18. Ceza Dairesi 2015/30998 E. , 2016/669 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Görevli memura direnme suçundan sanık ...’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 265/1,4 ve 62/1. maddeleri uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, Adli Emanetin 2004/444 sırasında kayıtlı silahın aynı Kanunun 54. maddesi gereğince müsaderesine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İnegöl 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/02/2009 tarih ve 2008/893 esas, 2009/104 sayılı kararını müteakip dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; 5 yıllık denetim süresinin dolduğundan bahisle sanık hakkındaki İnegöl 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/02/2009 tarihli ve 2008/893 esas, 2009/104 sayılı hükmünün ortadan kaldırılmasına; Adli Emanetin 2004/444 sırasında kayıtlı silahın iadesi talebinin ise reddine ilişkin aynı Mahkemenin 25/04/2014 tarihli ve aynı sayılı kararına; sanık tarafından söz konusu silahın kendisine iadesine yönelik olarak yapılan itirazın reddine dair mercii İnegöl Ağır Ceza Mahkemesinin 04/06/2014 tarih ve 2014/232 Değişik İş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/01/2015 gün ve 1709 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, İnegöl 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/02/2009 tarih ve 2008/893 esas, 2009/104 sayılı kararı ile tayin olunan 5 yıllık denetim süresi içerisinde suç işlemediği anlaşılan sanıktan ele geçirilen; İnegöl Adli Emanetinin 2004/444 sırasında kayıtlı ve suç tarihinde ruhsatı bulunan silahın, Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin ilgili hükümleri uyarınca bir karar verilmek üzere idareye teslimine karar verilmesi gerektiği cihetle, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; İnegöl 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/02/2009 tarih ve 2008/893 esas, 2009/104 sayılı kararı ile sanık ...’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 265/1,4 ve 62/1. maddeleri uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, Adli Emanetin 2004/444 sırasında kayıtlı silahın aynı Kanunun 54. maddesi gereğince müsaderesine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği, sanığın 5 yıllık süre sonunda düşme kararı verilmesi ve silahın iadesi talepli dilekçesi üzerine, İnegöl 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/04/2014 tarih ve 2008/893 esas, 2009/104 sayılı ek kararıyla dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; 5 yıllık denetim süresinin dolduğundan bahisle sanık hakkındaki hükmünün ortadan kaldırılmasına; Adli Emanetin 2004/444 sırasında kayıtlı silahın iadesi talebinin ise reddine karar verildiği, sanığın bu karara ilişkin olarak temyiz başvurusunda bulunmasına rağmen, mahkemece talep itiraz olarak değerlendirilip itiraz ret kararıyla dosyayı merciie gönderdiği, mercii İnegöl Ağır Ceza Mahkemesinin de 04/06/2014 tarih ve 2014/232 Değişik İş sayılı kararı ile de itirazın reddine karar verildiği, mercii kararı aleyhine kanun yararına bozma talep edildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 15/04/2014 tarih ve 2012/1452 esas, 2014/195 sayılı kararında “...Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının üzerine inşa edildiği hüküm ise, bilahare davanın düşmesi kararı verildiğinde veya hükmün açıklanması ya da yeni bir hüküm kurulması halinde varlık kazanacağından ve ancak bu halde 1412 sayılı CMUK’nun 305 ve 5271 sayılı CMK’nun 223. maddeleri uyarınca temyiz edilebilme imkanına kavuşabileceği...”;
04/11/2014 tarih ve 2013/144 esas, 2014/479 sayılı kararında ise: “CMK"nun 231/12. maddesinde açıkça düzenlendiği ve Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 13-12 ile 250-13 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da açıklandığı üzere; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlara karşı müracaat edilebilecek kanun yolu itirazdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması talebinin reddine karar verilmesi ya da hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanığın, denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklerine aykırı davranması nedeniyle hükmün açıklanması durumunda diğer şartların bulunması halinde açıklanan bu hükme karşı başvurulabilecek kanun yolunun "temyiz" olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık konusu bu bilgiler ışığında değerlendirildiğinde;
Yerel mahkeme tarafından mühür bozma suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde kasıtlı bir suçun işlenmesi nedeniyle kaldırılıp, CMK"nun 223. maddesinde sayılan hükümlerden olan "ceza verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi karşısında, bu hüküm itiraz kanun yoluna değil, 5271 sayılı CMK"nun 223 ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 305. maddesi uyarınca temyiz kanun yoluna tâbidir.” görüşlerine yer verilmiştir.
Somut olayda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 5 yıllık denetim süresi sonunda düşürülmesine dair kararla birlikte verilen ve daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıyla birlikte verildiğinden askıda bulunan müsadere kararına ilişkin olarak, müsadere edilen silahın iadesi talebinin reddine dair kararın bir nevi müsadere kararı olduğunun anlaşılması ve ek kararla hükmedilen düşme ve müsadere edilen silahın iadesi talebinin reddine kararlarının temyiz yasa yoluna tabi olduğu anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla İnegöl Ağır Ceza Mahkemesinin 04/06/2014 tarihli ve 2014/232 Değişik İş sayılı kararının, temyiz yasa yoluna tabi bir kararı itiraz mercii olarak inceleyerek karar vermesi nedeniyle yok hükmünde olduğu kabul edilmiştir.
İnegöl 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/04/2014 tarihli ve 2008/893 esas, 2009/104 sayılı ek kararının usulüne uygun olarak kesinleşmemiş bulunması ve kanun yararına bozma konusu yapılan ek kararın yok hükmünde kabul edilmesi nedeniyle, bu aşamada 12/11/2012 tarihli ek kararın kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2- Dosyadaki İnegöl 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/04/2014 tarihli ve 2008/893 esas, 2009/104 sayılı ek kararının kanun yolu bildiriminin başvuru mercii, süresi ve yöntemi açısından şerhli davetiye ile sanığa bildirilip süresinde başvuruda bulunulması halinde temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesini, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi yapılarak, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine, 18.01.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.