KARAR
Hakaret ve basit yaralama suçlarından sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 125/1, 125/4, 86/2, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.740,00 Türk lirası ve 2.000,00 Türk Lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair Antalya 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/11/2014 tarihli ve 2014/279 esas, 2014/390 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.01.2015 gün ve 17345 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunumun 73/1. maddesinde yer alan “Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.” şeklindeki düzenlemesi karşısında, sanık tarafından hakaret ve basit yaralama eyleminin 13/01/2013 tarihinde işlenmiş olmasına rağmen, 6 aylık şikayet süresi geçtikten sonra, mağdur H. D."in 26/09/2013 tarihinde, mağdurun velisi M. D.’in ise 02/10/2013 tarihinde ilgili kolluk karakoluna başvurarak şikayet hakkını kullandıkları, bu nedenle suça ilişkin şikayet hakkının düştüğü, sanık hakkında düşme kararı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde ceza tayin olunmasında isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
I-Olay:
Hakaret ve basit yaralama suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, Antalya 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/11/2014 tarihli kararı ile, adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, yüze karşı verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, infaz aşamasında 6 aylık şikayet süresinin geçmiş olmasına karşın bu husus gözetilmeden mahkumiyet hükmü kurulduğu gerekçesiyle, kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Kovuşturması şikayete bağlı olan hakaret ve basit yaralama suçlarında, altı aylık hak düşürücü şikayet süresinin geçmiş olmasına karşın, mahkumiyet hükmü kurulmasına dair hukuka aykırılığa ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5237 sayılı TCK"nın 131/1 cümlesinde, ""Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikayetine bağlıdır."
5237 sayılı TCK"nın 86/2 cümlesinde, ""Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.""
Aynı Kanun’un 73. maddesinde, "(1) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.
(2) Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikâyet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar." hükümlerine yer verildiği,
5271 sayılı CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasında ise,"...Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı yada soruşturma yada kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir." hükümleri düzenlenmiştir.
İncelenen dosyada; sanığın, müştekiyi basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı ve "a.. koduğum o.. çocuğu anan baban gelsin " diyerek hakaret ettiği iddiasıyla, 5237 sayılı TCK"nın 86/2 ve TCK"nın 125/1-4. cümlesi uyarınca kamu davası açıldığı ve aynı maddeler uyarınca mahkumiyet hükmü kurulduğu görülmektedir. Ancak sanığa isnad edilen basit yaralama ve hakaret suçu, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlardandır. Dolayısıyla bu suçtan kamu davası açılabilmesi için yetkili kişinin altı aylık şikayet süresi içerisinde merciine şikayette bulunması gerekmektedir.
Somut olayda mağdur H. D."in 26.09.2013, mağdur vekili M. D."in 02.10.2013 tarihinde ilgili kolluk karakoluna başvurarak şikayet hakkını kullandıkları, basit yaralama ve hakaret suçlarından sanık hakkında şikayetçi oldukları ve mağdur çocuk H. D."in velisi olan müşteki M. D."in soruşturma aşamasındaki ifadesinde, çocuğunun dövüldüğünü, aynı gün çocuğunun kendisini araması nedeniyle öğrendiğini söylediği, dolayısıyla müşteki M. D."in suçları öğrenme tarihinin suç tarihi ile aynı olduğu görülmektedir. İddianameye konu edilen olayın 13.01.2013 tarihinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda suçun işlendiği tarih ile şikayet tarihi arasında altı aylık yasal hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gözetilerek, kovuşturma şartının gerçekleşmemesi nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerekirken, mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Basit yaralama ve hakaret suçlarından sanık ... hakkında, Antalya 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/11/2014 tarihli ve 2014/279 esas, 2014/390 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2-Anılan Kanun maddesinin 4/d fıkrası uyarınca karardaki hukuka aykırılık, hükmün Yargıtay tarafından düzeltilmesini gerektirmekle; sanık hakkında basit yaralama ve hakaret suçlarından açılan kamu davasının, TCK’nın 73/1 ve CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE, 18.01.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.