14. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/2273 Karar No: 2020/4500 Karar Tarihi: 08.07.2020
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/2273 Esas 2020/4500 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2019/2273 E. , 2020/4500 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.06.2011 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi muarazanın giderilmesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine, kesinleşen konularda yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 06.02.2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı idare, ... Belediye Başkanlığı ile davalı köyün komşu olduğunu, davacı kasabanın idari sınırları içerisinde bulunan ve kadimden beri mera ve yaylak olarak kullanılan zindan mevkiinde 104 ada 103 parsel ve 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazların davalı köyün kadastro çalışma alanı içerisinde kaldığını, bu taşınmazların davacı tarafından kadimden beri mera ve yaylak olarak kullanıldığını ileri sürerek, dava konusu mera-yaylak alanına davalı tarafın müdahalesinin menine ve kullanımı ile ilgili muarazanın giderilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazın orman olduğunu ve tespitine itiraz edilmediğini, 104 ada 103 parselin ise kadastro tespitini de kendi köyleri adına mera olarak sınırlandırıldığını, 3091 sayılı kanun gereğince işlem yapılmak üzere kaymakamlığa başvurduklarını davacı tarafın bu işlemi engellemek için eldeki davayı açtığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın reddine dair verilen 03.12.2014 tarihli karar Dairemizin 13.12.2017 tarih, 2017/4695 Esas, 2017/9369 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, temyizde bozma konusu yapılmayarak kesinleşen hususlarda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. 1-104 ada 103 parsel sayılı taşınmaz yönünden bozma sonrası mahkemece yapılan keşfe istinaden alınan bilirkişi raporları ve dinlenen bilirkişi beyanlarına göre davacının iddiası doğrultusunda tarafların müşterek kullanım hakkı sübuta erdiğinden davanın bu parsel yönünden kabul edilecek yerde reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. 2-Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir. Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden dava konusu 104 ada 1 parsel sayılı taşınmaz bakımından önceki hüküm kesinleşmiş olduğundan bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.07.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.