23. Hukuk Dairesi 2012/4775 E. , 2012/7120 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl davada ferağa zorlama, birleşen davada tazminat davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen reddine, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin, 26.10.1990 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, sözleşme gereği yüklenici payına isabet eden bağımsız bölümlerin devrinin yapılmadığını ileri sürerek, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 10 numaralı bağımsız bölümlerin tapusunun iptaliyle müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Asıl davada davalılar ..., ... ve ... vekili, yüklenicinin edimini tam olarak ifa etmediğini, tespit edilen eksikliklerin gönderilen ihtarnameye rağmen davacı tarafından tamamlanmadığını, ikinci katta bulunan 10 numaralı bağımsız bölümün istenemeyeceğini, inşaatın süresinde tamamlanmaması nedeniyle müvekkillerinin zarara uğradığını, ayrıca, sözleşmede, ifanın süresinde yapılmaması halinde sözleşmenin fesholacağı hükme bağlandığından arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin kendiliğinden fesholduğunu, sözleşmede, inşaatın anahtar teslimi yapılacağı belirtildiği halde kat mülkiyetine geçilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı ... vekili, davacının, sözleşmeye dayanarak ikinci kattan bağımsız bölüm isteyemeyeceğini, zemin kattaki 1, 2, 3 numaralı bağımsız bölümlerin davacı tarafından satıldığını, davanın haksız olduğunu savunarak, reddini istemiştir.
Asıl davada davalı ..., yüklenicinin edimini eksik ifa ettiğini belirtmiştir.
Birleşen davada davacı ... vekili, eksik ve ayıplı işler bedelinden müvekkil hissesine düşen kısma karşılık şimdilik 6.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, talebin zamanaşımına uğradığını, inşaatın tamamlandığını, taleplerin haksız olduğunu, davacının daha evvel ihtirazi kayıt ileri sürmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; yüklenicinin, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile projeye uygun olarak inşaatı tamamladığı ve arsa sahiplerine teslim ettiği, arsa sahiplerinin ihtirazi kayıt ileri sürmeden binayı teslim aldığı, sözleşme uyarınca, inşaatın tamamlanmasından sonra bir yıl içerisinde oluşan zararlardan yüklenicinin sorumlu olduğu, binanın 12-13 yıldır kullanıldığı, eksiklik ve kusurların binanın kullanımından kaynaklandığı, yüklenici edimini ifa ettiği halde bağımsız bölüm tapularının arsa sahipleri üzerinde kaldığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, 4, 5, 6, 7 ve 10 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı yüklenici adına tesciline, davacı yüklenicinin 1, 2, 3 numaralı bağımsız bölümlere ilişkin davasının reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, birleşen davada davacı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Asıl davada, davacı ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Asıl dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 388. maddesinin 3. bendine ve temyiz incelemesi tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/1-c maddesine göre, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. Yine Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de tüm mahkeme karlarının gerekçeli olmasını amir bulunmaktadır. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK"un 428. maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilecektir. Diğer bir anlatımla Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Açıklanmaya çalışıldığı üzere, mahkemece, tarafların tüm delillerinin açıkça değerlendirilerek davanın hangi gerekçeyle reddedildiğinin karara yansıtılması gerekirken, yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması, Anayasa"nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlal edecektir.
Somut olayda, davacı, 24.02.2000 havale tarihli dava dilekçesinde 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 10 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiş, 04.04.2008 tarihli duruşmada da davacı vekili, 1, 2, 3 numaralı bağımsız bölümlere ilişkin bir taleplerinin olmadığını, talep ettikleri diğer bağımsız bölümlere yönelik eksik harcı ikmal edeceklerini imzalı beyanıyla açıklamış, 22.09.2008 tarihli harç makbuzuyla 4, 5, 6, 7, 10 numaralı bağımsız bölümler yönünden eksik harç tamamlanmıştır. Mahkemece, 1, 2, 3 numaralı bağımsız bölümlerle ilgili davanın hangi gerekçeyle reddedildiği açıklanmaksızın ve bu bağımsız bölümlerle ilgili harcın tamamlanmadığı, tüm davalılar yönünden davanın ret
sebebinin aynı olduğu hususu da gözardı edilerek davalılar ve dahili davalılar lehine ayrı ayrı nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Bu durumda mahkemece öncelikle, 1, 2, 3 numaralı bağımsız bölümlerin harcının tamamlanmadığının gözetilmesi, bu bölümlere ilişkin ret gerekçesinin de yukarıdaki açıklama kapsamında gösterilmesi ve bu suretle HMK"nın 297/1-c maddesine uygun hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen davada davacı ... vekilinin temyiz isteminin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, asıl davada davacı yararına BOZULMASINA, asıl davada davacının peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, birleşen davada davacıdan alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.