20. Hukuk Dairesi 2015/765 E. , 2015/7591 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., 25.04.2008 tarihli dilekçeyle, tapuda davalılar adına kayıtlı ... köyü 176 sayılı parselin tapu kaydının 3573 sayılı Kanun hükümlerin göre oluştuğu ve beyanlar hanesinde “3573 sayılı Kanun kapsamında olup, veriliş amacı dışında kullanılamaz, miras dahil bölünemez, veriliş tarihindeki yüzölçümü küçültülemez, aksi takdirde Hazinece geri alınır” şerhi yazıldığını, ... Bakanlığınca ortak yaptıkları çalışma sonunda parsel üzerine ev ve ahır yapıldığı ve bu şekilde 3573 sayılı Kanuna göre veriliş amacına aykırı olarak kullanıldığının tesbit edildiğini ileri sürerek, ... köyü 176 sayılı parselin tapu kaydının iptali ve ... adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
... dışındaki davalıların hepsi cevap dilekçeleriyle; çekişmeli ... köyü 176 sayılı parselin kendilerine ait olduğunu, tapu kaydının 3573 sayılı Kanun hükümlerine göre oluştuğunu, tapu kaydının oluştuğu tarihteki tapu kaydının beyanlar hanesinde mülkiyet haklarını kısıtlayıcı bir şerh bulunmadığı halde, 4086 sayılı Kanun ile değişik 3573 sayılı Kanunun 3. maddesi hükmüne göre tapu kaydının beyanlar hanesine “3573 sayılı Kanun kapsamında olup, veriliş amacı dışında kullanılamaz, miras dahil bölünemez, veriliş tarihindeki yüzölçümü küçültülemez, aksi takdirde Hazinece geri alınır” şeklinde şerh konulduğunu, 3573 sayılı Kanunda, 4086 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce böyle bir şerh konulması için yasal düzenleme bulunmadığını ileri sürerek, tapu oluştuğu tarihte mevcut olmayan yasal düzenleme gereği konulan şerhin yasal dayanağı bulunmadığından silinmesini istemişlerdir.
Mahkemece ...nin davasının reddine, davalı gerçek kişilerin karşı davalarının kabulüyle, çekişmeli ... köyü 176 sayılı parselin tapu kaydının beyanlar hanesine 4086 sayılı Kanun ile değişik 3573 sayılı Kanunun 3. maddesi gereğince konulan şerhin silinmesine karar verilmiş; davacı ve karşı davalı ... ile davalı ve karşı davacı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmesi üzerine, hüküm Dairenin 06.05.2010 tarih ve 2010/2996 - 5968 sayılı kararı ile gerçek kişilerin temyizi yönünden reddedilmiş, Hazinenin temyizi yönünden bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; [1) İncelenen dosya kapsamına kararın dayandığı gerekçeye ve dosya kapsamına göre aynı tarafta yer alan el birliği ortakları ve paylı mülkiyetteki pay sahiplerinin hepsini birden ortak bir nedenle temsil eden avukat için, karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari hizmet tarifelerine göre ücret takdir edilmesinde kanuna aykırı bir yön bulunmadığından, davalı ve karşı davacı gerçek kişilerin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) ...nin temyiz itirazlarına gelince; mahkemece çekişmeli parselin 3573 sayılı Kanun hükümlerine tahsis, imar ve ihya ile tescil koşulları yerine getirilmiş zeytinlik olduğu ve tapu kaydının oluştuğu tarihte mevcut olmayan kanun hükmüne göre konulan şerhin yasal dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle, ...nin davasının reddine, davacı gerçek kişinin davasının ise kabulüne karar verilmişse de, ...nin açtığı davaya göre taşınmazın orman sayılan yerlerden yada 6831 sayılı Kanunun 2/B hükümlerine göre orman sınrıları dışına çıkarılan yerlerden olup olmadığı, yöntemince araştırılmamıştır.
Bir yerde orman kadastrosu yapılmışsa, kural olarak: bir yerin orman olup olmadığı, kesinleşmiş tahdit harita ve tutanaklarının uygulanmasıyla çözümlenir ise de, o yerde köy ya da belde sınırlarının tümünü kapsayan ve 4785 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak orman kadastrosunun yapılması halinde sağlıklı çözüme ulaştırır. Çünkü, 3116 sayılı Kanun sadece devlet ormanlarının kadastrosunun yapılması öngörülmüştür. Bu nedenle; 4785 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu kesinleşen tahdit harita ve tutanakları sınır dışında kalan taşınmazların orman niteliğini ve hukuki durumu saptanamayacağından, çekişmeli taşınmazların orman olup olmadığının 4785, 5658 sayılı kanunlar ile 05.11.2003 gün 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar hiçbir işleme lüzum olmaksızın devletleştirilmiştir. Devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuş ve iade koşulları yasada gösterilmiştir.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle çekişmeli parselin kadastro tesbitine esas alınan tapu kaydının ilk tesisinden itibaren miktar ve cins değişikliklerini ve el değiştirmeleri evrakı müsbitesi ile birlikte içeren tedavül ve revizyonları ile birlikte getirtilmeli, bu tapu 3573 sayılı Kanun hükümlerine göre oluşturulmuşsa, tahsis, imar-ihya ve tescile ilişkin zeytincilik dosyası ve haritası getirtilmeli, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde yapıldığı anlaşılan orman kadastrosuna ilişkin tüm işe başlama, çalışma sonuçların askı ilân tutanakları ile çekişmeli yeri orman sınır noktaları ile birlikte gösteren her çalışma sonucu düzenlenmiş olan orman kadastrosu ve 2/B haritalarının renklendirlimiş onaylı suretleri getirtilerek dosya keşfe hazırlanmalı, daha sonra önceki bilirkişiler dışında halen ... Bakanlığı (... Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 15-20 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.] denilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucu; davacının davasının reddine, karşı davanın kabulü ile; ... ilçesi, ... köyünde bulunan 176 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydındaki 3573 sayılı Kanuna göre konulan şerhin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre karşılıklı dava, veriliş amacına aykırı kullanıldığı belirlendiğinden, 3573 sayılı Kanun hükümlerine göre oluşan tapu kaydının iptali ve karşı dava olarak da, 4086 sayılı Kanun ile değişik 3573 sayılı Kanun hükümlerine göre tapuya yazılan şerhin silinmesine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1943 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1981 yılında yapılıp, 11.05.1982 tarihinde ilân edilen, ...nin açtığı 2. madde uygulamasının iptali davasının kısmen kabulüne ilişkin ... İdare Mahkemesinin 18.06.1993 gün ve 1991/320-577 sayılı kararı ile birlikte 21.11.1997 tarihinde kesinleşen, aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması, 1992 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
İncelenen dosya kapsamına, dava konusu taşınmazın tapu kaydının 3573 sayılı Kanun gereğince oluştuğu, 3573 sayılı Kanunda 4086 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle bu tür yerlerin tahsis amacı dışında kullanılamayacağı ve bölünemeyeceği düzenlenmişse de, bu hükümlerin geriye yürüyeceğine ilişkin açık bir düzenleme bulunmadığı, dava konusu taşınmaz orman tahdit sınırları içinde iken 1982 yılında yapılan çalışma ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, 6292 sayılı Kanunun 7/a maddesi gereğince “...bu taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir...” hükmünün düzenlendiği de dikkate alınarak davacı Hazinenin davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı ...nin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 17/09/2015 tarihinde oy birliği ile karar verildi.