Esas No: 2022/4389
Karar No: 2022/6070
Karar Tarihi: 04.07.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/4389 Esas 2022/6070 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/4389 E. , 2022/6070 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜM : Mahkûmiyet
KDZ. Ereğli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 24.05.2021 tarihli ve 2019/458 Esas, 2021/406 Karar sayılı kararının sanık tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde gereği düşünüldü:
1. Sanık hakkında Mahkemece, 28.05.2015 tarihli ve 2014/683 Esas, 2015/596 Karar sayılı ilâmı ile kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin 6 ncı fıkrası uyarınca 3 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir. Söz konusu hükmün, Yargıtay (birleşen) 3. Ceza Dairesinin, 02.05.2019 tarihli ve 2019/1532 Esas, 2019/9264 Karar sayılı ilâmıyla;
"1) Katılanlar .... ve ... hakkında ...Anadolu Hastanesi tarafından tanzim olunan adli muayene raporlarında, katılanların yüz çevrelerinde meydana gelen yaralanmaların niteliklerine yer verilmediği, bu hali ile söz konusu raporların hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmakla, katılanların, tüm tedavi evrakları, geçici ve kesin raporları ile birlikte en yakın adli tıp kurumu ilgili şube müdürlüğüne sevkleri sağlanarak sanığın eylemi neticesinde meydana gelen yaralanmaların niteliğine ilişkin 5237 sayılı TCK’nin 86. ve 87. maddelerinde yer alan tüm hususları kapsayacak mahiyette rapor aldırılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) İddia, savunma ve katılanların beyanları ile taraflar arasında karşılıklı şekilde gerçekleştiği anlaşılan yaralama suçunda ilk haksız hareketi teşkil eden fiilin kim tarafından gerçekleştirildiğinin tespiti yoluna gidilmesi, bunun mümkün olmaması durumunda ise Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238 Esas, 367 sayılı Kararı uyarınca ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerinin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, şüpheli kalan bu halin sanık lehine yorumlanmasıyla sanık hakkında TCK'nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışmasız bırakılması,
3) Sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nin 86/2. maddesine göre belirlenen “4 ay” hapis cezasından TCK'nin 62/1. maddesi uyarınca (1/6) oranında indirim yapıldığında hükmedilmesi gereken ceza miktarının “3 ay 10 gün” hapis cezası yerine hesap hatası yapılmak suretiyle “3 ay 20 gün hapis cezası” olarak tespiti suretiyle fazla ceza tayini,
4) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas - 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması," Nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
2. Mahkemece bozma ilâmının gereği olarak katılan hakkında Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı Düzce Adlî Tıp Şube Müdürlüğünden temin olunan 18.02.2020 tarihli adlî muayene raporunda katılandaki yaralanmanın niteliğinin basit bir tıbbî müdahale ile giderilebilir ölçüde hafif olduğunun belirtilmesi üzerine 24.05.2021 tarihli ve 2019/458 Esas, 2021/406 Karar sayılı ilâmı ile sanık hakkında, kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 maddesinin birinci fıkrası, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 251 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin 6 ncı fıkrası uyarınca 1 ay 26 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir. Bahse konu kararın temyizi üzerine dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.
3. KDZ.Ereğli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin mezkûr hükmü, 5271 sayılı Kanun’un, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesiyle yeniden düzenlenen “Basit yargılama usulü” başlıklı 251 inci maddesi ve bu maddeye ilişkin Anayasa Mahkemesinin, 19.08.2020 tarihli ve 31218 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı neticesinde oluşan durum kapsamında değerlendirildiğinde; asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra kovuşturma yapılması izne ya da talebe bağlı olanlar dışında adlî para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik hâlleri gibi sanığın kusur yeteneğini etkileyen durumlardan biri veya birkaçı bulunmayan hâllerde basit yargılama usûlünün uygulanabileceği, suçun basit yargılama usûlü kapsamına girmeyen başka bir suçla birlikte işlenmiş olması durumunda ise bu usûlün uygulanamayacağı anlaşılmıştır.
4. Aynı düzenlemeye göre; Mahkemece basit yargılama usûlünün uygulanmasına karar verilmesi hâlinde iddianamenin, sanık, varsa mağdur ve şikâyetçiye tebliğ edilerek beyan ve savunmalarını on beş gün içinde yazılı olarak bildirmelerinin isteneceği, tebligatta duruşma yapılmaksızın hüküm verilebileceği hususunun da belirtilmesinden sonra gerekirse toplanması gereken belgeler, ilgili kurum ve kuruluşlardan talep edildikten sonra duruşma yapılmaksızın 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinde belirtilen kararlardan birine hükmedilebileceği anlaşılmıştır.
5. Mahkeme tarafından mahkûmiyet kararının verildiği hâllerde, belirlenecek sonuç ceza miktarı üzerinden 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesine göre dörtte bir (¼) oranında indirim uygulanacağı, koşulların bulunması hâlinde de kısa süreli hapis cezası belirlenmiş ise seçenek yaptırımlara çevrilebileceği veya hapis cezasının ertelenebileceği ya da uygulanmasına sanık tarafından yazılı olarak karşı çıkılmaması kaydıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği belirlenmiştir.
