8. Ceza Dairesi 2016/1972 E. , 2016/7015 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması
HÜKÜM : Hükümlülük
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5237 sayılı TCK.nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarının; Anayasa Mahkemesi"nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararı gözetilerek infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
Bozmaya uyularak; yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanığın, suçun sabit olmadığına ve cezanın ertelenmediğine yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle hükmün (ONANMASINA), 30.05.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan kurulan hükmün, sanık ... tarafından temyizi üzerine sayın çoğunluğun onamaya ilişkin kararı yerinde değildir. Şöyle ki;
Sanık ... aşamalardaki savunmalarında, müştekinin de kendisi gibi mobilya işi yaptığını, Eylül ayında 17-18 milyarlık mobilya işi oyduğunu ancak bunun karşılığında komisyon alacağını söylediğini, müştekinin kabul ettiğini, müştekiye işi verdikten sonra banka kartını ve şifresini vererek komisyonu karttan çek dediğini, 1.000,00 TL çektiğini, suçlamaya kabul etmediğini söylemiştir.
Müşteki ... Cumhuriyet Savcılığındaki beyanında, müştekinin bahsettiği Eylül ayındaki 17-18 milyarlık işi yaptığını söylemiştir.
Dosya kapsamından, ATM’den para çekme işleminin şifre ile yapıldığı, karttan paranın 12.09.2011 tarihinde çekilmesine karşın şikayetin 28.09.2011 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Dosyada başkacada delil bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 04/04/2006 tarih, 2006/3-35 E, 2006/97 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere “…ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” kuşkudan sanık yararlanır kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat teorikte olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir ihtimale değil, kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır.”
Tüm bu anlatılanlar, dosya kapsamı, sanık ...’ın aşamalardaki savunmalarında müştekinin banka kartını ve şifresini vererek komisyonu karttan çek dediğini, 1.000,00 TL çektiğini söylemesi, işlemlerin şifre girilerek yapılmış olması, şikayetin olaydan 16 gün sonra yapılması, sanığın savunmasında geçen 17-18 milyarlık mobilya işinin müştekinin anlatımlarıyla da doğrulanması, dosyada başkaca delilin bulunmaması birlikte değerlendirildiğinde, sanığın müsnet suçtan cezalandırılması için katılanın soyut beyanı dışında savunmasının aksine somut, şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi ile şüpheden sanık yararlanır ilkesi nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekçesiyle kurulan hükmün bozulması yerine, yerel mahkemenin dosya kapsamına uymayan yetersiz gerekçesine dayalı usul ve yasaya uygun olmayan kararının onanmasına dair sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. 30.05.2016