif para cezası uygulanır. Ayrıca, psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesine tabi tutulurlar. Bu değerlendirme ve muayene sonrasında uygun görülenlere, geri alma süresi sonunda sürücü belgeleri iade edilir. Psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesinin yapılmasına dair esas ve usuller yönetmelikte gösterilir.
    Uyuşturucu ve keyif verici maddeleri alarak araç kullananlara, eylemi başka bir suç oluştursa bile ayrıca, altı ay hafif hapis cezası ile birlikte 532 600 000 lira hafif para cezası uygulanır ve sürücü belgeleri süresiz olarak geri alınır," şeklinde iken 11.06.2013 tarihli ve 28674 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanun"un 19. maddesi ile 2918 sayılı Kanun"un 48. maddesinin başlığı “Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin etkisi altında araç sürme yasağı" olarak, metni de;
    "Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır.
    Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılır.
    Kişinin yaralanmak veya ölümlü ya da kollukça müdahil olunan maddi hasarlı trafik kazasına karışması hâlinde, ikinci fıkrada belirtilen muayeneye tabi tutulması zorunludur. Teknik cihaz ile yapılan ölçüme itiraz eden veya bu cihaz ile ölçüm yapılmasına müsaade etmeyen bu sürücüler, en yakın adli tıp kurumuna veya adli tabipliğe veya Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kuruluşlarına götürülerek uyuşturucu veya uyarıcı madde ya da alkol tespitinde kullanılmak üzere vücutlarından kan, tükürük veya idrar gibi örnekler alınır. Bu işlem bakımından 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 75 inci maddesi hükümleri, beşinci fıkrası hariç olmak üzere uygulanır.
    Trafik kazası sonucunda kişinin ölmesi veya teknik cihaza üfleyemeyecek kadar yaralanmış olması hâlinde, üçüncü fıkra hükümlerine göre bu kişilerden kan, tükürük veya idrar gibi örnekler alınır.
    Yapılan tespit sonucunda, 0.50 promilin üzerinde alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sürücüler hakkında, fiili bir suç oluştursa bile, 700 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi altı ay süreyle geri alınır. Hususi otomobil dışındaki araçları alkollü olarak kullanan sürücüler bakımından promil alt sınırı 0.21 olarak uygulanır. Alkollü olarak araç kullanma nedeniyle sürücü belgesi geri alınan kişiye, son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde; ikinci defasında 877 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri iki yıl süreyle, üç veya üçten fazlasında ise, 1.407 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri her seferinde beşer yıl süreyle geri alınır. Sürücü belgelerinin herhangi bir nedenle geçici olarak geri alınmış olması hâlinde belirtilen süreler, geçici alma süresinin bitiminde başlar.
    Yapılan tespit sonucunda, 1.00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 179 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır.
    Hususi otomobil sürücüleri bakımından 0.50 promilin, diğer araç sürücüleri bakımından 0.20 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermesi hâlinde, ayrıca Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
    Uyuşturucu veya uyarıcı madde aldığı tespit edilen sürücülere 3.600 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi beş yıl süreyle geri alınır. Bu kişiler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanır.
    Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarım tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeyen sürücülere 2000 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi iki yıl süreyle geri alınır.
    Sürücünün uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığından şüphe edilmesi hâlinde 5271 sayılı Kanunun adli kolluğa ilişkin hükümleri uygulanır.
    Alkollü olarak araç kullanması nedeniyle son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde sürücü belgeleri ikinci defa geri alınan sürücüler Sağlık Bakanlığınca, usul ve esasları İçişleri, Millî Eğitim ve Sağlık bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine; üç veya üçten fazla geri alınan sürücüler ise psiko-teknik değerlendirmeye ve psikiyatri uzmanının muayenesine tabi tutulurlar.
    Sürücü belgelerinin geçici geri alma işlemleri bu Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan görevliler tarafından yapılır.
    Bu madde hükümlerine göre geri alınan sürücü belgesinin iade edilebilmesi için; ilgili kişi hakkında trafik kurallarına aykırılık dolayısıyla bu Kanun hükümlerine göre verilmiş olan idari para cezalarının tamamının tahsil edilmiş olması; uyuşturucu veya uyarıcı madde alması nedeniyle sürücü belgesi geri alınanların ayrıca sürücü olmasında sakınca bulunmadığına dair resmi sağlık kurumlarından alınmış sağlık kurulu raporunun ibraz edilmesi şarttır.
    Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin tespiti için kullanılacak teknik cihazların sahip olacağı asgari koşullar ile diğer usul ve esaslar yönetmelikte gösterilir.” şeklinde değiştirilmiş olup, maddenin altıncı fıkrasında, yapılan tespit sonucunda kandaki alkol miktarı 1,00 promilin üzerinde çıkan sürücüler hakkında TCK"nın 179. maddesinin üçüncü fıkrası hükümlerinin uygulanacağı, yedinci fıkrasında ise hususi otomobil sürücüleri bakımından 0,50 promilin, diğer araç sürücüleri bakımından 0,20 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermeleri hâlinde, ayrıca TCK"nın ilgili hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.12.2018 tarihli ve 708-608 sayılı kararında da açıklandığı üzere 11.06.2013 tarihinde ve sonrasındaki dönemde gerçekleşen eylemler yönünden maddenin altıncı fıkrası uyarınca 1,00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında her hâlükârda, yedinci fıkrası uyarınca da 0,50 promilin üzerinde alkollü olan otomobil sürücüleri ile 0,20 promilin üzerinde alkollü olan diğer araç sürücülerinin ise trafik kazasına sebebiyet vermeleri hâlinde TCK’nın 179. maddenin üçüncü fıkrası kapsamındaki trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu oluşacaktır. 11.06.2013 tarihinden önceki dönemde gerçekleşen eylemlerde ise 0,30 promil ve altında alkollü olduğu tespit edilen sürücüler açısından aksi ispatlanmadığı sürece emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edecek durumda olduklarından suç oluşmayacak, 0,31-1,00 promil alkol tespit edilen kişilerin emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edip edemeyecek hâlde olup olmadıkları hususunun olaydan sonra en kısa sürede yapılacak ayrıntılı bir doktor muayenesiyle belirlenmesi gerekecek, bunun mümkün olmadığı hâllerde bu husus failin olay sırasındaki davranışları değerlendirilmek suretiyle belirlenebilecek, 1,01 promil ve üzerinde alkol tespit edilen kişilerin ise her koşulda emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde oldukları kabul edilecek ve bu kişiler açısından TCK’nın 179. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamındaki suç oluşacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanığın, 26.09.2014 tarihinde saat 21.20 sıralarında sevk ve idaresindeki 01 ... 05 plaka sayılı aracıyla Mahfesığmaz Mahallesinde bulunan...Bulvarından Kenan Evren Bulvarı yönüne doğru dönüş yaptığı sırada direksiyon hâkimiyetini kaybederek orta refüj üzerinden karşı yola geçip aracının sol ön kısmıyla karşı yolda kırmızı ışıkta duran mağdur ...’ın sevk ve idaresindeki 01 ... 74 plaka sayılı araca çarptığı, ardından sağa doğru savrulup kavşağa yaklaşan ve durmak üzere olan mağdur ...’nin sevk ve idaresindeki 01 .. 171 plaka sayılı aracın ön sağ kısmına çarpmak suretiyle maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiği, kazadan dört saat sonra yapılan ölçüme göre 0,09 promil alkollü olduğu anlaşılan olayda;
    Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanunu"nun 48. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca 0,50 promilin üzerinde alkollü olan otomobil sürücülerinin trafik kazasına sebebiyet vermeleri hâlinde TCK"nın ilgili hükümlerinin uygulanacağının hüküm altına alınması, kazadan dört saat sonra yapılan ölçüme göre 0,09 promil alkollü olan, ancak adli tıp uygulamalarına göre alkolün kandaki seviyesinin ortalama olarak saatte 0,15 promil azaldığı gözetildiğinde sanığın kaza anında 0,69 promil alkollü olduğu sonucuna ulaşılması ve güvenli sürüş yeteneğini kaybetmiş olduğunu gösterir şekilde mağdurlar... ve...’ın araçlarına çarpmak suretiyle maddi hasarlı trafik kazasına neden olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığa isnat edilen, alkolün etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanmak suretiyle trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun unsurları itibarıyla oluştuğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme gerekçesi isabetli olduğundan uygulamanın denetlenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığa atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçununun yasal unsurlarının oluşmadığı görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Adana 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.02.2016 tarihli ve 31-105 sayılı hükmündeki direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
    2- Dosyanın, uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE,
    12.11.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi