8. Hukuk Dairesi 2014/12943 E. , 2014/13647 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yunak Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/03/2012
NUMARASI : 2006/285-2012/63
A.. A.. ile Hazine ve B.. K.. aralarındaki sınırlandırmanın iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair Yunak Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 14.03.2012 gün ve 285/63 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, haricen satın alma, muristen intikal ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik hukuki sebeplerine dayanarak kadastro çalışmaları sonucunda mera olarak sınırlandırılan 101 ada ve parsel sayılı taşınmazların sınırlandırmasının iptaliyle vekil edenleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazların mera vasfında olduğunu, özel mülkiyete konu olamayacağını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı B.. K.., usulüne uygun tebliğe rağmen cevap dilekçesi sunmamış, yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, dava konusu 101 Ada ve parselde mera siciline kayıtlı taşınmazların sicil kaydının iptali ile her iki taşınmazında kayıtlı bulundukları miktar ile tarla vasfıyla Yunak Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 03.09.1998 tarih ve 1998/141 Esas 1998/141 Karar sayılı veraset belgesindeki payları oranında davacılar A.. A.., H.. A.., M.. A.., M.. A.., R.. A.., G.. A.., H.. A.., S.. A.., Z.. A.. adlarına tapuya kayıt ve tesciline, davacılardan E.. A.. yönünden vazgeçme nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi üzerine; hüküm süresi içerinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, haricen satın alma ve muristen intikal hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi gereğince açılan mera sınırlandırmasının iptali isteğine ilişkindir.
Mahkemece, her ne kadar yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki, dava konusu 101 ada ve aynı ada parsel sayılı taşınmazlar 1992 yılında yapılan kadastro çalışmalarında mera olarak sınırlandırılmış, buna ilişkin kadastro tutanakları 20.04.2006 tarihinde kesinleşmiştir.
Taşınmazların bulunduğu yere ilişkin olarak kadim ve tahsisli mera araştırması yapılmadığı, komşu parsellere kadastro çalışmalarında revizyon gören tapu vergi kayıtlarının dava konusu yerleri ne olarak okuduğunun belirlenmediği, yaşlı ve tarafsız komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi ve tanıkların dinlenmediği anlaşılmakta olup bu hususlar nedeniyle nizalı parsellerin niteliği konusunda duraksama hasıl olmuştur. O halde Mahkemece yapılacak iş; komşu köyler halkı arasından tanıklarını bildirmeleri için taraflara süre ve imkan tanınması, yerel bilirkişilerin de meradan yararı bulunmayan komşu köyler halkı arasından mahkemece belirlenmesi, taşınmazın bulunduğu köye ait tahsisli ve kadim mera kayıtları haritalarının İl ve İlçe Özel İdare Müdürlükleriyle Tapu Müdürlüğü"nden sorulması, gelecek tahsisli ve kadim mera kayıtlarıyla haritaları ile pafta üzerinde yapılacak inceleme sonucu tescili istenen taşınmaza komşu kadastro parsellerinin kadastro tutanak ve ekleriyle, kadastro sırasında komşu parsellere uygulanan ve mahkemece getirtilecek tapu ve vergi kayıtlarının (kadastro tutanakları ile birlikte getirtilerek) teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK.nun 258 ve 259.maddeleri gereğince keşifte dinlenmelerinin sağlanması, dava konusu taşınmazın tahsisli ve kadim mera kayıtları kapsamında kalıp kalmadığının saptanması kalmadığının anlaşılması halinde bu takdirde dava konusu yerin kadim mera olup olmadığı konusunda yerel bilirkişi ve tanıkların bilgilerine başvurulması, zilyetliğin başlangıcı ve süresi konusunda yerel bilirkişi ve tanıklara sorular yöneltilerek açıklığa kavuşturulması, komşu kayıt ve belgelerin taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, teknik bilirkişiye krokisi üzerinde işaret ettirilmesinin sağlanması beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HUMK.nun 265.maddesi gereğince aykırılığın giderilmesi, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesidir. Açıklanan şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan noksan soruşturma ile hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 27.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.