Tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı suçundan şüpheliler ..., ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 04/10/2016 tarihli ve 2016/62547 soruşturma, 2016/78911 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 10/11/2016 tarihli ve 2016/4469 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 14.02.2017 gün ve 94660652-105-34-873-2017 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası ... Cumhuriyet Başsavcılığının 28/02/2017 gün ve 2017/12029 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet Savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet Savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu,
Dosya kapsamına göre,
Şüphelilerin önceden hazırladıkları plan dahilinde müştekiyi şirket dışına çıkarmak için birlikte hareket ederek şirketlerin artık borçlarını ödeyemediğini ve sunmuş oldukları belgeleri göstererek borca batık hale geldiklerini, tedarikçilere borçlar olduğundan civata bile alınamadığını, tüm işlerin durduğunu, şirketin taşeronlara olan borçlarının ödenemediğini, taşeronların kendilerini Tuzla"ya sokmayacağını, vadesi gelmemiş çok büyük ödemeler ve çekler olduğunu, bu ödemelerin yapılamaması durumunda şirketin batacağını, her şeylerini kaybedeceklerini ve aile hayatlarının dağılacağını, şüphelilerden ..."ın Aytekin Çetinalp adında biri ile ortak olarak yüzer havuz aldığını ve bununla ilgileneceğini, artık bu şirketlerde yerinin olmadığını, Tareq"in bu tersaneleri kendisi için aldırdığını, kendilerinin burada para kazanmalarının imkansız olduğunu, taşeronların tersaneyi bastığını ve kısa zamanda yeniden basacağını, olayların daha da büyüyeceğini, can güvenliklerinin kalmadığını, her şeylerini kaybedeceklerini, bir an önce hisselerin satılması gerektiğini, bu süreçte özellikle Tareq ve Tuncay"ın ağza alınmayacak sözlerle birbirlerine ithamda bulundukları ve bu şekilde müştekinin nezdinde kendileri arasında ağır bir gerginlik görüntüsü oluşturulduğu, şüphelilerin bu hileli işlemleri, sahte belgeleri ve aldatıcı beyanları neticesinde müştekinin dolandırıldığı ve Teknomarin Teknik Hizmetler ve Denizcilik Sanayii Dış Ticaret Limited Şirketi ve Kuzey Star Shipyard Denizcilik Sanayii Ve Ticaret Anonim Şirketi"nde sahip olduğu hisselerin gerçek değerinin çok çok altında bir bedelle elinden alındığını, bu eylemlerin anlaşılması üzerine yapılan araştırmalarda şirket alacaklarının şirketten kaçırılarak şahsi hesaplara alındığı, Tareq"e ait gemilerde yapılan işlerin resmi kayıtlara geçirilmediği, bu alacaklarında usulsüz kapatıldığı, bu surette hem müştekinin hem de kamunun önemli surette zarara uğratıldığı iddiaları üzerine adı geçen şüpheliler hakkında



nitelikli dolandırıcılık, kara paranın aklanması, pay sahiplerinin şirkete borçlanma yasağının ihlali ve diğer suçlardan yapılan şikayete istinaden yürütülen soruşturmada,
1-Müşteki tarafça dosyaya bildirilen tanıklar ... ve ... dinlenilmeden,
2-....Teknik Hizmetler ve....Sanayii Dış Ticaret Limited Şirketi ve .... Denizcilik Sanayii ve Ticaret Anonim Şirketlerinin hesaplarının tutulduğu banka ve şirketlere ait mali kayıtların dökümleri getirtilerek bu hesaplar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması neticesinde, olmayan şirket borçlarının varmış gibi gösterilmesi, keza şirket alacaklarının da şüpheliler ... ve ..."ın aynı zamanda akrabası olan şirket çalışanı ....nın şahsi hesaplarına, ..., ... ve.... Çetinkaya"nın ortak hesaplarına, şüphelilerden ..."ın yetkilisi olduğu ..... şirketinin hesaplarına ve başka şahıs hesaplarına aktarılıp aktarılmadığına ilişkin inceleme yaptırılmadan,
3-Şüphelilerden ..."nin yurt dışında ortağı olduğu .... Şirketine ait; Jawan (Eski adı : ...), .... (Eski adı : ....) ve ... isimli gemilere tersanede yapılan işlerin resmi kayıtlara geçilmediği, bu işlerden kaynaklanan şirket alacaklarının da usulsüz bir şekilde kapatıldığı, alacakların bir bölümünün müştekiden gizlenerek bahse konu şahsi hesaplara aktarıldığı ve bu işlemlerden dolayı müştekinin ve kamunun zarara uğratıldığı iddialarına ilişkin uzman kuruluş olan MASAK"dan rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken ilgili rapor aldırılmadan,
4- 17/12/2015 tarihinde gerçekleşen hisse devir işleminin ne şekilde gerçekleştiği, yapılan devir işleminde herhangi bir usulsüzlük bulunup bulunmadığına ilişkin araştırma yapılmadan, müştekinin ve şüphelilerin ifadesinin alınması haricinde hiçbir soruşturma işlemi yapılmadan, yalnızca nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin değerlendirme yapılıp kara paranın aklanması, pay sahiplerinin şirkete borçlanma yasağının ihlali ve sahtecilik iddialarına ilişkin değerlendirme yapılmaksızın eylemin hukuki ihtilaf niteliğinde olduğundan bahisle eksik soruşturmaya dayalı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun’un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10.11.2016 tarih ve 2016/4469 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin itiraz merciince yerine getirilmesine, 24.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.