Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1390
Karar No: 2021/954
Karar Tarihi: 07.07.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1390 Esas 2021/954 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1390 E.  ,  2021/954 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; Önder Gazetesinin 14.08.2001 tarihli nüshasının 3. sayfasında yayınlanan "Savcılarla davalaşan, hakimlerden şamar yiyen bilgisiz bakan: Prof. Dr. ..." başlıklı haberin müvekkiline hakaret içerdiğini, davalılardan ...’in yazı sahibi olduğunu, diğer davalıların ise imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olduklarını, dava konusu haberin müvekkilinin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini, onur ve saygınlığını zedelediğini belirterek 5.000TL manevi tazminatın olay tarihi olan 14.08.2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5.1 Davalı ... cevap dilekçesinde; dava konusu haberin doğru olduğunu, hakaret kastının bulunmadığını, yazıda sarsıcı, çarpıcı, iğneleyici sözcüklerin kınama bağlamında kullanıldığını ve bu sebeple yazının hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
5.2. Davalı Çizgi Müh. Gaz. San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; dava konusu yazıda yazar ..."in davacının Bakanlık yaptığı dönemdeki hukuka ve hakkaniyete aykırı ve konumu itibariyle kendisinden beklenmeyecek davranışlarını konu ettiğini, yazıda kişilik haklarına bir saldırı olmadığını, hukuka aykırı bir yönünün de bulunmadığını, haberin eleştiri niteliği taşıdığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
5.3. Davalı ... davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı:
6. Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.12.2007 tarihli ve 2004/125 E., 2007/552 K. sayılı kararı ile; taraflarca takip edilmeyerek 12.09.2007 tarihinde dosyası işlemden kaldırılan davanın aradan üç aydan fazla zaman geçmesine rağmen yenilenmediği gerekçesiyle HUMK’un 409 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
7. Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 25.04.2011 tarihli ve 2011/4900 E., 2011/4610 K.sayılı kararı ile;
“...Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece verilen davanın açılmamış sayılmasına ilişkin karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Dosya içeriğinden; davacı vekilinin, 27.06.2006 günlü dilekçe ile tebligat adresinin değiştiğini bildirip yeni tebligat adresini gösterdiği, buna rağmen duruşma günlerinin eski adresine çıkartılan tebligatlar ile bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davacı vekilinin bildirdiği yeni adrese tebligat yapılarak usulüne uygun duruşma günü bildirmeden dosyanın işlemden kaldırılmasına ve daha sonra da davanın açılmamış sayılmasına karar verilemez.
Yerel mahkemece açıklanan yön gözetilmeyerek, eski adrese yapılan tebligata göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir…’’ gerekçesi ile karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı:
9. Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, 09.12.2013 tarihli ve 2013/368 E., 2013/214 K. sayılı karar ile; dava konusu yazıda eleştiri sınırını aşan ve davacının mesleki kimliği, onur ve saygınlık gibi sosyal kişilik değerlerine saldırı oluşturacak anlatımlarda bulunulduğu, bu nedenle tazminat isteminin haklı olduğu; yayının içeriği, yerel gazetenin çok geniş kitlelere ulaşmaması, tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olamayacağı, ayrıca yazıyı yazan ile yayının sahibi ve temsilcisi olarak yazı işleri müdürünün hukukî sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 4.000TL manevi tazminatın olay tarihi olan 14.08.2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
10. Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21.05.2015 tarihli ve 2015/3413 E., 2015/6585 K. sayılı kararı ile;
“...1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları ret edilmelidir.
2) Diğer temyiz itirazına gelince; dava basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı ... tarafından temyiz olunmuştur.
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun (hak ve nasfetle) karar vereceği Medeni Yasa"nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olaya gelince, dava konusu yazının sınırlı sayıda basılan yerel bir gazetede yayınlanmış olması, yayın tarihi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde davacı yararına takdir edilen manevi tazminat tutarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
12. Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.03.2016 tarihli ve 2015/956 E, 2016/140 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelere ek olarak; verilen kararın davalılardan ... tarafından husumet yokluğu yönünden temyiz edildiği, hükmedilen tazminat tutarı konusunda davalıların temyiz incelemesi talebinin olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı ve daha az miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
15. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
16. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiştir.
17. Bunlar kişilik değerlerinin zedelenmesi [4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 24], isme saldırı (TMK m.26), nişan bozulması (TMK m. 121), evlenmenin butlanı (TMK m.158/2), boşanma (TMK m. 174/2) bedensel zarar ve ölüme neden olma [818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) m.47, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 56] durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesi (BK m.49, TBK m. 58) olarak sıralanabilir.
18. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi ile 818 sayılı BK’nın 49. maddesi diğer yasal düzenlemelere nazaran daha kapsamlıdır.
19. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi;
“Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.
Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”
Hükmünü içermektedir.
20. Dava konusu yayının yapıldığı ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan BK’nın 49. maddesinde ise;
“Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.
Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır.
Hakim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir.”
Hükmü yer almaktadır.
21. Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve Borçlar Kanunu’nun 49. maddelerinde belirlenen kişisel haklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir.
22. Görüldüğü üzere BK"nın 49 maddesi gereğince kişilik hakları zarara uğrayanların manevi tazminat isteme hakları vardır.
23. Borçlar Kanunu’nun 49 (6098 sayılı TBK’nın 58) maddesi hükmüne göre takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hâl ve şartlar 22.06.1966 tarihli ve 1966/7 E., 1966/7 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
24. Hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır.
25. Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır.
26. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hâl ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenler karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü Kanun’un takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği TMK"nın 4. maddesinde belirtilmiştir.
27. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. 
28. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
29. O hâlde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut durumda elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
30. Konuya ilişkin olarak haber tarihinde yürürlükte bulunan ve 26.06.2004 tarih ve 25504 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 09.06.2004 kabul tarihli 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 30. maddesi ile yürürlükten kaldırılan (mülga) 5680 sayılı Basın Kanunu’nun ‘‘Basında Mesuliyet’’ başlıklı 16. ve 17. maddelerinin de incelenmesi gerekmektedir.
31. Mülga 5680 sayılı Basın Kanunu’nun
16. maddesinde;
‘‘ Basın yoluyla işlenen suçlardan dolayı ceza sorumluluğu:
1. Mevkutelerle işlenen suçlarda sorumluluk, suçu meydana getiren yazıyı veya haberi yazan veya resmi veya karikatürü yapan kimse ile beraber bu mevkutenin ilgili sorumlu müdürüne; 19 uncu maddeye aykırı hareket edilmesi halinde ise sözü edilen kişilerle birlikte mevkutenin sahibi olan gerçek kişiye ve mevkute sahibi olan anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı ile diğer şirket ve tüzel kişilere ait mevkutelerde tüzel kişiliğin en üst yöneticisine aittir. Ancak, sorumlu müdürler için verilen hürriyeti bağlayıcı cezalar, sürelerine bakılmaksızın para cezasına çevrilerek hükmolunur ve bu cezalar ertelenemez.
2. Sorumlu müdür, mevkutelerde müstear adla veya imzasız veya remizli imza ile yayınlanan yazı veya haber veya resim veya karikatür sahiplerinin adlarını bildirmek zorunda değildir. Sahibi belli olmayan veya sorumlu müdür tarafından en geç mahkemece yapılacak birinci sorgusu sırasında sahibi doğru şekilde açıklanmayan yazı veya haber veya resim veya karikatürden dolayı sorumluluk, birinci bent hükmüne bakılmaksızın, suçu vücuda getiren yazıyı veya haberi yazan veya resmi veya karikatürü yapan kimse gibi, sorumlu müdüre aittir.
3. Sorumlu müdür mevkutenin sahibi tarafından, rızasına aykırı olarak yayınlanan yazı veya haber veya resim veya karikatürden sorumlu değildir. Bu takdirde sorumlu müdür hakkındaki ceza sorumluluğu, yazı veya haber veya resim veya karikatürü yayınlatana aittir.
