Esas No: 2015/8197
Karar No: 2015/7578
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/8197 Esas 2015/7578 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve ... ile müdahil davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü 101 ada 1 parsel sayılı 2163 hektar 3126,93 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4/3. maddesi gereğince, kadastro ekibince orman parseli olarak belirlenip orman niteliğiyle tesbit tutanağı düzenlenmiştir.
... adına köy muhtarı ..., orman olarak sınırlandırılan taşınmazın köylerine ait mera olduğunu, tesbitinin iptalini ve mera olarak sınırlandırılmasını; ..., 101 ada 1 parselin içinde kalan kendisine ait kom ve ağılın eski tarihli tapu kaydı bulunduğunu, tesbitinin iptalini ve adına tescilini; ..., parsel içinde bulunan kendisine ait samanlık, ağıl ve ahırın orman sayılan yerlerden olmadığına ilişkin ... Sulh Ceza Mahkemesinin 1987/7 E. - 1988/43 K. sayılı kararı ile 1953/69-87 ve Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 27.09.1954 gün ve 3504 -7505 E. - K. sayılı kararının bulunduğunu ileri sürerek, taşınmazın orman olarak tesbitinin iptalini ve adına tescilini; davacı ... de, kendisine ait ahır ve tarlasının orman olarak tesbit gören 101 ada 1 parsel içinde kaldığını ileri sürerek, tesbitinin iptalini ve adına tescilini istemişlerdir.
Davalar birleştirildikten sonra mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 2007/19 Esasa kayıtlı köy tüzel kişiliğinin açtığı davanın kabulüne, ... köyü 101 ada 1 sayılı parselin fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen 11.06.2008 tarihli krokili raporda (E) harfi ile işaretli 1496735,485 m2, (F) harfi ile işaretli 969969,655 m2 ve (G) harfi ile işaretli 1912446,062 m2 bölümlerin en son parsel numarasıyla ve mera niteliğiyle ... adına sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına, 2007/20 Esastaki davanın kabulüne ve 11.06.2008 tarihli krokili raporda (H) harfi ile gösterilen 684,915 m2 bölümün son parsel numarasıyla ..., birleştirilen 2007/21 Esaslı dosyadaki davanın kısmen kabulü ile fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen 11.06.2008 tarihli rapor ve krokide (A) harfi ile gösterilen 3035,580 m2 bölümün ... adına tesciline, (B) ve (C) harfleri ile işaretli bölümler yönünden davanın reddine, birleştirilen mahkemenin 2007/19 ve 2007/17 Esaslı dosyada ... tarafından açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, ... ve ... ile ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; dairenin 17.03.2010 tarih ve 2009/20024-2010/2701 sayılı kararı ile hükmün kişilerin temyizi yönünden onanmasına, ...nin temyizi yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “ İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve eski tarihli memleket haritası amenajman planı ve hava fotoğraflarının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli parselin 11.06.2008 tarihli krokili raporunda ...’ın davasına konu (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümleri ile ...’in davasına konu aynı krokide (D) harfi ile gösterilen bölümlerinin orman sayılan yerlerden olduğu belirlenip, orman alanlarındaki zilyetliğin hukuki değeri bulunmadığı gibi Orman Kanununa göre suç teşkil ettiği, orman alanlarının tapu ya da kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinilemeyeceği gözetilerek bu bölümlere ilişkin davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacı ... ile ...’in temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Her ne kadar, eski tarihli memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafları ve amenajman planının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporunda çekişmeli parselin 11.06.2008 tarihli fen bilirkişi krokisinde (E, F ve G) harfleri ile gösterilen bölümlerinin orman sayılmayan mera niteliğindeki yerlerden olduğu bildirilmişse de, rapora eklenen memleket haritası üzerinde (E, F ve G) harfleri ile işaretlenen dava konusu yerlerin büyük bölümünün, yeşil ile renklendirilen yüksek eğimli orman alanında işaretlendiği, bu bölümlerin üzerindeki ağaçların sayıları, cinsleri, taşınmazların hangi bölümlerini kapsadığının detaylı olarak belirlenmeden ortalama rakamlarla bildirildiği anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece, öncelikle çekişmeli yer ile ilgili mera ya da yayla tahsis kararı, mera nitelikli vergi kaydı ve tapu kaydı bulunup bulunmadığı ilgili yönetimlerden sorularak, varsa tüm karar ve kayıtları, dosyada bulunmayan komşu parsellerin kadastro tesbit tutanakları ve dayanağı olan tapu ve vergi kayıtları ilgili yönetimlerden getirtilmeli, komşu köylerden çekişmeli parseli bilen ancak, tanıklığa engel hali bulunmayan yerel bilirkişiler belirlenmeli, serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman yüksek mühendisi bulunamadığı takdirde orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte en eski tarihli memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafları ilgili yerlerden getirtilip, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli, taşınmazın hangi bölümlerinde hangi ağaç türlerinin bulunduğu, ağaçların sayısı, yaşları ve kapalılık, hakim ağaç türü belirlenmeli, eğim ölçer alet ve münhaniler yardımıyla taşınmazın bu bölümlerinin hangi bölümünün eğiminin ne olduğu detaylı olarak saptanmalı, kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, çekişmeli parselin dört yönünden çektirilecek fotoğrafları onaylanarak dosyasına eklenmeli, (E, F ve G) harfleri ile işaretli bölümlerin orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez mera ya da yaylak sayılan yerlerden olup olmadığı yöntemince araştırılmalıdır. Bu cümleden, var ise mera ve yaylak nitelikli tapu ve vergi kayıtları ile mera tesbit ve tahsis kararları uygulanmalı, komşu köylerden belirlenen yerel bilirkişilerin, çekişmeli taşınmazın mera sayılan yerlerden olup olmadığı konusunda somut olaylara dayalı bilgi ve görgülerinin sorulmalı, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, mera yaylak gibi devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup olmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
3) Mahkemece çekişmeli parselin 11.06.2008 tarihli fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 3035 m2 bölümünün eski tarihli harita ve fotoğraflarda orman olarak nitelendirilmediği eylemli tarım alanı olduğu, sonuç olarak orman sayılmayan yerlerden olduğu, davacı ... yönünden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunun belirlendiği gerekçesiyle, bu bölümün ... adına tesciline, yine aynı bilirkişi krokisinde (H) harfi ile gösterilen bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğuna ilişkin ... Sulh Ceza mahkemesinin 1988/7-1988/43 sayılı kesinleşmiş kararının bulunduğu, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçe gösterilerek bu bölümün ... adına tesciline karar verilmişse de, Borçlar Kanununun 53. maddesi gereğince Hukuk Hâkimini bağlayan sulh ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararı, sadece ... için, (H) harfi ile işaretlenen bölümün orman sayılmayan yerlerden olduğuna ilişkin olarak bağlayıcı olup, bu bölüm kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilecek yerlerden olduğu anlamına gelmez. ...ye karşı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının ayrıca ispatlanması gereklidir.
Diğer taraftan, (A) ve (H) harfleri ile gösterilen her iki bölümün de çepe çevre, çekişmeli 101 ada 1 sayılı parselin orman sayılan yerlerden olduğu belirlenen diğer bölümleri ile çevrili orman içi açıklığı olduğu anlaşılmaktadır. 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde açıklanan orman içi açıklık niteliğinde olduğu, gerek 26.05.1958 tarihli Orman Tahdit ve Tescil Talimatnamesinde gerekse 25.06.1970 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 31.05.1970 gün ve 531 sıra no"lu Orman Tahdit ve Tescil Yönetmeliğinin 33/3 ve 19.08.1974 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 25.07.1974 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliğinin 40/A ve 30.05.1984 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 30/1 ve 02.09.1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/1 ve 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26/a maddesinde "...6831 sayılı Kanunun 17. maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaççık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların orman olarak sınırlandırılacağı" öngörülmüştür. 6831 sayılı Kanunun 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinin metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim, derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır. Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR]. Bu tür yerlerin 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılması gerekir. Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; orman içi açıklık ve boşluklar ile orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, yasa gereği orman sayıldığı için, 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinin (a) ve (j) bentleri gereğince Devlet Ormanı olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez. Mahkemece değinilen yönler gözetilerek ...’in çekişmeli 101 ada 1 sayıl parselin bilirkişi krokisinde (H) harfi ile gösterilen bölüümüne, ...’ın ise (A) harfi ile gösterilen bölümlere ilişkin davalarının reddine karar verilmesi gerekirken, bu bölümlerin özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sırasında ... davaya katılmış ve 101 ada 1 nolu orman parseli içerisinde kendisinin kırk yıldır zilyedi olduğu taşınmaz olduğunu belirterek tespitin iptalini ve dava ettiği kısmın adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davacı ...nin davalılar aleyhine açmış olduğu davanın kabulüne, ... köyü 101 ada 1 nolu parselin fen bilirkişisi ...’un 11.09.2013 tarihli krokili raporunda (E) harfiyle gösterilen 1497849,711 m2 yüzölçümlü alana, (F) harfiyle gösterilen 971849,038 m2 yüzölçümlü alana ve (G) harfiyle gösterilen 1913989,246 m2 yüzölçümlü alana aynı ada son parsel numaraları verilerek mera vasfıyla 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/b maddesi gereği Hazine adına sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına, birleştirilen 2007/20 Esas sayılı dosya açısından davanın kabulüne, 11.09.2013 tarihli krokili raporunda (H) harfiyle gösterilen 1684,915 m² yüzölçümlü kısmın ... adına tapuya kayıt ve tesciline, birleştirilen 2007/21 Esas sayılı dosyasında davacı ...’ın davalılar aleyhine açtığı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 16/05/2014 tarihli krokili raporunda (B) harfiyle gösterilen 689,258 m² yüzölçümlü alan ile (C) harfi ile gösterilen 4590,420 m2 yüzölçümlü alana aynı ada son parsel numaraları ayrı ayrı verilerek davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, geriye kalan kısma yönelik talebinin reddine, mahkemenin 2010/46 Esas sayılı dosyasında bulunan asli müdahil ... ile birleştirilen 2007/18 Esas sayılı dosya davacı ..."in davalılar aleyhine açmış olduğu davanın ayrı ayrı reddine, ... köyü 101 ada 1 nolu parselin davacıların kabul kısmından geriye kalan kısmının tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... ile birleştirilen dosya davacısı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmıştır.
1) Hazine ve Orman Yönetiminin 11.09.2013 tarihli bilirkişi raporunda (E, F ve G) harfleri ile gösterilen alanlara yönelik temyiz itirazları bakımından;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarına göre, 101 ada 1 nolu orman parseli içinde kalan ve 11.09.2013 tarihli bilirkişi krokili raporunda (E, F ve G) harfleri ile gösterilen taşınmazların kadimden beri ... köyüne ait mera olduğu anlaşıldığından, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün taşınmazın (E, F ve G) harfleri ile gösterilen kısımlar yönünden onanması gerekmiştir.
2) ... ve ...nin, 11.09.2013 tarihli bilirkişi raporunda (H) harfi ile gösterilen kısma yönelik temyiz itirazları bakımından; İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. madde hükmüne göre orman içi açıklık niteliğinde ve orman sayılan yerlerden olmadığı, sınırında 160 ada 2 nolu kişi parselinin bulunduğu, sulh ceza mahkemesinin kararı kapsamında orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenen alan içinde kaldığı ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulduğu anlaşıldığına göre; yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile; usûl ve kanuna uygun olan hükmün, 11.09.2013 tarihli bilirkişi krokili raporunda (H) harfiyle gösterilen kısım yönünden onanması gerekmiştir.
3) Asli müdahil ..."nün temyiz itirazları bakımından;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ve mahalli bilirkişi beyanlarına göre; asli müdahil yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre,yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile; usûl ve kanuna uygun olan hükmün 11.09.2013 tarihli bilirkişi krokili raporunda (I) harfiyle gösterilen kısım yönünden onanması gerekmiştir.
4) ... ve ...nin 16/05/2014 tarihli bilirkişi krokili raporunda (B ve C) harfleri ile gösterilen kısımlarına yönelik olarak temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece davacı ..."ın açtığı davanın kısmen kabul kısmen reddine, 16/05/2014 tarihli krokili raporunda (B) harfiyle gösterilen 689,258 m² yüzölçümlü alan ile (C) harfi ile gösterilen 4590,420 m2 yüzölçümlü alanın (davacı adına tesciline karar verilen B ve C harfli alanlar, Yargıtay bozma ilamı öncesinde davacı ... adına tesciline karar verilen, 11.06.2008 tarihli rapor ve krokide (A) harfi ile gösterilen alan içinde kalmaktadır) davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmişse de; yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Şöyle ki, davacı ... dava açarken, 01.10.1976 tarih 3 ve 7 sıra nolu tapu kayıtlarına dayanmış, mahkemece davacının dayandığı tapu kayıtlarının dava konusu 101 ada 1 parsel içinde dava edilen alana uyduğu, ancak tapu kayıtlarının değişebilir sınırlar içermesi nedeni ile miktarı ile geçerli olduğu kabul edilerek tapu miktarı kadar yerlerin davacı adına tesciline karar verilmiştir. Ancak, mahkemece bu karar verilirken davacının dayandığı tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile dosya arasına getirtilmemiş, dayanak tapu kayıtlarının kadastro sırasında revizyon görüp görmediği de araştırılmamıştır. Dayanak tapu kayıtları keşifte yöntemince uygulanmamış, tapu kaydının okuduğu ve mahalli bilirkişilerce belirtilen sınırlara ait taşınmaz tutanakları dosya arasına getirtilerek mahalli bilirkişi beyanları denetlenmemiş, fen bilirkişi tarafından tapu kayıtlarının sınırları krokili raporda gösterilmemiştir.
Ayrıca, Dairemizde aynı gün temyiz incelemesi yapılan, ... Kadastro Mahkemesinin 2013/48 Esas - 2014/50 Karar sayılı dosyasında da; davacı ... 102 ada 1 nolu orman parseline karşı aynı tapu kaydına dayanarak dava açmış, mahkemece aynı tapu kaydının 102 ada 1 nolu orman parselinde dava edilen kısma uyduğu gerekçesi ile tapu miktarı kadar yerin ... adına tesciline karar verilmiştir. Davacının aynı tapu kaydına dayanarak hem 101 ada 1 hem de 102 ada 1 sayılı orman parselinden tapu miktarı kadar ayrı ayrı yer edinmesi doğru görülmemiştir.
O halde; mahkemece davacı ..."ın dayandığı tüm tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte dosya arasına getirtilmeli ve kadastroda revizyon görüp görmediği, görmüşse bu parseller tapu müdürlüğünden sorularak ve eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında halen ... Bakanlığı (... Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, ayrıca taşınmazın orman içi açıklık olup olmadığının değerlendirilmesi istenmelidir.
Böylesine yapılan bir araştırma sonucu dava edilen taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun anlaşılması halinde, 13/07/1945 tarihinde yürürlüğü geçen 4785 sayılı Kanunun l. maddesi gereğince tapu kaydının yasal değerinin olmayacağı, ormanlar tevzii, iskan ve başka bir suretle kişiler adına özel mülk olarak tescil edilemeyeceği düşünülmelidir.
Taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu sonucuna varılırsa, dayanak tapu kayıtları yerine uygulanmalı, sınırlar zeminde mahalli bilirkişi yardımıyla tek tek bulunarak ve fen bilirkişi krokisi üzerine yazılarak keşfi izleme olanağı sağlanmalı, sınırların doğruluğu komşu parsel malikleri ile bağ kurularak şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli, tapu kaydı sabit sınırlar içermediğinden tapu miktar fazlasının sınırda bulunan ormandan açıldığı düşünülmeli, tapu kaydı başka parsellere de revizyon görmüş ise nazara alınmalı, tapu kaydı 3402 sayılı Kanunun 20. maddesi gereğince zemine uygulanarak, zeminde tam ve kesin kapsamı belirlenmeli, davacının aynı tapu kaydına dayanarak açtığı kadastro mahkemesinin 2013/48 Esas - 2014/50 Karar sayılı dosyası ile bu davanın birleştirilmesi düşünülmeli, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ:1) Yukarıda 1, 2 ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle; davalılar ... ve ... ile müdahil davacı ..."nün temyiz itirazlarının reddi ile hükmün 11.09.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda (E, F, G, H ve I) harfleri ile gösterilen kısımlar yönünden ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının ..."ye yükletilmesine,
2) Dördüncü bentde açıklanan nedenlerle; davalılar ... ve ...nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 16/05/2014 tarihli bilirkişi raporunda (B ve C) harfleri ile gösterilen kısımlar yönünden BOZULMASINA 17/09/2015 günü oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.