23. Hukuk Dairesi 2012/4952 E. , 2012/7147 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin üyesi olan davalının ödemediği 1.515,00 TL aidat borcunun tahsili için ... 24. İcra Müdürlüğü"nün 2008/15537 Esas sayılı dosyası ile, yine bir kısım aidat ve stopaj bedeli olan 1.065,00 TL"nin tahsili için ... 16. İcra Müdürlüğü"nün 2009/2987 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, davalının her iki takibe vaki itirazı üzerine takiplerin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazlarının iptaline, takiplerin devamına ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin tüm parasal yükümlülüklerini yerine getirdiğini, taraflar arasında ibra niteliğinde 23.03.2004 tarihli sözleşme imzalandığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalının borcu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen 21.06.2010 tarihli karar, davacının temyizi üzerine Dairemizin 21.12.2011 tarih ve 3633 Esas, 2745 Karar sayılı ilamıyla, ... 16. İcra Müdürlüğü"nün 2009/2987 Esas sayılı takip dosyasındaki asıl alacak yönünden verilen kararın kesinlik sınırı altında kaldığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddine, diğer icra takibine yönelik hüküm yönünden ise bilirkişice tesbit edilen davalının fazla ödemelerinin hangi sebepten kaynaklandığı araştırılmadan ve davalı vekilinin sunduğu ödeme belgelerinden stopaj ve SSK primlerinin 1. taksidini ve diğer dönemlerle ilgili aidatları ödediği anlaşılan davalının bu eyleminin borcu kabul anlamına gelip gelmediği tartışılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, dosya kapsamı ve kısmen benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasındaki 23.03.2004 tarihli sözleşmede imalat ve altyapı giderlerinden davalının sorumlu olmayacağının kararlaştırıldığı, takibe konu SSK ve stopaj borçlarının dava dışı HKV şirketine ait olduğu, 10.05.2008 tarihinde yapılan genel kurulda, borcun üyelerce ödemesi kararlaştırılmış ise de inşaat işçilik maliyetlerinden sayılan stopaj ve SSK primlerinden davalının sorumlu olmayacağı, ilk taksidi ödese de, diğer taksitleri ödememesi karşında, borcu kabul ettiği sonucuna varılamayacağı, SSK ve stopaj vergilerinin genel giderlerden olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, aidat alacağı ve genel kurul kararı ile üyelerce ödenmesine karar verilen SSK prim borçları ve stopaj alacağının tahsili için başlatılan takiplere yapılan itirazların iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak bozma öncesi bilirkişiden ek rapor alınmış, 17.04.2012 tarihli duruşmada yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek farklı bilirkişiden 07.05.2012 havale tarihli rapor alınmıştır.
Bozma kararı öncesi rapor sunan bilirkişiden alınan 19.03.2012 havale tarihli ek raporda uyulmasına karar verilen bozma ilamında belirtilen davalının fazla ödemelerinin hangi nedenden kaynaklandığı hususunda herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş, davalının ödemesi gereken aidat toplamının stopaj ve SSK primlerine ilişkin 2.895,00 TL eklenmek suretiyle bulunduğu, sonuç olarak davalının davacı kooperatife borcunun bulunmadığı görüşü bildirilmiştir. 07.05.2012 havale tarihli bilirkişi raporunda ise, yine bozma ilamında belirtilen davalının yapmış olduğu fazla ödemeler değerlendirilmeden, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu davalının SSK ve stopaj ödemelerinden sorumlu olmaması gerektiği, ancak davalının stopaj ve SSK primlerine ilişkin 1. taksidi ödemesi karşısında bu durumun Yargıtay bozma ilamı karşısında aidatlara, stopaj ödemelerine ve SSK primlerine ilişkin borcu kabul anlamına geldiğinin kabulü ile her iki takip konusu alacak ve faiz kalemlerinden sorumlu olduğu açıklanmıştır. Mahkemece hükme esas alınan 07.05.2012 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında bozma ilamı doğrultusunda, davalının takip konusu alacaklardan sorumlu olduğu yönündeki görüşüne itibar edilmeyerek, neden itibar edilmediği ve alternatifli ilk görüşün neden üstün tutulduğunun sebebi de açıklanmaksızın, hüküm kurulmuştur. Bilirkişi raporlarının ödemeler konusunda farklı sonuç görüşler içerdiği, bozma ilamında belirtilen inceleme ve araştırmanın yapılmadığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK"nın 266/1. (1086 sayılı HUMK"nın 275. ) maddesi "Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir" hükmünü içermektedir. Aynı Kanun"un 282. (1086 Sayılı HUMK’nın 286.) maddesinde belirtilen bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı ve hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edeceği hükmü, HMK"nın 281. (HUMK"nın 283.) madde hükmü uyarınca bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama alabileceği veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği şeklinde anlaşılmalıdır.
Bu durumda, mahkemece, alınan ek rapor ve yeni raporun; bozma ilamının gerekleri üzerinde yeterli inceleme içermediği, hüküm kurmaya yeterli olmadığı ve çelişkili olduğu gözönünde bulundurularak, kooperatif konusunda uzman yeni bir bilirkişi aracılığıyla davacı kooperatifin defter kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılması, Dairemizin bozma ilamının konusu olan 2008/15537 Esas sayılı icra takip dosyasının konusu alacak kalemi ve talebi de dikkate alınmak suretiyle tarafların iddia ve savunmaları, delilleri de değerlendirilerek ve önceki raporlara vaki itirazları da değerlendiren ve raporlar arasındaki çelişkileri de gideren, bozma ilamının gereklerini karşılayan; ayrıntılı, gerekçeli, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bir rapor alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, bozma ilamının gereklerini yeterince karşılamayan, yetersiz ve kendi içinde çelişkili raporların, bu yönleri gözden kaçırılarak, yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.