Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/7581
Karar No: 2019/979

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/7581 Esas 2019/979 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/7581 E.  ,  2019/979 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve ... ile davacı vekili tarafından istenilmekle dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı dava dilekçesi ile, davalılardan ..."nun müvekkil şirkete olan borcu sebebiyle düzenlediği senetlerin ... 3. İcra Müdürlüğünün 2008/10310 sayılı dosyasında takip başlatıldığı, alacağın tahsili amacıyla ... hissesine düşen satış bedelinin icra dosyasına gönderilmek üzere davalı ..."nun müşterek bulunduğu ... ilçesi, ... mahalle, ... mevkii, 692, ... mevkii, 707 parsel İstasyon mahallesi, ... Mevkii 1186 parsel, ... mevkii 1237, 1238 parsel sayılı taşınmazların ortaklığın satış suretiyle giderilmesini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece davaya konu olan asıl alacak miktarının 7.000,00.-TL olduğu, takip çıkış miktarının 7.730,31.-TL olduğu faiz oranının ise yıllık %27 olduğu, bilirkişi raporları incelendiğinde, tüm taşınmazlar üzerinde borçlu davalının 2/8 oranında pay sahibi olduğu, yine bilirkişi raporunda belirtilen değerler nazara alındığında 1237 parsel nolu taşınmazın değerinin 51.278,05.-TL olduğu, borçlunun payına düşen miktarın ise 12,8195125.-TL olduğu, diğer taşınmazların değerleri ve borçlu davalının hissesine düşen değerler incelendiğinde 692, 707 parsel nolu taşınmazların borca yetmediği, 1186 ve 1238 parsel nolu taşınmazlardaki hisse oranı ise borca yetecek değerin çok üzerinde olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi 1237 parsel nolu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine, satışın açık arttırma yolu ile yapılmasına, ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi 692, 707, 1186, 1238 parsel nolu taşınmazlar üzerinde ortaklığın giderilmesi yönündeki talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar ... ve ... ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    ...) Davalı ... ve davalı ... temyizi yönünden;
    ... Sulh Hukuk Mahkemesince verilen kararda temyiz süresi 15 gün olarak gösterilmiş verilen karar davalı ... ve davalı ...’ya 17/06/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, adı geçen davalılarca 30/06/2015 tarihinde temyiz edilmiştir.
    HGK"nın 03.03.2013 günlü ve 2012/19-779 E. - 2013/355 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere kanunun öngördüğü bir süre hakim tarafından uzatılıp kısaltılamaz. Temyize ilişkin süreler de kanun tarafından düzenlenen kesin sürelerdir ve resen gözetilmesi gerekir.
    Yukarıda açıklandığı üzere, HUMK"nın 432. maddesi uyarınca sulh hukuk mahkemesince verilen karar, tebliğinden itibaren "sekiz gün" içerisinde temyiz edilebilir. Mahkemece bu sürenin “onbeş gün” olarak değiştirilmesi mümkün değildir.
    Bu itibarla, gerekçeli kararın temyiz edildiği 30/06/2015 tarihi itibariyle "8 günlük" yasal temyiz süresi dolduğundan, davalı tarafın temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
    2) Davacının katılma yoluyla temyizi yönünden;
    Katılma yolu ile temyiz, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlıdır (ona tabidir). Bu nedenle, asıl tarafın temyiz talebi süresinde değilse, karşı (kendi temyiz süresini geçirmiş olan) taraf, cevap dilekçesi (katılma yolu) ile mahkeme kararını temyiz edemez. Çünkü, asıl tarafın geçerli bir temyiz talebi olmadığı için, karşı tarafın ona katılması da söz konusu olamaz. Aynı nedenle, asıl tarafın temyiz ettiği kararın temyizi kabil değilse (m.362), karşı (kendi temyiz süresini geçirmiş olan taraf) taraf cevap dilekçesi (katılma yolu) ile hükmü temyiz edemez.
    Temyiz yoluna başvuran, bu (temyiz) talebinden feragat eder (m.366, m.349/2) veya temyiz talebi Yargıtay tarafından esasa girilmeden reddedilirse (m.366, m.346), katılma yolu ile başvuranın temyiz talebi de reddedilir (m.366, m.348/2) (Prof. Dr. Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, Legal Yayınevi Ağustos 2016, s. 720).
    Somut olaya gelince; mahkemenin kararı davalı ... ve davalı ... tarafından temyiz edilmiş, temyiz dilekçesinin davacı vekiline 09/07/2015 tarihinde tebliği üzerine davacı vekilince süresi içerisinde temyize cevap ve katılma yolu ile hüküm temyiz edilmiştir. Ne var ki davalı ... ve davalı ...’nun temyizi .... bentte açıklandığı üzere süresinde değildir.
    Az yukarıda açıklandığı üzere, katılma yolu ile temyiz, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlı olup, asıl tarafın temyiz talebi süresinde değilse, karşı (kendi temyiz süresini geçirmiş olan) taraf, cevap dilekçesi (katılma yolu) ile mahkeme kararını temyiz etmesi mümkün değildir. O halde, yukarıda anlatılanlar ışığında asıl temyiz eden davalı ... ve davalı ...’nun temyizi süresinde olmadığından, davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteğinin de reddine karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda .... ve 2. bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı ... ve davalı ...’nun temyiz dilekçesi ile davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz dilekçesinin süreden REDDİNE, temyiz harcının istek halinde iadesine 14/02/2019 günü oy çokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY YAZISI

    Temyiz incelemesinde 1086 sayılı HUMK’nın uygulanması gerektiği, sulh mahkemesi kararlarının temyiz süresinin tebliğden itibaren 8 gün olduğu açıktır.
    Ne var ki; Sulh Hukuk Mahkemesi, kısa ve gerekçeli kararında, karara karşı temyiz yolu açık olmak üzere ve temyiz süresi "8 gün" olmasına rağmen "15 gün" olarak belirlemiş, bu hüküm kararı temyiz eden davalı ... ve davalı ...’ya 17/06/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, mahkemenin belirlediği 15 günlük sürede ancak yasal 8 günlük süreden sonra 30/06/2015 tarihinde karar temyiz edilmiştir.
    Somut uyuşmazlıkta, kanun yolu başvurusunda, mahkemece hatalı belirlenen sürenin mi, kanunda belirlenen sürenin mi uygulanması gerektiği, mahkeme kararında belirtilen sürenin kabul edilmemesi halinde adil yargılanma hakkı kapsamında yer alan mahkemeye erişim hakkının engellenip engellenmediğinin incelenmesi gerekir.
    Anayasanın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş, yine taraf olduğumuz, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde de, herkesin kişisel hak ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını mahkeme önüne getirme hakkı güvence altına alınmış olup, bu madde kapsamında, mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma hakkı, adil yargılanma hakkı kapsamındadır.
    Yasal düzenlemeler ve belirtilen olgular ışığında değerlendirildiğinde; davalılar, mahkemenin kısa ve gerekçeli kararında belirtilen süreye uyarak, bu süre içinde temyiz başvurusunda bulunmuştur. Hâkim, uyuşmazlıkta uygulanacak kanun hükmünü tespit edip uygulamakla yükümlüdür (1086 sayılı HUMK.m.76, 6100 sayılı HMK 33. maddesi). Mahkemenin, kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü gözönüne alındığında, mahkeme tarafından kanun yolunun ve süresinin hatalı gösterilmesi sonucu davanın taraflarının kanun yolu başvuru talebinin süreden reddedilmesi, hatanın tüm sonuçlarının davanın taraflarına yüklenmesi, adil yargılanma hakkı kapsamında ...lete erişim hakkının sınırlandırılmasıdır.
    Anayasanın 40. maddesinin ikinci fıkrası ve 6100 sayılı Kanunun 297. maddesinin (ç) bendi uyarınca, hükümde, kanun yolları ve süresinin gösterilmesi bir zorunluluk olduğu gibi HMK"nın 297/2. fıkrasında “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” vurgusu yapılmıştır. Yargı kararlarına karşı başvurulacak kanun yolu ile süresinin hükümde açıkça ve doğru olarak gösterilmemiş olması bu hakkın etkin bir şekilde kullanılmasını doğrudan engelleyecek ve hak arama hürriyetinin ihlal edilmesine sebep olacaktır.
    Her ne k...r kanun yolu ve süresi, ilgili kanun maddelerinde açıkça belirtilmiş ise de, yargı organlarının yanlış yönlendirmesi sonucunda ilgililerin hak kaybına uğramayacağının kabul edilmesi gereklidir.
    Karardaki yanlış yönlendirmenin hak kaybına yol açacağı açıktır, kanun yolunun ve kanun yoluna başvurma süresinin yanlış gösterilmesi bozma sebebi olmalıdır. Hakimin lehe verdiği karar hak sahibinin hak kaybına yol açacak şekilde yorumlanamaz. Kararın hüküm kısmı bir bütün olarak temyize tâbidir.
    Bu gibi hallerde, usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması, mahkemenin kanun yolu ve süresini hatalı belirlemesi halinde, kararda belirtilen süreye uyularak yapılan kanun yolu başvurusunun, adil yargılanma hakkı ve mahkemeye erişim hakkı kapsamında süresinde yapıldığının kabul edilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan, temyiz başvurusu süresinde kabul edilerek, temyiz incelemesinin yapılması gerektiğini düşündüğümden, sayın çoğunluğun kararına katılamıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi