Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/37115
Karar No: 2020/8584
Karar Tarihi: 02.07.2020

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/37115 Esas 2020/8584 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi         2017/37115 E.  ,  2020/8584 K.

    "İçtihat Metni"

    BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ: ... 7. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ: ALACAK


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı isteminin özeti:
    Davacı, kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
    Davalı cevabının özeti:
    Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu:
    İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, tarafların istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre; davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Davacı işçinin fazla çalışma ücreti alacağının olup olmadığı, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
    Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
    Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
    a) Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda dosyaya sunulan İş Teftiş Kurulu Raporuna göre davacının davalı işyerinde haftalık 15 saat fazla çalışma yaptığı kabulüyle hesaplama yapılmıştır. Söz konusu teftiş raporunda davacının müfettişlerce beyanının alındığı ve davacı tarafından işyerinde son 1 hafta hariç bir buçuk aydan beri 2’li shift uygulaması ile çalıştığı, shiftlerin haftalık olarak değiştiği, sabah ve akşam shiftleri olan 08.30-19.00/11.00-21.00 saatleri arasında 1 saat 20 dk. ara dinlenmesi kullanarak çalıştığı beyanında bulunulduğu görülmektedir. Bu durumda, davacının iş teftiş kurulu raporundaki beyanına ve beyan tarihine göre son 1,5 ay için kendi beyanına göre haftalık 12 saat fazla mesai kabulüyle, daha sonraki ve diğer dönemler ise şimdiki gibi hesaplanmalıdır.
    Diğer yandan, dosyaya sunulan imzalı ve imzasız ücret bordroları ve ücret hesap pusulalarının bir kısmında fazla mesai ücreti tahakkukları bulunmakta olup yukarıda belirtilen ilke çerçevesinde imzalı ücret bordroları ve hesap pusulalarında fazla mesai tahakkuku bulunan dönemler dışlanmalı, imzasız ücret bordroları ve ücret hesap pusulalarında fazla mesai tahakkuku olan dönemlerin ise banka kayıtları getirtilerek banka aracılığıyla ödenip ödenmediğinin tespitinden sonra banka kayıtlarıyla uyumlu olması halinde o dönemlere ilişkin mahsup yoluna gidilmesi gerekir.
    b) Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile tanık beyanları birlikte değerlendirildiği belirtilerek hafta sonları iki haftada bir olmak üzere ayda 2 gün çalışıldığı kabulüyle hafta tatili alacağı hesaplanmıştır. Dosyaya sunulan teftiş raporunda davacının müfettişlerce beyanının alındığı ve davacı tarafından haftada 1 gün genelde Çarşamba gününe denk gelecek şekilde hafta tatili kullandığı beyanında bulunulmuştur. Bu durumda, davacının iş teftiş kurulu raporundaki beyan tarihine kadar kendi beyanına göre hafta tatili kullandığı kabul edilmeli, daha sonraki dönem ise şimdiki gibi hesaplanmalıdır.
    c) Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile tanık beyanları birlikte değerlendirildiği belirtilerek ulusal bayram ve genel tatil günlerinde, dini bayramların ilk günü ve 1 Ocak yarım gün dışında kalan günlerde çalışıldığı kabulüyle ulusal bayram ve genel tatil alacağı hesaplanmıştır. Dosyaya sunulan teftiş raporunda davacının müfettişlerce beyanının alındığı ve davacı tarafından bayram ve genel tatillerde işyeri açık olduğu için normal shiftine denk gelen şekilde çalıştığı, Ramazan bayramı 1 gün, Kurban bayramı 2 gün çalıştığı beyanında bulunulmuştur. Bu durumda, davacının iş teftiş kurulu raporundaki beyan tarihine kadar kendi beyanına göre ulusal bayram ve genel tatil alacağı hesaplanmalı, daha sonraki dönem ise şimdiki gibi hesaplanmalıdır.Diğer yandan, dosyaya sunulan imzasız ücret hesap pusulalarının bir kısmında tatil mesai ücreti tahakkukları bulunmakta olup yukarıda belirtilen ilke çerçevesinde imzasız ücret hesap pusulalarında fazla mesai tahakkuku olan dönemlerin ise banka kayıtları getirtilerek banka aracılığıyla ödenip ödenmediğinin tespitinden sonra banka kayıtlarıyla uyumlu olması halinde o dönemlere ilişkin mahsup yoluna gidilmesi gerekir.
    Anılan nedenlerle, kararın bozulması gerekmiştir.
    3-Kural olarak, yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamazlar; sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamazlar. Bu kuralın tek istisnası, dayanılıp sunulan delillin, o davaya konu borcu söndüren bir nitelik taşıması; örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname gibi bir belge olmasıdır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/h maddesinde, “davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması” dava şartları arasında sayılmıştır. Ödenmiş alacak hakkında davacının dava açmakta hukuki yararı yoktur. Bu halde, 6100 sayılı Kanun’un 115. maddesi gereğince, dava şartının varlığı ya da yokluğunun incelenmesi, doğrudan mahkemeye verilmiş ödevlerden olması karşısında, önceden ileri sürülmemiş olsa bile temyiz aşamasında dava şartının var olup olmadığını kendiliğinden gözetilmesinde bir usuli engel bulunmamaktadır.
    Davanın hukuksal niteliği ve somut olayın özelliği gereği davalı, temyiz aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belge vermişse, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla, yargılama aşaması henüz tamamlanmamış ise böyle durumda, borcu itfa eden belge değerlendirmeye alınmalıdır. Gerçekten de, yargılamada davayı inkâr eden davalının savunması, borcun bulunmadığı savunmasını da kapsar. O nedenle, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklama ve iddianın aksine delillerini ikame etme hakkının ortadan kalktığından söz edilemez. Belirtilen nedenlerle, temyiz aşamasında sunulan ve borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceğinin kabulü de zorunludur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 24.02.2016 tarih, 2014/22-735 esas, 2016/166 karar) Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının toplam izin süresinin 190 gün ve kullanılan izin gününün 83 olduğu belirtilerek 107 gün izin hakkı kabulüyle yapılan hesaplama mahkemece hüküm altına alınmıştır. Davalı işveren tarafından Bölge Adliye Mahkemesince karar verildikten sonra dosyaya davacının 2004 yılından 2013 yılına kadar (toplam 137 gün) izinlerinin bulunduğu yıllık izin defteri fotokopisi sunulmuştur.Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, davalının dosyaya istinaf aşamasından sonra sunduğu yıllık izin defteri konusunda aslının sunulması sağlanarak ve davacının beyanları da alınarak değerlendirme yapılması amacı ile kararın bozulması gerekmiştir.
    Yukarıda yazılı sebeplerle, İlk Derece Mahkemesi kararının hukuka aykırı olmasına rağmen, davalı tarafın istinaf başvurusunun yazılı gerekçeyle esastan reddine karar verilmesi hatalı olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmak suretiyle ortadan kaldırılmasına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. Sonuç: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.




















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi