Esas No: 2022/1728
Karar No: 2022/2532
Karar Tarihi: 28.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/1728 Esas 2022/2532 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalıya tıbbi ürün satışı yapmış ve davalı doktorun malzeme alımı için komisyon talep etmiştir. Davacı, davalıya 2012 yılında teminat olarak senet vermiştir ve davalı senet nedeniyle icra takibi başlatmıştır. Ancak davacı, senedin kambiyo vasfı olmadığını ve hukuki dayanağının olmadığını iddia etmiş ve takibi durdurmak için dava açmıştır. İlk derece mahkemesi, davacının iddialarını ispatlayamadığı için davanın reddine karar vermiştir. Davacı, bu kararı istinaf etmiş ancak Bölge Adliye Mahkemesi, kararın hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunu reddetmiştir. Kanun maddeleri olarak, Takas ve Saklama Bankaları ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri Hakkında Kanun (no: 6362), Türk Borçlar Kanunu (no: 6092), ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu (no: 6100) belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06.11.2019 tarih ve 2015/1423 E- 2019/907 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 06.03.2020 tarih ve 2020/246 E- 2020/320 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline geri çevrilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra iade edildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının tıbbi ürün satşı yaptığını, doktor olan davalının malzeme almak üzere davacıya teklif sunarak komisyon istediğini, davalının operasyonlarda kullandığı tıbbi malzemenin davacı tarafından satıldığını ve karşılığında davalıya ödeme yapıldığını, davacı şirketin davalının talebi doğrultusunda kurulduğunu, davalının şirket faaliyetleri ile bizzat ilgilendiğini, davalının istediği ödemeleri garanti altına almak için davacının davalıya 2012 yılında üzerinde düzenleme tarihi ve vade tarihi bulunmayan senedi teminat olarak verdiğini, senetle ilgili olarak davalı tarafından icra takibi başlatıldığını, davalı ile davacı arasında ticari bir ilişki bulunmadığından senedin hukuki dayanağının olmadığını, teminat senedi tutarı dışında da elden de fazlasıyla ödeme yapıldığını, taraflar arasındaki ödemelerin gayri hukuki bir ilişkiye dayandığını, senedin kambiyo vasfının olmadığını, davalının davacının işlerine engel olmaması için müzayaka altında ödeme yapıldığını belirterek icra takibi nedeniyle ödenen kısmın istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının 2015 yılında hastanede çalıştığını, hastanenin malzeme alımının ihale yoluyla gerçekleştiğini, davalının herhangi bir müdahalesinin sözkonusu olamayacağını dolayısıyla davacının komisyon iddialarının doğru olmadığını, senet üzerinde teminat senedi olduğunda dair hiçbir ibare olmadığını, senedin iddia edildiği gibi 2012 yılında düzenlenmesi halinde TBK’nın 39. maddesi gereği bir yllık süre içinde dava açılması gerektiğini, davacı şirketin kuruluş aşamasında dava dışı ...’un davalıdan borç aldığını takibe konu senedin de bu borca ilişkin verildiğini, ayrıca elden 44.000,00 TL ve davacının mal aldığı dava dışı başka bir şirkete davalının kredi kartından 26.040,00 TL’lik çekim yapıldığını, bunlar için davalının hesabına emanete istinaden ibaresiyle ödeme yapıldığını, yine senede istinaden ibaresi ile 115.000,00 TL’lik ödeme yapıldığını, bu miktar mahsup edilerek dava konusu takibin başlatıldığını belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazmninatına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, toplanan deliller ve dosya kapsamına göre, davacının, senedin iradesi dışında doldurulduğunu, senedin teminat senedi olarak verildiğini yazılı belgelerle ispatlayamadığı, senet metninde senedin teminat senedi olarak verildiğine ilişkin bir ibarenin bulunmadığı, dinlenen tanıkların senedin tanzimine ilişkin herhangi bir bilgilerinin olmadığı, Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma sonunda davalı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, son sırada dikkate alınması gereken yemin deliline davacı tarafça dayanılmasına rağmen davalı tarafa yemin teklif edilmediği gerekçesiyle davanın ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, takibe konu bono metninde ihdas nedeni bulunmayıp ispat külfetinin senedin teminat olarak düzenlenildiğini ileri süren davacı tarafta olduğu, davacının senedin teminat senedi olarak verildiğini kesin delilerle ispatlayamadığı, takibe konu senedin mücerret borç ikrarını içerdiği, doktor olan davalının verdiği borç için kambiyo senedi alamayacağına dair kanunda yasaklayıcı bir düzenleme bulunmadığı, davacının takibe konu senedin şirketin hastanelere yapacağı medikal malzeme satışlarından dolayı davalıya ödenecek komisyonlara ilişkin olarak düzenlenip davalıya verildiğini bundan dolayı senedin mutlak butlanla batıl olduğunu ileri sürdüğü, soruşturma sonucu davacının butlan iddiası sabit görülse dahi senet için ödemelerde bulunulduğu, 6092 sayılı TBK’nın 81. maddesi uyarınca hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilenin geri istenemeyeceği, davacının banka kanalıyla "emanete ödeme" açıklamasıyla davalıya yaptığı ödemelerin takibe konu senede ilişkin olduğunun ileri sürüldüğü, TBK’nın 555. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan havalenin ödeme vasıtası olduğu, aksini ileri sürenin kanıtlamakla yükümlü olduğu, davacı tarafından yapılan ödemelerde senede ilişkin bir ibare olmadığı gibi davacının bahse konu ödemeleri takibe konu senet için yaptığını başka delilerle de ispatlayamadığı, takibe konu senedin keşide tarihi 28.03.2013 tarihi olup davacı tarafından bu tarihten önce "emanete ödeme" adı altında yapılan ödemeleri senede ilişkin yapılan ödemeler olarak kabul etmeye imkan bulunmadığı, yerel mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, kararın hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 28/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.