23. Hukuk Dairesi 2012/4809 E. , 2012/7127 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl davada menfi tespit, birleştirilen davada genel kurul kararının iptali ile karşı davada itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne, karşı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün asıl davada davacı, karşı davada davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili Av. ... ... gelmiş diğer taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Asıl davada davacı ... vekili, müvekkilinin 27.05.2005 tarihinde davalı kooperatifin ortağı..."den bitmiş haldeki E blok 8 numaralı daireyi tapuda satın alarak 25.07.2005 tarihinde..."e, onunda 07.03.2006 tarihinde ..."na sattığını, müvekkilinin kooperatif ortağı olmamasına rağmen tapudaki belgelerin kullanılarak kooperatife ortak yapıldığını, kooperatifçe müvekkili aleyhine 2005 yılında aidat alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itiraz üzerine ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2006/344 Esas sayılı davasında müvekkilinin kooperatif ortağı olarak kabul edilerek itirazının iptaline karar verildiğini, müvekkilinin takip konusu borcu ödediğini, buna rağmen davalı kooperatifçe ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2008/3286 Sayılı dosyasında 14.662,00 TL aidat alacağı ve 32.451,00 TL işlemiş faizinin tahsili için takip başlatıldığını, müvekkilinin aidat borcu bulunmadığını ileri sürerek, müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı olmadığının ve kooperatife takibe konu alacak nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, kooperatifin birleşen davasının reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı ... vekili, davalı kooperatifin 29.03.2008 tarihli genel kurulunun yasa anasözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, anılan genel kurulun 10. maddesinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı, birleşen ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2009/196 Esas sayılı dosyasında davacı kooperatif vekili, davalının kooperatif ortağı
olduğunun ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin itirazın iptali davasında saptanarak, 13.12.2005 tarihine kadarki aidatların tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazının iptaline karar verildiğini, sonraki aylara ilişkin aidatların ödenmemesi nedeniyle müvekkilince başlatılan takibe davalının vaki itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, davalı ortağın ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2008/3286 Sayılı takibe vaki itirazının iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı ortağın asıl ve birleşen davalarının reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında görülüp kesinleşen ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2006/244 Esas ve 2007/412 Karar sayılı itirazın iptali davasında, asıl davada davacı ..."ın kooperatif ortağı olduğunun belirlenerek itirazının iptaline karar verilmesi nedeniyle davacının kooperatif ortağı olduğu, anılan davada Aralık 2005 ayı ve öncesi dönemin aidatının belirlenerek hüküm altına alındığı, asıl davada davacı-birleşen davada davalı ortağın anılan tarihten sonra aidat borcunu ödememesi nedeniyle, birleşen davada davacı kooperatifçe takip başlatıldığı, davacı ortağın takip tarihine kadar kooperatife 14.672,00 TL aidat ve 26.077,40 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 40.749,40 TL borcu bulunduğu, 29.03.2008 tarihli genel kurulun 10. maddesinin yasa ve anasözleşmeye aykırı olduğu gerekçesiyle ortağın asıl davasının reddine, birleşen genel kurul kararının iptali isteminin kabulü ile 29.03.2008 tarihli genel kurulun 10. maddesinin iptaline, kooperatifin birleşen davasının kabulü ile davalı ortağın 14.662,00 TL asıl alacak ile takip tarihine kadar işleyen 26.077,40 TL faize yönelik itirazının iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek yıllık % 29 faizi ile devamına, asıl alacağın % 40" ı oranında 5.864,00 TL icra inkar tazminatının davalı ortaktan alınarak davacı kooperatife verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı karşı davada davalı ... vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre asıl ve birleşen genel kurul iptali davasında davacı, birleşen itirazın iptali davasında davalı ortak vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Asıl dava, kooperatif ortağı olmadığının ve kooperatife takip konusu aidat ve işlemiş faiz nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, birleşen davadaki kooperatifin istemi ise , aidat ve faiz alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Kooperatif ortağı olduğu kesinleşmiş yargı kararıyla sabit olan davacı-davalı ortağın ortaklıktan istifa ettiğinin veya payını taşınmazla birlikte devrettiğinin ileri sürülmemiş olması nedeniyle kooperatif ortağı olarak kabul edilerek aidat ve işlemiş faizden sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, hüküm tarihinden sonra temyiz aşamasında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu"nun 7. maddesinde aynen "Türk Borçlar Kanunu"nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76"ncı faize ilişkin 88"nci, temerrüt faizine ilişkin 120"nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138"nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. " hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 88. maddesindeki "Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranını yüzde elli fazlasını aşamaz." hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüd faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur." düzenlemesine yer verilmiştir.
Genel kurulca kararlaştırılan faiz ve aidat gibi genel nitelikteki yükümlülükler tebliğe gerek olmaksızın tüm ortaklar bakımından uygulanır. Ayrıca, önceki genel kurulda alınan faiz kararı sonraki genel kurullarda değiştirilmedikçe uygulanmaya devam eder. Somut olay bakımından, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 42. maddesine göre genel kurul bütün üyeleri temsil eden en yetkili organdır ve kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisi vardır. Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi"nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın veya şerefiye bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, 818 sayılı Borçlar Kanunu ( BK )’nun 101/2. ( 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117. ) maddesi hükmü karşısında, genel kurulun belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK" nun 88 nci maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120 nci maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır.3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun" un 2/1. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin
açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak faizi oranı, belirlerken, yukarıdaki paragrafta belirtilen 6098 sayılı TBK’nun 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate alınmak zorundadır.
Somut olayda, davaya konu Aralık 2005 ayı ile Şubat 2008 ayı arasındaki aidat alacağı genel kurul kararlarıyla belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı TBK’nun 120/2. maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Bu durumda, mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, işlemiş ve işleyecek temerrüt faizi oranı ve miktarı bakımından gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınarak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı-karşı davada davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, temyiz eden yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan asıl davada davacı ve karşı davada davalı yararına takdir olunan 900,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl davada davalı-karşı davada davacıdan alınarak asıl davada davacı- karşı davada davalıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.