6. İlgili hükme göre; Mahkemece kurulan hükümde, itiraz usûlü ile itirazın sonuçlarının belirtileceği, 5271 sayılı Kanun’un 252 nci maddesine göre, bu şekilde verilen kararların itiraz yoluna tabi olduğu, itiraz üzerine ise hükmü veren Mahkemece duruşma açılarak genel hükümlere göre yargılamaya devam olunacağı, bu aşamadan sonra ise Mahkemenin, 5271 sayılı Kanun’un 252 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hüküm verirken, sanığın itirazı hâlinde daha önce 251 inci madde kapsamında basit yargılama usûlüne göre verdiği hükümle bağlı olmadığı, ancak itirazın sanık dışındaki kişiler tarafından yapıldığı hâllerde 251 inci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca yapılan indirimin korunacağı, bu şekilde kurulan hükümlere karşı genel hükümlere göre kanun yoluna başvurulabileceği anlaşılmıştır.
7. Yukarıda (1) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen Yargıtay bozma ilâmı üzerine yeniden yapılan yargılamada bozma ilâmına uyulmasına karar veren Mahkemenin, soruşturma aşamasında toplanmış delillerle, ilgili kurum ve kuruluşlardan re’sen toplanması gereken belgeleri dikkate alarak davada basit yargılama usûlünün uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir karar vermesi gerekmekte iken Mahkemece, bozma ilâmının gereği olarak adlî tıp kurumundan yeni bir adlî muayene raporu temini yoluna gidilmesinde zorunluluk bulunduğu göz ardı edilmiştir.
8. Basit yargılama usûlünün uygulanmasına karar verildiği takdirde Mahkemece, iddianame ve Yargıtay bozma ilâmı sanığa tebliğ edilerek, tebligatta “Duruşma yapılmaksızın hüküm verilebileceği, hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması durumunda cezasının dörtte bir oranında indirileceği, koşulları bulunması hâlinde kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilebileceği veya hapis cezasının ertelenebileceği ya da uygulanmasına yazılı olarak karşı çıkmaması kaydıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği” belirtilerek beyan ve savunmalarını on beş gün içinde yazılı olarak bildirebileceği ihtar edildikten sonra 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü ve dördürcü fıkralarına göre bir hüküm kurulacaktır.
9. İnceleme konusu dava dosyasında Mahkemece, sanığa bahse konu ihtarı içeren açıklamalı davetiye gönderilmediği gibi duruşma açılmak suretiyle hüküm kurulduğu, ayrıca bozma ilâmının gereği olarak maddî vakıa araştırması yoluna gidildiği, yeni delil toplandığı, ancak buna rağmen sanık hakkında kurulan hükümde Anayasa Mahkemesinin, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı gözetilerek 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca sonuç ceza miktarı üzerinden dörtte bir (1/4) oranında indirim yapıldığı, sanığın bu hükme yönelik temyiz başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.
10. 5271 sayılı Kanun’un 264 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer verilen; “Kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunun veya merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmaz.” şeklindeki düzenleme nedeniyle kanun yolunda hatanın re’sen dikkate alınacağı anlaşıldığından, sanığın temyiz dilekçesinin karara itiraz mahiyetinde olduğu sonucuna varılmıştır.
11. Sanığın bu itirazı nedeniyle artık basit yargılama usûlü uygulanamayacağından, Mahkemece yeniden duruşma açılarak genel hükümlere göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu durumda Mahkeme, daha önce 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi kapsamında basit yargılama usûlüne göre verdiği hükümle bağlı olmadığından, genel hükümlere göre hüküm kurulacak yeni hükümde, dörtte bir (1/4) oranındaki indirim uygulanmayacaktır. Bu hükme karşı genel hükümlere göre kanun yoluna gidilebilecektir.
12. Temyiz incelemesine konu hüküm yönünden sanığın, 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasının tatbiki ile dörtte bir (1/4) oranında ceza indirimi uygulanmak suretiyle kurulan hükme itiraz ettiği, Mahkemece aynı Kanun’un 252 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca yeni bir hüküm kurulmaksızın dava dosyasının Yargıtaya gönderildiği belirlenmiştir.
Mahkemece, basit yargılama usûlü ile ilgili usûlî işlemler yerine getirilmemiş olsa da sanık hakkında belirlenen sonuç cezadan 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi uyarınca dörtte bir (1/4) oranında ceza indirimi uygulanması nedeniyle basit yargılama usûlünün uygulandığı görülmekle, bu kapsamda verilen kararın 5271 sayılı Kanun’un 252 nci birinci fıkrasına göre itiraza tabi olması nedeniyle, vaki itiraz hakkında, aynı Kanun’un 252 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca hükmü veren Mahkemece karar verilmesi gerektiğinden, dava dosyasının, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle İNCELENMEKSİZİN İADESİNE,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
04.07.2022 tarihinde karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.