23. Hukuk Dairesi 2012/5356 E. , 2012/7071 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların müvekkili kooperatifin yönetim kurulu üyesi oldukları dönemde, mülkiyeti ve kullanım hakkı kooperatife ait olmayan, DSİ yönetimi altında bulunan sondaj kuyuları için toplam 21.119,30 TL harcama yaptıklarını, yine bu kuyulara elektrik aboneliği açtırılarak 1.969,03 TL elektrik borcunun ödendiğini, böylelikle müvekkili kooperatifin toplam 23.088,33 TL zarar uğratıldığını ileri sürerek, bu meblağın davalılardan reeskont faizi ile birlikte tahsil edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, sondaj kuyusunun, kendi yönetimleri döneminde, kooperatifin işletmesi amacıyla DSİ tarafından açıldığını, ikinci bir kuyu açılana kadar bu kuyunun kullanılmasına ortakların oybirliği ile karar verildiğini, hatta kuyunun faaliyete geçirilmesi için her üyeden 150,00 TL toplandığını, köydeki ağaçların sulanması ve tüm üyelerin faydalanması amacıyla bu kuyuyu faaliyete geçirdiklerini, bu iş için yapılan tüm masrafların kooperatif kayıtlarına işlendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, yapılan harcamaların Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun olduğu, kooperatif kayıtlarına işlendiği, alınan malzemelerin sulama işinde kullanıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, kooperatif eski yöneticileri aleyhine açılan sorumluluk davasıdır.
Kooperatifin eski yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılan sorumluluk davasının görülebilmesi, 1163 sayılı Kooperatifler Yasası"nın 98. maddesinin yollamasıyla, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nun 341. maddesi gereğince, genel kurulun bu yönde karar alması ve davanın denetçiler tarafından açılması prosedürüne bağlıdır. Ancak, anılan usuli eksiklikler dava şartı olmayıp, sonradan da tamamlanabileceğinden anılan yönteme uyulmaması davanın hemen reddini gerektirmez. Esasen bu hususlar üzerinde mahkemece de re"sen durulması zorunludur.
Somut olayda, kooperatif genel kurulunca davalılar hakkında sorumluluk davası açılması yönünde karar alındığına ilişkin bir bilgi bulunmadığı gibi, davacı vekiline kooperatif
yöneticilerinin verdiği vekaletname ile dava açıldığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, davacı tarafa, 6100 sayılı HMK"nun 52. 53. ve 54. (HUMK"nun 39. ve 40.) maddeleri uyarınca davalılar hakkında sorumluluk davası açılmasına ya da açılan işbu davaya muvafakat verilmesine ilişkin genel kurul kararının ibrazı için önel verilmesi ve davanın gelindiği aşamada görevde olan denetçilerin davayı açan vekile vekaletname vermesine ya da asıl olarak davayı takip etmelerine olanak tanınması, verilen süre içerisinde bu koşullar yerine getirilmez ise davanın açıklanan usul yönünden reddedilmesi gerekir.
Bu durumda, anlatılan ilkeler çerçevesinde usuli eksiklerin giderilmesinden sonra mahkemece işin esasına girilmesi gerekirken, anılan usuli eksiklikler üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2- Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.11.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.