Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2016/1034
Karar No: 2019/647

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/1034 Esas 2019/647 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2016/1034 E.  ,  2019/647 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 94-10

    Sanık ...’ın tehdit suçundan TCK"nın 106/1-1.cümle, 43/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 3 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, hakaret suçundan TCK’nın 125/1, 43/1, 62 ve 52/2-4. maddeleri uyarınca 1.100TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye ve CMK"nın 231/5. maddesi uyarınca her iki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Tonya (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince 19.06.2012 tarih ve 81-61 sayı ile verilen kararın kesinleşmesinden sonra, sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi nedeniyle dosyayı yeniden ele alan Tonya Asliye Ceza Mahkemesince 18.02.2015 tarih ve 94-10 sayı ile CMK"nın 231/11. maddesi uyarınca hükümlerin açıklanmasına, sanığın tehdit suçundan TCK"nın 106/1-1.cümle, 43/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, hakaret suçundan ise TCK"nın 125/1, 43/1, 62 ve 52/2-4. maddeleri uyarınca 1.860TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye karar verilmiş olup anılan hükümler temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
    Bu karara yönelik olarak Adalet Bakanlığının 20.08.2015 tarihli ve 54314 sayılı kanun yararına bozma talebine istinaden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 07.09.2015 tarihli ve 300544 sayılı ihbarname ile dosyanın gönderildiği Yargıtay 4. Ceza Dairesince 23.12.2015 tarih ve 24461-40673 sayı ile;
    "...1- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararındaki hukuka aykırılığın değerlendirilmesi,
    5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 5. fıkrasında; "Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder." hükmü düzenlenmiştir.
    Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
    Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması, esas itibariyle bünyesinde iki karar barındıran bir kurumdur. İlk karar teknik anlamda hüküm sayılan, ancak açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuken varlık kazanamayan, bu nedenle hüküm ifade etmeyen, koşullara uyulması hâlinde düşme hükmüne dönüşecek, koşullara uyulmaması hâlinde ise varlık kazanacak olan mahkûmiyet hükmü, ikinci karar ise, bu ön hükmün üzerine inşa edilen ve önceki hükmün varlık kazanmasını engelleyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıdır. Bu ikinci kararın en temel ve belirgin özelliği, varlığı devam ettiği sürece, ön hükmün hukuken sonuç doğurma özelliği kazanamamasıdır.
    Kanun yararına bozma yasa yolu, temyiz ve istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlere karşı başvurulabilen olağanüstü bir kanun yolu olup, amacı, ülke sathında uygulama birliğine ulaşılması, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesidir. Bu yasa yoluna başvurabilmenin ilk ve temel koşulu, verilen hüküm veya kararın istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş olmasıdır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının dayanağını oluşturan mahkûmiyet hükmü ise; hükmün açıklanması, düşme kararının verilmesi veya yeni bir mahkûmiyet hükmünün tesisinden sonra temyiz incelemesine konu olabilecek ve ancak bu aşamadan sonra temyiz yasa yoluna başvurulmadan kesinleşmesi hâlinde, koşulları bulunduğu takdirde kanun yararına bozma yasa yolu ile denetlenebilecektir.
    Görüldüğü gibi hükmün içeriğindeki hukuka aykırılıklar ancak hükmün hukuken varlık kazanması hâlinde olağan ve olağanüstü yasa yolları denetimine konu olabileceğinden, henüz hukuken varlık kazanmayan bir hükmün ne olağan ne de olağanüstü yasa yolu denetimine konu edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verildiği ahvalde hükmün içeriğine dahil bulunan hukuka aykırılıkların, kanun yararına bozma kanun yoluyla denetlenmesi olanağı bulunmamaktadır. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 29/06/2010 tarih ve 2010/11-70 esas, 2010/159 sayılı kararı)
    Somut olayda; Tonya Sulh Ceza Mahkemesinin 19/06/2012 tarih ve 2010/81 esas, 2012/61 sayılı açıklanması geri bırakılan kararında, tehdit ve hakaret suçlarının zincirleme olarak işlendiği kabul edilerek TCK"nın 43/1. maddesi uygulanmasına karşın, cezalarda artırım yapılması gerekirken, indirim yapılmış olmasının, açıklanması geri bırakılan kararın içeriğine ilişkin hukuka aykırılık niteliğinde bulunduğu, ayrıca sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemiş olduğu ve CMK"nın 231/11. maddesine göre, açıklanması geri bırakılan hükmün Tonya Asliye Ceza Mahkemesince 18.02.2015 tarihli karar ile açıklandığı anlaşıldığından, açıklanması geri bırakılan kararın kanun yararına bozma yasa yoluyla denetlenme olanağı bulunmamaktadır.
    2- CMK’nın 231/11. maddesine göre hükmün açıklanmasına karar verilirken, hükümde değişiklik yapılıp yapılamayacağının belirlenmesi,
    5271 sayılı CMK’nın "Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması" başlığını taşıyan 231. maddesinin 8. fıkrasında; "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi hâlinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur." 10. fıkrasında; "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir." 11. fıkrasında; "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması hâlinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı hâlinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." hükümleri yer almaktadır.
    Deneme süresi içerisinde suç işlendiğinden söz edilebilmesi için öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi ve bu kararın kesinleşme tarihi itibariyle başlayacak 5 yıllık deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suçun işlenmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosyada; tehdit ve hakaret suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, Tonya Sulh Ceza Mahkemesinin 19/06/2012 tarihli kararı ile hapis ve adli para cezaları verilerek, hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, kararın 05.09.2012 tarihinde kesinleşmesinden sonra, sanığın deneme süresi içerisinde, 26/04/2013 tarihinde hakaret suçlarını işlemesi nedeniyle, Tonya Sulh Ceza Mahkemesinin 15/07/2014 tarihli kararı ile mahkumiyetine karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 04/09/2014 tarihinde kesinleşmesi üzerine ihbarda bulunulduğu, Tonya Asliye Ceza Mahkemesince ihbar üzerine duruşma açılarak, 18.02.2015 tarihli karar ile hükmün açıklanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Sanık hakkında herhangi bir yükümlülük belirlenmeden, açıklanması geri bırakılan kararın, 5271 sayılı CMK"nın 231/11. maddesine göre, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi nedeniyle açıklanmasına karar verilirken, TCK"nın 43/1. maddesinin uygulanması sırasında yapılan hata düzeltilerek, yeni hüküm kurulmuştur. Mahkemece hüküm açıklanırken, eylemin açıkça suç teşkil etmemesi hâlinde beraat kararı veya kovuşturma şartının bulunmadığının anlaşılması hâlinde düşme, yine tedbire çevirme zorunluluğuna uyulmaması durumunda bu zorunluluk gereğinin yerine getirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. Öte yandan, açıklanması geri bırakılan karar, CMK"nın 223. maddesinde belirtilen hükümlerden olmaması ve ceza miktarı bakımından 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesine konu edilememesi karşısında, daha önce yapılan uygulama hatalarının giderilerek karar verilmiş olması hukuka uygundur." şeklinde karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 08.02.2016 tarih ve 300544 sayı ile;
    "Tonya (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin 19/06/2012 tarih ve 2010/81 esas, 2012/61 karar sayılı ilamı ile sanığın tehdit ve hakaret suçlarından TCK"nın 106/1-1, 125/1, 43/1, 52/2, 62/1 ve CMK"nın 231/5-8. maddeleri gereğince 3 ay 22 gün hapis ve 1.100 TL adli para cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmasına ve verilen hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın kesinleşmesine müteakip, denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işleyen sanık hakkında yapılan bildirim üzerine Tonya Asliye Ceza Mahkemesince duruşma açılarak yapılan yargılama neticesinde 18/02/2015 tarih ve 2014/94 esas. 2015/10 karar sayılı ilamı ile bu kere sanığın tehdit ve hakaret suçlarından TCK"nın 106/1-1, 125/1, 43/1, 52/2 ve 62/1. maddeleri gereğince 6 ay 7 gün hapis ve 1.860 TL adli para cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmasına hükmedildiği anlaşılmaktadır.
    5271 sayılı CMK"nın 231/11. fıkrasında, "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması hâlinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurulabilir" hükmüne yer verilmiştir.
    Anılan yasal düzenleme karşısında, daha önce hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen ve denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işleyen sanıkla ilgili olarak, CMK"nın 231/11. maddesi gereğince, açıklanması daha evvel geri bırakılan hükümde herhangi bir değişiklik yapma imkânı bulunmamaktadır.
    Bu anlamda sanık hakkındaki hükmün ilk şekliyle açıklanması, açıklanan bu hükümdeki hukuka aykırılıkların ise temyiz veya kanun yararına bozma yoluyla yapılacak inceleme sonucunda giderilebileceği kabul edilmelidir.
    Dolayısıyla, Yerel Mahkemece evvelce verilen hükmün açıklanması ile yetinilmesi gerekirken ilk hükümden farklı olarak sanık aleyhine yazılı biçimde fazla ceza verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu," görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince 21.03.2016 tarih ve 2614-5379 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; CMK"nın 231. maddesi uyarınca hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanığın, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi hâlinde önceki hükümlerin aynen açıklanması gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Tonya (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince 19.06.2012 tarih ve 81-61 sayı ile; sanığın tehdit suçundan TCK"nın 106. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesi, 43/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 3 ay 22 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, hakaret suçundan TCK"nın 125/1, 43/1, 62 ve 52/2-4. maddeleri uyarınca 1.100TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, taksitlendirmeye ve her iki hükmün de CMK"nın 231. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca açıklanmasının geri bırakılması ile herhangi bir yükümlülük yüklenmeksizin sanığın beş yıl süreyle denetime tabi tutulmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmemesi üzerine 05.09.2012 tarihinde kesinleştiği,
    Tonya (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince 15.07.2014 tarih ve 89-75 sayı ile; sanığın hakaret suçundan iki kez TCK’nın 125/1. maddesi uyarınca 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve adli sicil kaydındaki ilamlar yönüyle ihbarda bulunulmasına karar verildiği, karara göre suç tarihinin 26.04.2013 olduğu ve bu kararın temyiz edilmeksizin 04.09.2014 tarihinde kesinleştiği,
    Tonya Asliye Ceza Mahkemesince 18.02.2015 tarih ve 94-10 sayı ile; sanık hakkında Tonya (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince 19.06.2012 tarih ve 81-61 sayı ile verilen hükümlerin açıklanarak, sanığın TCK"nın 106. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesi, 43/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, hakaret suçundan ise TCK"nın 125/1, 43/1, 62 ve 52/2-4. maddeleri uyarınca 1.860TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye karar verildiği, kararın temyiz edilmemesi üzerine 11.03.2015 tarihinde kesinleştirildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkra ile büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanun’un 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun"un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
    Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden yalnızca şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılap Kanunları"nda yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, 6008 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle maddenin 6. fıkrasının sonuna "Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez." cümlesi; 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle de maddenin 8. fıkrasına "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez." cümlesi eklenmiştir.
    5560, 5728, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
    1) Suça ilişkin olarak;
    a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
    b- Suçun Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılap Kanunları"nda yer alan suçlardan olmaması,
    2) Sanığa ilişkin olarak;
    a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması,
    b- Yargılamaya konu kasıtlı suçun, sanık hakkında daha önce işlediği başka bir suç nedeniyle verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin denetim süresi içinde işlenmemiş olması,
    c- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
    d- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
    e- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
    Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Tüm bu şartların varlığı hâlinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve on sekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
    Sanık denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davrandığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşürülmesine karar verilecektir.
    Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının CMK"nın 223. maddesi uyarınca düşmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
    Kanun koyucu, kişi hakkında kurulan hükmün hukuki sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile belirli şartların gerçekleşmesi hâlinde kişilerin işledikleri birtakım suçlardan dolayı adli yönden lekelenmemeleri için bir fırsat tanımak istemiştir.
    Bu bağlamda Ceza Genel Kurulunun birçok kararında da açıkça belirtildiği gibi, şartlı bir düşme nedeni oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının, objektif şartların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, zararın giderilmesi) varlığı hâlinde, 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce resen, bu değişiklikten sonra ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması hâlinde mahkemece diğer kişiselleştirme hükümleri olan seçenek yaptırımlara çevirme ve ertelemeden önce değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile ilgili bu genel açıklamalardan sonra açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükmün açıklanması üzerinde durulması gerekmektedir.
    CMK’nın 231. maddesinin 11. fıkrası; "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." hükmünü taşımaktadır.
    Görüldüğü üzere açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanabilmesi için iki hâlden birinin gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Buna göre, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veya mahkemece kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmemesi/getirememesi hâlinde hüküm açıklanacaktır.
    Denetim süresi içinde kasıtlı bir suçtan mahkûm olunması durumunda hükmün açıklanabilmesi için bu ikinci suçun denetim süresi içerisinde işlenmesi ve kasıtlı bir suç olması yeterlidir. Deneme süresi içerisinde işlenen ikinci suçun bu süre içerisinde kesinleşmesi gibi bir zorunluluğa madde metninde yer verilmemiştir. Ancak mahkeme sanığın denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suçtan verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmesinden sonra hükmü açıklayabilecektir. İkinci suçun doğrudan ya da olası kastla işlenmesinin bir önemi yoktur. İkinci suçun şikâyete bağlı veya resen soruşturulan bir suç olması da sonuca etkili değildir. Yine ikinci suçtan mahkûmiyetin adli para cezası ya da hapis cezası olması yanında TCK"nın 50. maddesindeki seçenek yaptırımlara çevrilmiş olmasının da önemi olmadığı gibi kesin nitelikte olmasının da bir önemi yoktur. Kanun koyucu ikinci suçun kasıtlı bir suç olmasını yeterli görmüş, ikinci suçtan verilecek mahkûmiyet hükmünün niteliği konusunda bir sınırlama getirmemiştir. İkinci suçun taksirle işlenmesi durumunda ise bilinçli taksir de olsa hüküm açıklanamayacaktır.
    Öte yandan, CMK"nın 230 ve 232. maddeleri uyarınca, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veya mahkemece kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmemesi/getirememesi hâlinde mahkemece açıklanacak hükümde, "223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, tayin olunan ceza miktarının ve kanun yollarına başvurmanın mümkün olup olmadığının" hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmeli, öncelikle denetime imkân verecek şekilde, diğer taraftan kesinleştiğinde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte bir hüküm kurmalı, açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükme atıf yapmakla yetinilmemelidir.
    Diğer taraftan CMK’nın 231/11. madde ve fıkrasında, açıklanması geri bırakılan hükmün ne şekilde açıklanacağı ve hükümde değişiklik yapılıp yapılamayacağı hususunda öğretide;
    "Burada yanıtlanması gereken sorun, sonradan koşullarının gerçekleşmiş olması nedeniyle mahkemenin hükmü açıklaması gereken durumlarda, önceki hükümde bir değişiklik yapıp yapamayacağı ve bu çerçevede hapis cezasının ertelenmesine ya da seçenek yaptırıma karar verip veremeyeceğidir. Biz, mahkemenin önceki kararında bir değişiklik yapamayacağı ve bu nedenle de bu aşamada erteleme ya da başka bir yaptırıma karar veremeyeceği düşüncesindeyiz." (Bahri Öztürk-Durmuş Tezcan-Mustafa Ruhan Erdem-Özge Sırma-Yasemin Saygılar Kırıt-Özdem Özaydın-Esra Alan Akcan-Efser Erden, Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin, 10. Baskı, 2016, s.636-637); "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinde, mahkeme hükmü açıklar. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar veren hâkim ile hükmü açıklayan hâkimin farklı olması hâlinde, hükmü açıklayan hâkim açıklanmayan hükümde veya hüküm fıkrasında hukuka aykırılık tespit etse dahi hükmü değiştiremez; sadece açıklar. Bu hata ancak kanun yolunda giderilebilir." (Nur Centel-Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta, 14. Baskı, 2017, s. 807) şeklinde görüşler bulunmaktadır.
    CMK"nın 231.maddesinin onbirinci fıkrası uyarınca denetim süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumu değerlendirilerek hükmün açıklanması sırasında değişiklikler yapılması mümkün olup denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işleyen sanık açısından ise değişiklik yapılabileceğine dair herhangi bir ibareye yer verilmemiştir. Anılan hükmün düzenleniş şekline rağmen, “Açıklanması geri bırakılan hükmün hatalı olması, değiştirilen hükmün sonuç itibariyle doğru olması, usul ekonomisi ve davanın uzamasının önlenmesi” gibi nedenlere dayanılarak hükmün değiştirilmesinin mümkün olup olamayacağının Ceza Muhakemesi Hukuku’nun izin verdiği ölçüde yorumlamak suretiyle çözümü gerekmektedir.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının nihai anlamda hüküm olmadığı konusunda gerek uygulamada gerekse öğretide herhangi bir duraksama bulunmamaktadır. Ancak nihai anlamda hüküm olmaması hiçbir hukuki sonucunun olmayacağını göstermez. Zira hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile denetim süresi içerisinde sanığa bazı yükümlülüklerin yüklenebileceği gibi denetim süresi içerisinde suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması hâlinde hüküm açıklanarak askıda olan hüküm geçerlik kazanmaktadır.
    Kararlarda yapılan bazı hataların usul hükümlerine uyulmak suretiyle düzeltilebilmesi Yargıtay Daireleri ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun yerleşik uygulamaları ve “Hukuk Devleti” ilkesinin, bireylere sağladığı hukuki güvenliğin bir sonucudur. Buna karşın ilk hükümde uygulama şartlarının oluşmasına rağmen fark edilmeyen veya uygulanması unutulan nitelikli bir hâlin hükmün açıklandığı sırada uygulanması ya da cezanın belirlenmesi sırasında yapılan bir yanlışlığın düzeltilmesi suretiyle sanık hakkında daha ağır bir cezaya hükmolunabileceğinin kabul edilmesi mümkün değildir. Zira kişilerin işledikleri bir takım suçlardan dolayı adli yönden lekelenmemeleri için bir fırsat ve bu anlamda sanık ile Devlet arasında imzalanmış bir sözleşme anlamına gelen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulandığı hallerde, sanık denetim süresi içerisinde bir daha kasıtlı bir suç işlememeyi taahhüt ederken, Devlet ise bir taraftan deneme süresinin suç işlenmeden geçirilmesi halinde kamu davasının düşürülmesi suretiyle lekelenmeme hakkının sağlanacağını, diğer taraftan denetim süresi içerisinde suç işlenmesi halindeaçıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanacağını taahhüt etmektedir. Dolayısıyla açıklanması geri bırakılan hükümde değişiklik yapılmak suretiyle sanığın daha fazla cezayla cezalandırılmasına karar verilmesi, bir nevi sözleşmeye aykırılık anlamına gelebileceği gibi kişilerin Devlete ve adalete olan güvenlerininde sarsılmasına neden olacağı açıktır. Diğer yandan, denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlenmesi nedeniyle aynen açıklanması gereken nihai anlamdaki hükümdeki hukuka aykırılıkların ileride sanık açısından kazanılmış hak konusu olma ihtimali de göz önüne alındığında, mahkeme tarafından uygulanması unutulan veya fark edilmeyen herhangi bir hususun aleyhe başvuru olması halinde istinaf veya temyiz yoluyla giderilebileceği, özelikle sanık aleyhine olacak şekilde hükmün düzeltilemeyeceği veya değiştirilemeyeceği kabul edilmelidir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanık hakkında Yerel Mahkemece tehdit suçundan TCK"nın 106. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesi, 43. maddesinin birinci fıkrası, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 3 ay 22 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna; hakaret suçundan ise TCK"nın 125. maddesinin birinci fıkrası, 43. maddesinin birinci fıkrası, 62 ve 52. maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları uyarınca 1.100TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin hükümlerin CMK’nın 231. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca açıklanmasının geri bırakıldığı, sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle açıklanması geri bırakılan hükümlerin anılan Kanun’un 231. maddesinin on birinci fıkrası gereği açıklanarak sanığın bu kez tehdit suçundan TCK"nın 106. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesi, 43. maddesinin birinci fıkrası, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna; hakaret suçundan ise TCK"nın 125. maddesinin birinci fıkrası, 43. maddesinin birinci fıkrası, 62 ve 52. maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları uyarınca 1.860TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye karar verildiği anlaşılmış ise de; CMK’nın 231. maddesinin on birinci fıkrasındaki emredici hüküm uyarınca açıklanması geri bırakılan hükümlerin aynen açıklanması gerektiğinden, açıklanması geri bırakılan hükümlerde değişiklik yapılarak sanığın aleyhine olacak şekilde daha ağır bir cezanın belirlenmesine ilişkin Yerel Mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
    Bu itibarla haklı nedene dayanan itirazın kabulüne karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 18.12.2015 tarihli ve 24461-40673 sayılı ret kararının KALDIRILMASINA,
    3- Tonya Asliye Ceza Mahkemesinin 18.02.2015 tarihli ve 94-10 sayılı kararının, CMK"nın 231. maddesi uyarınca hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanığın, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi nedeniyle önceki hükümlerin aynen açıklanması gerektiği gözetilmeden, hükümlerde değişiklik yapılarak sanığın aleyhine olacak şekilde karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 07.11.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi