Esas No: 2021/4023
Karar No: 2022/2497
Karar Tarihi: 28.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4023 Esas 2022/2497 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/4023 E. , 2022/2497 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12.03.2020 tarih ve 2019/269 E- 2020/246 K. sayılı kararın davacı vekili ve katılma yoluyla davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin kabulüne-usulden reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 04.03.2021 tarih ve 2020/1120 E- 2021/336 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili kurumun hizmet aldığı Global Temizlik İnşaat Eğitim Sağlık Güvenlik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin işçilerinden...'ün emeklilik sebebiyle işten ayrıldığını, müvekkiline başvurarak kıdem tazminatının ödenmesini talep ettiğini, işçiye ödenen 33.723,24 TL tazminatın rücuen tahsili maksadıyla Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/499 Esas sayılı dosyası ile alacak davası açıldığını, yargılama esnasında şirketin ticaret sicilinden re'sen silindiğinin anlaşıldığını, şirketin ihyası için taraflarına yetki ve süre verildiğini belirterek Global Temizlik İnşaat Eğitim Sağlık Güvenlik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, iş bu dava ile tarafları ve konusu aynı olan davalar bulunduğunu, usul ekonomisi bakımından davaların birleştirilmesi gerektiğini, aksi halde davanın HMK 114(I) gereği reddi gerektiğini, 6102 sayılı Kanunun geçici 7. maddesine dayanarak yapılan terkin işlemlerinin usulüne uygun olduğunu, şirketin alacak ve borçlarının bilinmesinin mümkün olmadığından işbu davanın açılmasına sebebiyet verilmediğini, tescile dair verilen kararlara karşı açılan davalarda Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün yasadan doğan zorunlu hasım durumunda bulunduğundan taraflarına yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmemesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, gerek T.T.K.nun Geçici 7/4-a maddesi ve gerek tebliğin 6. maddesinde müdürlük tarafından yapılacak tebliğin şirketin kayıtlı son adresine ve temsil ve ilzama yetkili kişilere yapılması gerektiği açıklanmış olmasına rağmen davalı müdürlük tarafından "Global Temizlik İnşaat Eğitim Sağlık Güvenlik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi"nin yetkili temsilcilerine ihtar yapılmamış olması nedeniyle terkin işlemi yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 143764 sicil nosunda kayıtlı iken terkin edilen "Global Temizlik İnşaat Eğitim Sağlık Güvenlik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi"nin Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/499 E sayılı dava dosyası ve işlemleri ile sınırlı olmak üzere ihyasına, davalı ... Sicil Müdürlüğü yasal hasım olmakla yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasına karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilince sunulan Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 22.03.2017 tarih ve 2016/750 Esas-2017/220 Karar sayılı kararında; davacı ...tarafından 14. İş Mahkemesi'nde görülen 2014/384 Esas sayılı davada ihya davası açmak üzere süre verildiği belirtilerek davalı ... aleyhine Global Temizlik İnşaat Eğitim Sağlık Güvenlik San. ve Tic. AŞ'nin TTK'nın geçici 7. maddesi gereği açılan ihya davasının kabulü ile Global Temizlik ..AŞ'nin TTK'nın geçici 7. maddesi uyarınca herhangi bir dava dosyası ile sınırlı olmaksızın ihyasına karar verildiği, bu kararın istinaf edilmeksizin 10.11.2017 tarihinde kesinleştiği, ihyası istenen Global Temizlik İnşaat Eğitim Sağlık Güvenlik San. ve Tic. AŞ'nin ticaret sicil kayıtlarına göre dava tarihi itibarıyla faal olduğunun anlaşıldığı, bu durumda dava tarihi itibarıyla ihya istemine konu şirketin faal olduğu, ticaret sicilinden terkin edilmemiş olduğu, davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın usulden reddine, kaldırma kararının sebep ve biçimine göre davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 28/03/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dava, 6102 sayılı TTK Geçici 7. maddesi gereğince ticaret sicilinden terkin edilen şirketin ihyası (ek tasfiye) istemine ilişkindir.
Davacı, ihyası istenen şirket aleyhine Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/499 esas sayılı dosyasında alacak davası açmıştır. Mahkemece verilen yetkiye istinaden de eldeki dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı vekilinin istinaf talebi doğrultusunda "şirketin dava tarihi itibariyle faal olduğu ve davacının dava ikamesinde hukuki yararının bulunmadığı" gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince kaldırılmış, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyiz istemi çoğunluk görüşü doğrultusunda red edilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır.
Sayın çoğunluğun onama gerekçesine katılamıyorum.
Uyuşmazlık, açılan başka bir davada şirketin ihyasına karar verilmesi, kararın ticaret sicilinde tescil edilmesi durumunda, başka bir dava için aynı şirketin ihyasının istenip istenemeyeceğine ilişkindir.
6102 sayılı TTK 31/2 maddesinde "Tescilin dayandığı olgu veya işlemlerin tamamen veya kısmen sona ermesi ya da ortadan kalkması durumunda sicildeki kaydın da kısmen veya tamamen silineceği" düzenlenmiş, Ticaret Sicil Yönetmeliği'nin 29/3 maddesinde de paralel bir hüküm getirilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayanağı, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2016/750 esas, 2017/220 karar sayı ve 22.03.2017 tarihli kesinleşmiş kararı olup, bu dosyada 3. kişi davacı tarafından aynı şirket aleyhine Ankara 14. İş Mahkemesi'nin 2014/384 esas sayılı dosyasında verilen mehil üzerine ihya davası açılmış, mahkemece Geçici 7. madde gereğince şirketin ihyasına karar verilmiştir.
Dairemizin yerleşik uygulaması, 3.kişiler tarafından 6102 sayılı Yasa'nın Geçici 7. maddesine istinaden açılan davaların TTK 547 maddelerinde öngörülen ek tasfiye niteliğinde olduğu ve dayanak davaya münhasır, tasfiyeye karar verilmesi gerektiği yönündedir.
Dayanak karardan, ihya kararının Ankara 14. İş Mahkemesi'nin 2014/384 esas sayılı dosyasına münhasır verildiği anlaşılmaktadır. Kararın hüküm fıkrasında bu hususun açıklanmamış olması tavzihini gerektirir bir eksiklik olup, şirketin hiç terkin edilmemiş gibi bir sonuç doğurması mümkün değildir.
Aksi düşüncenin kabulü 6102 sayılı TTK Geçici 7. maddesi amacına aykırı ve hükmü işlevsiz bırakacak sonuç doğuracaktır.
Şirket, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 22.03.2017 tarihli kararı ile Ankara 14. İş Mahkemesi'nin 2014/384 esas sayılı dosyası için ihya edilmiştir. 6102 sayılı Yasanın 31/2 ve Yönetmeliğin 29/3 maddesi gereğince, bu dosyanın tasfiyesi tamamlandığında tasfiye memuru veya ilgililerin Ticaret Sicil Memurluğuna müracaatla şirketi tekrar sicilden terkin ettirmeleri mümkün olup, bu durumda eldeki davanın dayanağı dosyada şirket terkin durumunda olacak, davacı yeniden şirketin ihyasını talep etmek zorunda kalacaktır.
Bu durumda, davacının eldeki dava yönünden davada hukuki yararının bulunduğu izahtan varestedir.
Açıklanan bu nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken temyiz isteminin reddi ile kararın onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.