3. Hukuk Dairesi 2021/2699 E. , 2021/5521 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalılar ile baba bir kardeş olduklarını, davalıların annesine ait taşınmazda çocuk yaştan itibaren kendisine satılacağını düşünerek çalıştığını, ihya ettiğini, tarla zeminini düzelttiğini, taşlardan ayıkladığını, teraslama yaptığını, borular döşeyerek su getirdiğini, havuz yaptığını, damlama sulama sistemi kurduğunu ve çeşitli meyve ağaçları diktiğini, davalıların katkılarının bulunmadığını, davalılar ile anlaşmış olmasına rağmen dava dışı 3. kişiye taşınmazı sattıklarını, davalıların sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, faydalı masrafları, iyileştirme bedelleri ve değer arttırıcı kazandırmaları karşılığı olmak üzere şimdilik 20.000 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar; taşınmazdaki çalışmaları davacının değil babalarının yaptığını, davacının elde ettiği geliri paylaşmadığını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; davacının taşınmazın kendine ait olmadığını bildiğinden iyiniyetli olmadığı, davalıların asgari levazım bedelinden sorumlu oldukları gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 2.550 TL"nin davalılardan tahsiline dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 15/03/2017 tarihli ve 2015/17909 E. 2017/3112 K. sayılı kararla; davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, davacının başkasına ait olduğunu bilmesine rağmen taşınmazı kullanmaya devam etmesi nedeniyle iyiniyetli olmadığı, buna göre de sadece TMK"nın 723. maddesi gereğince asgari levazım bedelini davalılardan talep edebileceği, davacı tarafından taşınmaza yapıldığı ve dikildiği belirlenen unsurların asgari levazım bedeli konusunda ziraat ve inşaat mühendisi bilirkişilerinden rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; alınan bilirkişi kök ve ek raporu doğrultusunda, dava konusu parselde bulunan meyve ağaçlarının dava tarihi itibariyle toplam değerinin 34.000 TL, parselde kurulu olan damla sulama sisteminin değerinin 387,06 TL, parselin meyvelik olarak kullanılan kısmının tesviye edildiği ve bunun için 10 saatlik çalışma değerinin 1.500 TL, söz konusu havuzların durumları değerlendirilerek yapım özellikleri yıpranma oranı dikkate alındığında dava tarihi itibariyle toprak havuzun 400 TL, beton havuzun 990 TL olduğu gerekçesiyle; talep ile bağlı kalınarak davanın kabulü ile 20.000 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair verilen karar, davalıların temyizi üzerine, Dairece verilen 17/04/2019 tarihli ve 2019/560 E. 3502 K. sayılı kararla; bozma gereklerinin yerine getirilmediği, davacının iyi niyetli olmadığı kabul edilmekle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre kendisine iade edilecek bedelin belirlenmesinde taşınmaza davacı tarafından yapıldığı ve dikildiği belirlenen unsurların asgari levazım bedelini aşamayacağının düşünülmesi, bunun için de asgari levazım değerinin yapı ve eklentilerin yapımında kullanılan tüm malzemelerin işçilik ve yapımcı kârı gibi unsurlar gözetilmeksizin piyasadaki en düşük değerlerinden, yapım yılı veya yıllarına göre yıpranma payı düşüldükten sonra elde edilecek miktarın tespiti, dikilen ağaçlar yönünden de işçilik ve bakım giderleri gözetilmeksizin, ağaç değerine göre değil odun değerine göre teknik inceleme yapılması gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; ziraat ve inşaat mühendisi bilirkişilerin ek raporunda 2013 yılı için yapılan değerlemelerin ÜFE - TÜFE oranları ile yapım ve dikim yılı olan 1996 yılına dönüştürüldüğü, yapılan çalışmaların 1996 yılı fiyatlarının 154,97 TL, 2013 yılı dava tarihine göre değerinin 9.499,65 TL edeceğinin belirtildiği, bu halde asgari levazım bedelinin 1996 yılındaki 154,97 TL olması gerektiği kabul edilmek suretiyle; davanın kısmen kabulü ile 154,97 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Mahkemece uyulan bozma kararında da açıklandığı üzere; asgari levazım bedeli belirlenirken; yapı ve eklentilerin yapımında kullanılan tüm malzemelerin işçilik ve yapımcı kârı gibi unsurlar gözetilmeksizin piyasadaki en düşük değerlerinden, yapım yılı veya yıllarına göre yıpranma payı düşüldükten sonra elde edilecek miktarın tespit edilmesi, dikilen ağaçlar yönünden de işçilik ve bakım giderleri gözetilmeksizin, ağaç değerine göre değil odun değerine göre teknik inceleme yapılması gerekir.
Somut olayda, dava konusu taşınmaz, dinlenen tanık beyanlarına göre davacının zilyetliğindeyken, davalılar tarafından dava dışı üçüncü kişiye 25/03/2013 tarihinde resmi şekilde satılmış olup, sebepsiz zenginleşme bu tarih itibariyle gerçekleşmiştir.
Hükme esas alınan ziraat ve inşaat bilirkişi ek raporunda ise; davacı tarafından yapılan havuz, damlama sulama sistemi, vs. muhtesatların ve dikilen ağaçların 1996 yılı fiyatlarının 154,97 TL edeceği, 2013 yılı dava tarihine göre ise yapım yılına göre yıpranma payları düşüldükten sonra değerinin 9.499,65 TL edeceği belirtilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; muhtesatların davacının elinden çıktığı, diğer bir ifadeyle sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği 2013 yılı itibariyle yapım yıllarına göre yıpranma payları düşülerek ve davacı tarafından dikilen ağaçların ise odun değeri hesaplanarak bulunan bedel olan toplam 9.449,65 TL asgari levazım bedeline hükmetmek gerekirken, hatalı değerlendirme ile davaya konu muhtesatların yapııldığı 1996 yılındaki İşçilik ve malzemenin yapımcı karı gözetilmeksizin hesaplanan değerlerinin esas alınması, 1996 (dikim) yılında henüz fidan vasfında olan ağaçların odun değerinin bulunmadığı, yine 1996 yılında imal edilen muhtesatın yapım/imal yılı itibariyle yıpranma değeri bulunmayacağı hususunun gözetilmemesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; ilk hükümde 2.550 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne dair verilen kararı yalnızca davacının temyiz ettiği, hükmün davacı yararına bozulduğu ve bu miktar yönünden davacı lehine usuli müktesep hak oluştuğu gözetilmeksizin, davacının aleyhine olacak ve kazanılmış hakkı ihlal edecek şekilde 154,97 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26/05/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.