4. Mevkute tanımına girmeyen basılmış eserlerle işlenen suçlarda ceza sorumluluğu suçu oluşturan eserin yazarı, çevireni veya çizeni ile birlikte yayınlatana aittir. Ancak, yayınlatanlar için verilen hürriyeti bağlayıcı cezalar sürelerine bakılmaksızın para cezasına çevrilerek hükmolunur. Para cezasının hesabında 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci bendinde belirtilen miktarın aşağı haddi esas alınır. Yayınlatanlar için emniyet gözetimi altında bulundurma cezası verilmez.
Mevkute tanımına girmeyen basılı eserin sahibinin belli olmaması halinde sorumluluk, yukarıdaki fıkra hükmüne bakılmaksızın yayınlatana aittir. Eser; yazarı, çevireni ve çizeninin bilgi ve izni dışında yayınlandığı takdirde sadece yayınlatan, eseri vücuda getiren gibi sorumlu olur.
Yukarıda yazılı kişiler belli olmadığı veya bu kimseler aleyhine Türk Mahkemelerinde dava açılamadığı takdirde sorumluluk, basana, basan da belli olmadığı takdirde satan ve dağıtana aittir.
Sahibinin rızası olmadıkça Türkiye"de yayımlanan yayınlardan aynen yapılacak iktibaslarda sorumluluk, iktibas edene aittir.
Bu Kanun ile diğer kanunların basılı eserin sahip veya yayınlatanını cezai veya hukuki bakımından sorumlu kıldığı hallerde, sahip veya yayınlatan tüzelkişi ise, temsilen bir gerçek kişi gösterilmiş olsa bile sorumluluk tüzelkişiye aittir.’’
17. maddesinde ise;
"Basın yolu ile işlenen yalan haber, hakaret, sövme ve her türlü fiilden doğacak maddi ve manevi zararlardan, 16 ncı maddeye göre sorumlu olanlarla birlikte Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre mevkutelerde sahibi ve mevkute olmayanlarda naşiri; mevkute sahibi ile mevkute olmayanların naşirinin şirket olması halinde şirket ile birlikte anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirket ve tüzel kişilerde en üst yönetici müştereken ve müteselsilen sorumludur. Tazminat talebinin haklı görülmesi halinde tazminat miktarı, on milyar liradan az olmamak üzere fiilin ağırlık derecesine göre belirlenir. On milyar liralık alt sınır her yıl Maliye Bakanlığınca ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılır. Bu maddeye göre açılacak manevi tazminat davalarında hakim tensip kararı ile birlikte bilirkişiyi de tayin eder ve davayı en geç altı ay içinde karara bağlar.
 Zarar doğurucu fiilin işlenmesinden sonra mevkutenin devredilmesi, başka bir mevkute ile birleşmesi veya sahibi olan gerçek kişi ya da şirketin herhangi bir surette değişmesi halinde mevkuteyi devralan, birleşen ve her ne suretle olursa olsun mevkutenin sahibi gerçek kişiler ile anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı diğer şirket ve tüzel kişilerde en üst yönetici de, bu fiil nedeniyle hükmedilen tazminattan birinci fıkrada sayılanlarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Basılmış eser sahiplerinin dernek, vakıf ve benzeri tüzel kişiler olması halinde tüzel kişilikle birlikte yönetim organlarında yer alanlar hakkında da yukarıdaki hükümler uygulanır.
Bu maddeye göre açılan davalarda tazminata hükmedilmesi halinde, bankalarca uygulanan en yüksek işletme kredisi faizi üzerinden temerrüt faizine de hükmedilir."
Hükümleri yer almaktadır.
32. Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde;
33. Davaya konu edilen yayının davacının kişilik haklarını zedelenmiş olduğu hususu uyuşmazlık dışıdır.
34. Dava konusu yayının tarihi ve içeriği ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları tüm dosya kapsamıyla birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı fazla olmayıp, uygundur.
35. Ayrıca yukarıda belirtilen ve yayın tarihinde yürürlükte olan mülga 5680 sayılı Kanun’un 16. ve 17. maddelerinde hukukî sorumluluk davalarında husumetin, yazıyı yazan ile yayının sahibine ve sorumlu yazı işleri müdürüne yöneltileceği belirtilmiştir. Davalı ... yayın tarihinde Önder Gazetesinin yazı işleri müdürü olduğundan kendisine husumet yöneltilebileceği açıktır. Bu nedenle davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
36. O hâlde direnme kararının açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle onanması gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı ...’in temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle ONANMASINA,
Aşağıda dökümü yazılı (204,89TL) harcının temyiz edenden alınmasına,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-1. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 07.07.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


...


...


...


...


...


...


...


...


Dr. ...


...


...


...


...


...


...

...


...






Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi