16. Hukuk Dairesi 2014/18147 E. , 2015/8715 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 123 ada 23 parsel sayılı 1.652,40 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle ham toprak vasfıyla adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmaz hakkında davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne dair yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Davacı, dava dilekçesinde, çekişmeli 123 ada 23 parsel sayılı taşınmaza komşu 25 parsel maliki olduğunu, taşınmazını 08.09.1962 tarihinde 8 dönüm olarak senetle satın aldığı halde, kadastro sırasında taşınmazının eksik tespit edildiğini belirterek dava konusu taşınmaz hakkında dava açmıştır. Mahallinde yapılan keşif anında dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları ise, çekişmeli taşınmazın davacıya dedesinden kaldığını belirtmişlerdir. Mahkemece, bu çelişki üzerinde durularak, davacıya, öncelikle çekişmeli taşınmazı ne şekilde edindiği sorulup açıklattırılmadığı gibi, keşif anında davacının tutunduğu satış senedi yöntemince uygulanarak kapsamı belirlenmemiş, çekişmeli taşınmaza ait olup olmadığı açıklığa kavuşturulmamış, söz konusu satış senedinde imzası bulunan tanıklar da dinlenilmemiş, ayrıca yerel bilirkişi ve tanık beyanları doğrultusunda, taşınmazın dedesinden ne şekilde yalnızca davacıya kalmış olduğu da belirlenmemiştir. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca; sağlıklı sonuca varılabilmesi için, öncelikle davacıya, çekişmeli taşınmazı ne şekilde edindiği sorulup açıklattırılmalı, daha sonra mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, senet tanıkları ve ziraat bilirkişisi katılımı ile keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan davaya konu edilen taşınmazın niteliği, geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, davacının tutunduğu 08.09.1962 tarihli satış senedinin çekişmeli taşınmaza ait olup olmadığı, davacı tarafından 3. kişiden satın alınıp alınmadığı veya dedesinden intikalen gelip gelmediği, dedesinden intikalen gelmekte ise ne şekilde davacıya kaldığı (taksim, satış, bağış vs.) etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, senette imzası bulunan tanık ve köy ihtiyar heyeti üyelerinden de, senedin çekişmeli taşınmaza ait olup olmadığı, zilyetliğin senet alıcısına devredilip devredilmediği hususlarında bilgi alınmalı, beyanlar arasında çıkabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı, zirai bilirkişiden de, taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini belirtir ve önceki tarihli ziraatçi bilirkişi raporunu irdeler şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 22.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.