14. Hukuk Dairesi 2020/1818 E. , 2021/3894 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.10.2018 tarihinde verilen dilekçeyle tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın reddine dair verilen 11/04/2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, davalı yükleniciden (aynı zamanda yapsatçı) temlik alınan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili; 2477 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapuda davalı ... Turizm Ltd. Şti. adına kayıtlı olduğunu, C Blok 2. Kat 39 numaralı bağımsız bölümün devrinin kararlaştırıldığını, davalı şirketin tapuda devir yapmadığını belirterek tapu iptali ve tescile karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine; ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi tarafından istinaf talebinin esastan reddine, karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davalı, hem arsa sahibi hem de yüklenici sıfatını taşımaktadır. Türk Medeni Kanununun 706. Borçlar Kanununun 213, 2644 sayılı Tapu Kanunu"nun 26.maddeleri hükümleri gereğince, tapuda kayıtlı bir taşınmaz satışının hüküm ve sonuç meydana getirmesi için sözleşmenin resmi biçim koşuluna uyularak yapılması zorunlu ise de; 30.09.1988 tarihli ve 2/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararının sonuç bölümünde vurgulandığı üzere, tapuda kayıtlı bir taşınmaz mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davasının kural olarak kabul edilemeyeceği, bununla birlikte Kat Mülkiyeti Kanunu"na tabi olmak üzere yapımına başlanan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması halinde olayın özelliğine göre hakimin Türk Medeni Kanunu"nun 2. maddesini gözeterek tescil davasını kabul edebileceği ilkesi benimsenmiştir. Kaldı ki; davalı aynı zamanda yüklenici de olduğundan, Borçlar Kanununun 162. ve 163. maddeleri gereğince yazılı yapılmak koşuluyla davacıya temlik işleminde de bulunabilir.
Yüklenicinin arsa payı karşılığı inşaat yapmakta olduğu veya arsa sahibinin aynı zamanda yüklenici sıfatıyla hareket ederek (yapsatçı konumunda) inşa etmekte olduğu binalardan bağımsız bölüm satın alınması halinde Türk Borçlar Kanununun 184. maddesi gereğince üçüncü kişiye yapılacak temlikin yazılı olması yeterlidir.
Yapılan bu saptamalara göre, davacının tescil isteği ile açtığı eldeki davanın değerlendirilmesi gerekir.
Yapılan bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; önceki arsa malikleriyle davalı şirket arasında usulüne uygun şekilde 03.12.2010 tarihinde düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca, kat irtifakı kurulması sonrası, davaya konu 2477 ada 3 parsel sayılı taşınmazda C blok 2. Kat 39 numaralı bağımsız bölümün 26.09.2011 tarihinde davalı şirket adına tescil edilmiş olması davalının yapsatçı olduğu gerçeğini değiştirmez. Dosya arasındaki mevcut 17.03.2012 tarihli adi yazılı sözleşmeye göre; davalı ... Turizm Ltd. Şti"nin 2477 ada 3 parselde yapılacak binanın 2. katındaki 39 no’lu daireyi 100.000,00TL bedel karşılığında davacıya satışını yaptığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece, tapu dairesi dışında yapılan satımların yok hükmünde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 1988/2 sayılı Yargıtay İBBGK Kararı gereğince davacı ile yüklenici arasındaki temlikin yazılı olması yeterli olduğundan davacıya yapılan daire satışı geçerli kabul edilmelidir.
Mahkemece, değinilen hususlar gözetilmeksizin yanılgılı gerekçe ve eksik incelemeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan ... Bölge Adliye Mahkemesi 5.Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, karardan bir örneğin ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 09.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.